Kredi kartları ve krediler tüketim alışkanlıklarında çok büyük bir yer kaplamaya başladı. Banka kartlarının yanı sıra kredi kartları sayısının ulaştığı miktar genç kuşak olmak üzere harcama alışkanlıklarını daha fazla etkiler hale geldi. Kredi kartları maliyetlerin düşük olduğu ve taksitlendirme imkanlarının geniş olduğu dönemde kullanma açısından avantajlı bir finansal araç.
Kredi kartları ve krediler tüketim alışkanlıklarında çok büyük bir yer kaplamaya başladı. Banka kartlarının yanı sıra kredi kartları sayısının ulaştığı miktar genç kuşak olmak üzere harcama alışkanlıklarını daha fazla etkiler hale geldi. Kredi kartları maliyetlerin düşük olduğu ve taksitlendirme imkanlarının geniş olduğu dönemde kullanma açısından avantajlı bir finansal araç. Ancak gelirlerinden daha fazla harcayan ve artı para, kredi kartı, kredi gibi finansal araçlara başvuran birçok kişi borçlarını ödemede zorlanmaya başladı. Faizlerin artması ve taksitlendirme imkanlarına sınırlama getirilmesiyle birlikte 1-2 yıllık süreçte yeni problemlerin ortaya çıkması beklenebilir. Özellikle gelir-gider dengesinin bozulması ve faiz ödemelerinde yaşanacak artış birçok kişiyi finansal anlamda daha fazla zorlayabilir.
HARCAMA ALIŞKANLIKLARI
2023 itibarıyla toplam bireysel kredi kartı borçları 839 milyar TL’ye yaklaşmış bulunuyor. Aylık periyodlar halinde 30-40 milyar TL artış gösteren kredi kartı borçları, toplum tarafından kredi kartları harcamalarına talebin yüksek olduğuna işaret ediyor. 2021-2023 döneminde diğer yıllara kıyasla daha yüksek düzeyde artış gösteren kredi kart kullanım miktarları toplumun borçlanmaya eğilimli olduğunu kanıksatıyor. 2023’ün ilk ayında toplam bireysel kredi kart borçları 452 milyar TL iken temmuz ayı itibarıyla 839 milyar TL’ye yaklaştı.
Benzer bir eğilim artı para uygulamasında da mevcut. Enflasyonun yüksek seyretmesi vatandaşları borçlanmaya teşvik ederken kişisel harcamaların artmasına neden oluyor. Özellikle kişisel lüks tüketim harcamalarındaki artış diğer kalemlere göre daha yüksek seyrediyor. BDDK’nın verilerine göre 4,13 milyon kişinin bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödemede zorlandığını gösteriyor. Aylık ortalama 150 bin kişi her geçen dönemde kredi kartı ve bireysel kredileri ödemekte zorluk çektiği için yasal takibe düşüyor. Kredi kartı kullanma oranları ise yükselmeye devam ederken aylık ortalama 375 bin kişi ilk defa kredi kartını harcamalarında kullanmaya başlıyor. Büyükşehirlerde kredi kartı ve bireysel kredi kullanma eğilimi daha yüksek olurken küçük ve orta ölçekli şehirler harcama alışkanlarında büyük değişiklikler gözlenmiyor.
Kredi kartlarında faiz oranlarının değişken olması nedeniyle artan faizler kredi kartı ödemelerinin yükselmesine sebep oluyor. Özellikle enflasyonla mücadele için artan faizler kredi kartı ödemelerini zorlaştırabilir. Asgari ödeme tutarında yapılan yukarıya doğru ödeme zorunluluk oran artışı faizin yükselmesiyle birleştiğinde ödemeleri daha zorlu hale getiriyor. Gelir-gider dengesini sağlamanın zorlaşmasının bir getirisi olarak başvurulan kredi kartları maliyet artışları nedeniyle bireysel tüketim alışkanlıklarını değiştirme yönlü bir baskı oluşturabilir. Kamunun da kredi kartı harcamalarının daha dengeli hale getirilmesi için ek önlemlere orta ve uzun vadede başvurması yeni finansal zorlukların önüne geçebilir.
TÜKETİCİ KREDİLERİNDE GERİ ÖDEMELER
Bankacılık sektörünün kredi hacmi 10,2 trilyon TL’ye ulaştı. Son altı aylık dönemde 2,5 trilyon TL artış gösteren kredi hacmi toplam talebin canlı olduğuna işaret ediyor. Haziran ayından itibaren maliye ve para politikasında başlatılan sıkılaşma yönlü politikaların etkileri bir yıllık süreçte talebi aşağıya çekebilir. Ancak bireysel kredi kartı ve kredilerin geri ödenmesinde zorluklarla karşılaşılması göz önünde bulundurulmalı. Enflasyonist ortam nedeniyle geçim şartlarının bozulması ve borçlanma eğilimin artması beraberinde yeni problemleri getirebilir. Özellikle gelirlerinden daha fazla borçlu olan ve tüketim alışkanlıklarını değiştirmekte zorlanan bireylere karşı yeni sınırlama ve düzenlemeler gündeme getirilmeli.
Lüks tüketim için yapılan harcama ve taksitlendirme imkanlarına getirilen sınırlama bir başlangıç olarak kabul edilebilir. Ancak bireysel olarak yaklaşıldığında artı para, kredi kartı ve kredilere bağımlı olarak yaşayan kesimler için önümüzdeki bir yıllık süreç daha da zorlu hale gelecektir. Kredi maliyetlerinin de artan faizler nedeniyle bir opsiyon olmaktan çıkması yeni cezai işlemleri gündeme getirebilir.
Artı para ve bireysel kredi kartı kullanım miktarlarına kıyasla ihtiyaç kredilerinde artış daha kısıtlı kaldı. 2023’ün ilk altı ayında toplam ihtiyaç kredisi 682 milyar TL’den 885 milyar TL’ye erişti. Kurumsal firmaların kullandıkları ihtiyaç kredisinde de benzer bir eğilim söz konusu. Kurumsal firmaların kredi katkı kullanım miktarı da fazla bir artış göstermezken bireysel kredi kartı ve artı para uygulamalarının daha fazla tercih edildiği söylenebilir. Firma ve şirketlere kıyasla bireysel harcamalarda artan borçlanma düzeyi yeni sınırlama ve denetlemelerle sıkı şekilde kontrol altında tutulmalı. Özellikle her bireyin kredi kartı ve artı para gibi finansal araçlara ulaşımı yeni regülasyonla düzenlenmeli ve gelire göre finansal imkanlar tercih edilmeli.
KÜRESEL ENFLASYON
Küresel tedarik, enerji ve gıda krizleri beraberinde enflasyon, ürün kıtlıkları ve fiyat dengesizliklerini getirdi. Enflasyon oranları hızla iki haneli rakamlara çıkarken birçok ülke süreçten kötü etkilendi. Küresel enflasyondan etkilenen ülkeler arasında Türkiye’de yer aldı. Bunun bir getirisi olarak enflasyon ile mücadele için birçok önlem alınmaya çalışıldı. Haziran 2023’ten itibaren ise para ve maliye politikasında tam sıkılaşma başladı. Merkez Bankası faizleri artırmaya başlarken enflasyonda düşüşü görene kadar hem faizleri artırmaya devam edilecek hem de finansal kredi imkanlarında daralmalar görülecek. Bireysel borçların ödenmesi zorlaşır iken birçok kişi giderlerini azaltmak zorunda kalabilir. Artı para, kredi kartları ve kredilere gelen son düzelmeleri bu açından değerlendirmek mümkün. Özellikle küresel bir trend halinde etkisini artıran finansal sıkılaşma Türkiye’de de etkisini gösterecektir. Sonuç itibarıyla tüketim alışkanlarını değiştirme yönlü baskı oluşturması beklenen faiz artışları ve enflasyonist dalga kamunun yeni önlemler almasına neden olabilir.