Sadece Türkiye’nin değil bugün bütün dünyanın konuştuğu ana konulardan birisi eğitim meselesidir. Eğitim; her geçen gün kendisini dönüştüren, teknolojik gelişmelerle bir taraftan bilgiye ulaşımı kolaylaştırırken diğer taraftan beyinleri tembelleştiren bir etki yapması dolayısıyla çok boyutlu tartışmayı hak eden bir konu olarak önümüzde durmaktadır. Türkiye’de ise eğitim alanında birçok tartışma yapılmasına rağmen buna bir çerçeve çizmeye çalışan kurum olarak Türkiye Maarif Vakfı öne çıkmaktadır. Özellikle son üç yıldır İstanbul’da düzenlediği İstanbul Eğitim Zirvesiyle İstanbul’u küresel eğitim tartışmalarının merkezine oturtmaya çalışmaktadır. Peki eğitimi nasıl tartışmalı? Küresel dünya neye yoğunlaşıyor? Biz kendimizi nasıl konumlandırmalıyız?
İşte bütün bu sorulara cevap aramak için 17-18 Kasım 2023’te Türkiye Maarif Vakfı tarafından organize edilen İstanbul Eğitim Zirvesi, eğitimin içeriği yanında metotlarının ve geleceğinin de tartışıldığı bir platform halini almıştır. ABD, Avrupa, Asya ve Afrika’dan yoğun katılımın olduğu bu zirvede herkesin hemfikir olduğu belki de en temel konu eğitim konusunda yapay zekanın rolüne vurgu yapmak ve onun nereye oturtulması gerektiğini tartışmaya açmak olmuştur. Yapay zekâ, özellikle ChatGPT gibi programlar üzerinden öğrencilerin işlerini kolaylaştıran faydalı bir aparat gibi gözükse de tartışmalarda ortaya çıkan temel soru ChatGPT’ye yüklenen bilgi ve verilerinin kimler tarafından, nasıl ve ne amaçla yüklenildiği konusunun karmaşıklığıydı. Yani teknolojinin en temel sınırlıkları en nihayetinde insanoğlunun o teknolojiye verdiği data, bilgi ve malzeme ile şekillenmektedir. Bu çerçeveden bakılınca zirve boyunca ortaya çıkan temel sonuç teknolojinin önemli olduğu fakat insanoğlunun aktörlüğü ve belirleyiciliğin hala ana merkezde yer aldığıydı. Özellikle Amerika Birleşik Devletlerinden gelen katılımcılar yapay zeka alanında başı çekmelerine rağmen teknolojinin kullanımı konusunda ihtiyatlı olunması gerektiğine vurgu yaptılar.
Zirvede yapılan bir diğer önemli tartışma ders müfredatları ve eğitimin geleceği konusuydu. Müfredat meselesi aslından herhangi bir eğitim sistemin en temel taşını oluşturmaktadır. Bir eğitim sisteminin gücü, etkisi ve ne önemlisi zihin inşa etme yeteneği doğrudan eğitim müfredatının gücüyle doğru orantılıdır. Zirvede yapılan tartışmalardan ortaya çıkan temel sonuç eğer gerçekten batı-dışı toplumlar dünyanın geleceğinde söz sahibi olmak istiyorlarsa batı-merkezli olmayan eğitim müfredatlarına ağırlık vermelerinin ve bu yönde çaba göstermelerinin gerekliliği oldu. Hem zirveyi organize eden hem de bu konuda öncü kurumlardan olan Türkiye Maarif Vakfı, batı-dışı ülkelerden özgün müfredat çalışması yapan nadir kurumlardan bir tanesi olarak öne çıkmaktadır. Üzerinde çalıştığı IM Programı (International Maarif Program), ana okulundan liseye bütün kademelerde yeni bir müfredat oluşturma çabasının ürünüdür. IM Programı bugün Türkiye Maarif Vakfı’na bağlı çeşitli okullarda uygulanmakta ve bu anlamda batı-dışındaki ülkeler nezdinde uluslararası program geliştiren nadir ülkelerden olan Türkiye’nin bu anlamda bayraktarlığını yapmaktadır.
Malum olduğu üzere Türkiye Maarif Vakfı, Türkiye’nin küresel dış politikasına eğitim açısından destek veren açılımına ve onu derinleştirmek için beş kıtada eğitim faaliyetlerine devam eden bir devlet vakfıdır. 2016 yılında TBMM tarafından kurulan vakıf, Türkiye’nin yumuşak güç kurumlarından en yenisi olmasına rağmen belki de en kalıcı faaliyet yapanlarından birisi olarak anılmaya adaydır. Türkiye Maarif Vakfı ayrıca TIKA, Yunus Emre Enstitüsü ve YTB’nin ön açtığı Türkiye’nin yumuşak güç kurumlarına en son katılmasına rağmen, onların birikiminden faydalanan ve bu kurumlarla her anlamda iş birliği yapan bir çalışma içerisindedir.
Türkiye Maarif Vakfı, kurumsal olarak stratejik bir plan doğrultusunda belirlenen öncelikler çerçevesinde, ilgili bakanlıklar ve diğer devlet kurumlarıyla istişare hâlinde tüm dünya genelinde 52 ülkede 446 okul ve 52 binden fazla öğrencisiyle Türkiye’nin yurtdışındaki eğitim markası haline gelmiştir. Şimdi artık bu markanın ve pratik tecrübenin entelektüel çerçevesini çizmek ve özellikle küresel anlamda eğitim alanında fikirsel katkılar sağlamanın zamanı gelmiştir. İstanbul Eğitim Zirvesi işte tam da bu gerekçeyle ortaya çıkan ve bu alandaki boşluğu doldurmaya çalışan bir çaba olarak görülmelidir. Zirvenin ilk gününde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel mesaj göndermesi ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açılış konuşmasını yapması aslında Türkiye olarak küresel eğitim trendlerine ülkemizin verebileceği katkının en üst düzeylerde farkına varıldığının işaretidir.
Eğitim 21. yüzyılın en temel sorunlarından birisidir. Küresel siyasetin tıkandığı ve entelektüel fakirliğin kendisini iyice gösterdiği bu dönemlerde eğitimi yeniden tartışmak ve o konudaki küresel trendlere Türkiye’nin katkı vermesi sadece eğitim değil aynı zamanda Türkiye’nin küresel etkisine ve rolüne ciddi katkılar sağlayacaktır. Bu amaca küçük bir katkı sağlama noktasında yol açan Türkiye Maarif Vakfı’nın İstanbul Eğitim Zirvesi alkışı hak etmesi yanında başkaları tarafından örnek alınabilecek bir inisiyatiftir. Türkiye’nin her konuda olduğu gibi küresel eğitim alanında da önümüzdeki dönemdeki ana politikası “derinleşme öncelikle genişleme” ve daha çok kaliteyi en yükseğe çıkarmayı önceleyen bir perspektif olmalıdır.