Korona ile beraber, hayata ve ekonomiye devam

Haber Merkezi
13:051/06/2020, Pazartesi
G: 1/06/2020, Pazartesi
Yeni Şafak
Prof. Dr. Ömer Bolat
Prof. Dr. Ömer Bolat

Tarımsal üretim, sanayi tesislerinde imalat, tedarik ve dağıtım zincirleri hiç aksamadan, halkın ve ekonominin ihtiyaçları rahatça karşılanmıştır. Türkiye de, hemen bütün dünya ülkeleri de, aşamalı olarak normalleşme adımlarını Mayıs başından itibaren atmaya başladılar. Yeni dönemin sloganı “koronavirüs ile mücadeleye devam, kontrollü şekilde sosyal ve ekonomik hayata dönüş, maske takmak ve sosyal mesafe ile temizliğe kesin riayet” oldu.

Prof. Dr. Ömer Bolat/ İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi

2020 yılı başında Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan ve 2 ay içinde başta Batı Avrupa ülkeleri ve ABD, Mayıs’tan itibaren ise Rusya ve Güney Amerika ülkelerini saran salgın krizi ve yol açtığı ağır can kayıpları, panik ve ölüm korkusu, bütün dünya ülkelerini ve ekonomilerini adeta bir tsunami gibi vurdu, yıktı. 30 Mayıs 2020 tarihi itibariyle, dünya genelinde 6.172.000 kişide Covid-19 vakası ortaya çıktı, 371.175 kişi öldü, 2.743.911 kişi iyileşti. Türkiye’de de 163.003 kişiye Covid-19 tanısı konuldu, 4.515 kişi vefat etti, 126.984 kişi iyileşti. Ancak çok özel bir elektron mikroskopla görülebilecek küçük ebattaki yeni tip korona virüs Covid-19 salgını ile mücadelede, birinci dalga kontrol altına alınmış görünmektedir. Türkiye, Avrupa ülkeleri, Uzakdoğu ülkeleri, ABD’de tablo böyledir. Şu anda salgının pik durumda olduğu ülkeler, Rusya, Brezilya, Meksika ve biraz da ABD’de görülmektedir. Ülkemizde bu süreçte sağlık teşkilatımız, sağlık çalışanları çok fedakarca çalıştılar. Bu çok zor süreçte sağlık, kamu düzeni ve ekonomi cephesinde başarılı bir kriz yönetimi yapılmıştır.

Şu bir gerçek ki, Covid-19’u kesin tedavi edecek bir aşı ya da ilaç bulunmadan ve tüm insanlar aşılanmadan, Covid-19 tehlikesi ve etkileri gündemden düşmeyecektir. Geçtiğimiz Nisan sonu ve Mayıs başından itibaren Avrupa ülkeleri, Uzakdoğu ülkeleri ve tabii Türkiye’de durdurulmuş olan hayata yeniden dönüş, yani normalleşme adımları atılmaya başlandı. Çünkü bu bir zorunluluk. Salgının bulaşmasını önlemek ve sağlık sistemlerinin enfekte hastaları tedavi edebilmesi için başlangıçta hayatın durdurulması gerekiyordu. Bütün dünya ülkelerinde (İsveç ve Brezilya hariç) bu yöntem uygulandı. Hayat durunca, sosyal ve toplumsal hayat, hizmetler sektörünün büyük kısmı, ve onlara bağlı üretim ve istihdam da durdu. Ortaya çıkan üretim ve gelir kaybını, istihdam azalmasını sübvanse etmek, zaten aşırı borç yükü altındaki egemen devletlere ve hükümetlerin üzerine kaldı. Üretim ve vergi gelirleri olmadan bu tabloyu 2 aydan daha uzun süre taşımak mümkün olamazdı. Nitekim öyle oldu.

Tarımsal üretim, sanayi tesislerinde imalat, tedarik ve dağıtım zincirleri hiç aksamadan, halkın ve ekonominin ihtiyaçları rahatça karşılanmıştır. Türkiye de, hemen bütün dünya ülkeleri de, aşamalı olarak normalleşme adımlarını Mayıs başından itibaren atmaya başladılar. Yeni dönemin sloganı “koronavirüs ile mücadeleye devam, kontrollü şekilde sosyal ve ekonomik hayata dönüş, maske takmak ve sosyal mesafe ile temizliğe kesin riayet” oldu.

SEL GİDER, KUM KALIR…

Türkçemizde bir atasözü var. “Sel gider, kum kalır”. Yani sel bir yeri vurduktan ve sular bir müddet sonra çekildikten sonra, geriye her yer çamur tablosu ortaya çıkar. Koranavirüs salgınının birinci dalgası kontrol altına alınmışken, şu anda bütün dünya ülkelerinde ekonomideki tablo, sosyal hayattaki tablo işte böyle bir manzara arz ediyor.

Hayatın, eğitim, çalışma, alışveriş, dışarıda tüketim ve tatil faaliyetlerinin tam anlamıyla normalleşip normalleşmeyeceği, ülke ekonomilerinin, uluslararası ticaret, turizm, taşımacılık faaliyetlerinin 2020 başındaki seviyelere hızlıca tekrar yükselip yükselemeyeceği iki önemli ihtimale bağlıdır; birincisi, COVİD-19’u etkisiz bırakacak bir kesin aşının ne zaman bulunacağı ve ne kadar hızlı bir şekilde yaygınlaşacağı konusudur. Aşının bulunma tarihi ile ilgili olarak bu yıl sonuna kadar diye tahmin de var, ya da en az 12-18 ay tahminleri de yapılmaktadır. İkincisi ise, aşı çalışmaları kısa dönemde somut bir sonuç vermez ise, salgında ikinci ya da üçüncü dalganın görünüp görünmeyeceği, ya da ne zaman görüneceği ihtimalidir.

Her ne kadar, Mayıs başından bu yana hayatı, ekonomiyi normalleştirme adımları başlamış olsa da, başta batılı ülkelerde ve bizim ülkemizde insanların uçağa binme, toplu yerlere gitme, dışarıda yemeğe gitme, kuaföre gitme, tatil merkezlerine gitme vs. gibi faaliyetlerden, sağlık endişesi, ölüm korkusu gibi nedenlerle genelde uzak durdukları gözlenmektedir.

ORTAYA ÇIKAN SONUÇLAR, YENİ TRENDLER…

Salgın başladıktan buyana, her şeyden önce ferdiyetçilik, içine kapanma, topluluktan kendini izole etme eğilimi inanılmaz şekilde arttı. Hatta bu eğilim, kaygı, panik ve ölüm korkusuna dönüştü. Bazılarında psikolojik rahatsızlık seviyesine ulaştı.

Aile fertleri arasında aylarca görüşememe, kopukluk, 65 yaş üstü ve 20 yaş altı gençler ve çocuklarda fiziki rahatsızlık ve hareketsizlik, aşırı kilo alma sorunları baş gösterdi. İnsanlar, akrabalar cenazelerde bile görüşemez oldular.

Sosyal mesafe kuralı, toplum içinde alışveriş ve toplu ulaşım gibi zorunlu durumlarda, bazen sert tartışmalara, kavgalara yol açarken, 10 haftadan fazla süren eve kapanma sürecinde aile-içi tartışma, kavga, hatta adli işlemlerde ciddi artışları beraberinde getirdi.

Hayatı normalleştirme adımlarına rağmen, insanlardaki derin korku ve kaygılar, alışveriş, tüketim, tatile çıkma, uçak-otobüs-tren gibi toplu ulaşım araçlarına binme, berber-kuaföre gitme gibi alanlarda ciddi tedirginlik ve kaçınma duygusunu devam ettirmektedir.

Bütün dünyada koronavirüs salgını ile mücadele çerçevesinde hayatın ve ekonomik faaliyetlerin çok yavaşlatılmasının çalışanlar ve şirketler bazında doğurduğu ekonomik sıkıntılar karşısında, dünya ülkeleri genelinde toplam 13 trilyon dolarlık ekonomik destek paketleri hazırlandı ve uygulandı. Burada amaç, ilk ve sarsıcı şok tablosunun, ödemeler sistemini kilitlemesini, ticari faaliyetlerini durdurmak zorunda kalan şirketlerin iflas etmesini, geçici veya kesin olarak işlerini kaybeden çalışanlara gelir desteği verilmesini sağlamaktı. Aradan geçen 2,5 ay sonunda, aşı çalışması ile ilgili de müjdeli haberin henüz gelmemesi gerçeği karşısında, her ülkede yeni ilave tedbirlerin gerektiği konuşulmaktadır. ABD’de ikinci bir 3 trilyon dolarlık, Avrupa Birliği’nde ise 750 milyar Euro’luk hibe ve kredi karışımı bir kurtarma fonu gibi çalışma hazırlıkları vardır.

Eğer yeni ilave ekonomik destek tedbirleri hazırlanmazsa, ABD ve Batı Avrupa ülkelerinde birçok şirketlerin iflas edebileceği yolunda endişeler vardır. Dünyaca ünlü havayolları, otomotiv şirketleri, motor, havacılık sektörü şirketlerinde iflas etme ve toplu işten çıkarma risklerine karşı, hükümetlerden yüz milyarlarca dolarlık devlet yardımları talep edilmektedir.

İki ayda, Mart-Nisan döneminde sadece ABD’de 39 milyon çalışan işini kaybetti, işsizlik oranı % 3,5’dan % 14,7’ye yükseldi. Avrupa Birliği’nde 50 milyon kişi kısa çalışma ödeneği sistemine ya da işsizlik ödeneğine geçmek zorunda kaldı. Aynı dönemde Hindistan’da 140 milyon kişi işsiz kaldı. Parlak ve örnek ülke olarak gösterilen İrlanda’da bile işsizlik oranı % 28’e, gençlerde işsizlik oranı ise % 52’ye yükselmiştir.

Kısa sürede aşı bulunamadığı için, ekonomi alanında en büyük endişe kaynağı, uzun süreli bir üretim ve gelir kaybı gerçeğidir. IMF, Dünya Bankası vb. uluslararası kuruluşlar, 2020 yılı için dünya genelinde ekonomi küçülme tahminini iki ay önceki raporda yer alan % 3’den % 5’e yükselttiler. Zaten ABD ve Avrupa ülkelerinde 2020’nin 1. çeyreğinde gerçekleşen % 5 ile 9 arası değişen ekonomik küçülme rakamlarının, ikinci çeyrekte tarihi ve çift haneli olacağına kesin gözüyle bakılmaktadır. Avrupa Birliği Merkez Bankası, Avro-19 bölgesi ülkelerinde 2020’nin tamamı için % 8–12 arası bir ekonomik küçülme tahmini yapmaktadır. “V” tipi ekonomik yükseliş beklentisi, aşı henüz bulunamadığı için giderek kaybolmakta, bunun yerine “U” tipi iyileşme tahmini ağır basmaktadır. 2019 yılındaki 86 trilyon dolarlık dünya üretiminden 2020 yılında en az 9 trilyon dolarlık bir kayıp riski tahmin edilmektedir.

Ekonomide ikinci büyük endişe kaynağı, daralan ve küçülen ekonomik faaliyetlere (özellikle istihdam deposu olan hizmetler sektöründe) bağlı olarak işsizliğin çok hızlı ve uzun süreli artması durumudur. Böyle bir durum birçok ülkelerde sosyal sorunlara ve huzursuzluklara yol açabilecektir. İLO’nun Nisan ortasındaki son raporunda, 305 milyon yeni işsiz tahmini yer almaktadır.

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), 2019’daki 18,6 trilyon dolarlık dünya ticaret hacminde, 2020 yılı için % 13 ile 32 arasında bir düşüş tahmini yapmaktadır. Ticaretin daralması, ekonomik büyüme rakamını da olumsuz şekilde küçültecektir.

Havayolları, taşımacılık, turizm sektörleri için 2020 yılı şimdiden kayıp bir yıl ilan edilmiştir. Ekonomisi özellikle dış turizm hareketlerine bağlı ülkeler için ciddi kayıplar olacaktır.

Dünyada yıllık 540 milyar dolarlık hacmi olan gurbetçi-işçi döviz transferlerinde en az 110 milyar dolarlık bir kayıp tahmini yapılmaktadır. Böyle bir tablo, ekonomisi yurtdışı işçi döviz girişine bağlı, kalabalık ve düşük gelirli Asya, Afrika ve bazı Ortadoğu ülkelerinin ekonomik durumlarını, üretim, döviz, istihdam açısından çok olumsuz etkileyecektir.

Hükümetlerin gerek salgının başlarında, gerekse şu aralar almak durumunda kaldıkları ekonomik destek tedbirleri, kamu borçlarında devasa artışlara sebep olabilecektir. OECD, kendi üyelerinin toplam kamu borçlarında 17 trilyon dolarlık ilave artış ve GSYİH’nın ortalama % 109-137’si arasında bir borçlanma oranına yükseleceğini tahmin etmektedir. Benzer şekilde, 19 üyeli-Euro bölgesi ülkelerinde, kamu borçlarının milli gelire oranı ortalamasının 2019’daki % 86’dan 2020’de % 100’e (Maastricht kriteri % 60’dır) yükselmesi, ve bütçe açığının milli gelire oranının da % 8’e (Maastricht kriteri % 3’dür) yükselmesi tahmin edilmektedir. Dünyada 2019 yılı itibariyle toplam üretim 86 trilyon dolar iken, toplam borçların tutarı 255 trilyon dolardır. Bu borcun 80 trilyon doları kamu borcu, geri kalanı şirketlerin ve hane halklarının borçlarıdır.

Diğer taraftan, ilginç bir gelişme olarak, batı Avrupa ülkelerinde Mart-Nisan döneminde halkın bankalara yatırdıkları tasarruf tutarlarının tam 4-5 katı arttığı ve 2020 sonunda ilave 400 milyar euroluk tasarrufun bankalarda birikeceği tahmin edilmektedir. Salgın paniği ve ekonomik endişeler karşısında, halkın zorunlu gıda, temizlik ve haberleşme giderleri dışında tüketimi çok kıstığı anlaşılmaktadır. Tüketimin azalmasına somut bir örnek, İngiltere, İtalya ve İspanya’nın her birinde geçtiğimiz Nisan ayında satılan otomobil sayısı sadece 3.500–4.000 araç arasındadır.

Korona virüs salgını ile beraber, küreselleşme olgusunun gerilediği, buna karşın küreselleşmenin bilgi ve dijitalleşme çağında hepten yok olmasının mümkün olamayacağı net anlaşılmıştır.

Küreselleşme gerilerken, ekonomilerde ve ülke-içi sosyal hayatta, içe kapanma, korumacı ve devletçi yaklaşım hızla yükselmektedir.

Koronavirüs salgını ile beraber, dünyada ABD ile Çin arasında yeni bir Soğuk Savaş başlamış görünüyor. Çin’in salgının kaynağı olması nedeniyle birçok ülke tarafından soruşturma ve tazminat talepleriyle sıkıştırılması ihtimali oldukça yüksektir.

Milli ve yerli ekonomik model beraberinde, stratejik ürünlerin üretiminin yerli ve yeterli miktarda üretilmesi, dağıtılması gerekmektedir. Tarım ve işlenmiş gıda ürünleri, temizlik ve kimya ürünleri, tıbbi cihazlar, sağlık malzemeleri, sağlık tesisleri ve savunma sanayi, stratejik ve yerli üretimle cevap verilmesi gereken stratejik sektörlerdir.

Teknoloji şirketleri, haberleşme şirketleri ve on-line ticaret ve ihracat, salgın döneminde hızlı bir ciro artışı yakalamışlardır. E-ticaretin hacmi Türkiye’de 2014’den buyana yıllık % 33 oranında artarken, 2019 yılı itibariyle 88,1 milyar TL. ciroya yükselmiş, ve perakende pazarındaki payı % 5,3’e ulaşmıştır. Bu pay, gelişmiş ülkeler ortalaması % 5,3, gelişmekte olan ülkeler ortalaması % 5,9’dur. E-ticaretin dünyadaki hacminin 2020’de 4 trilyon dolara, 2021’de 4,8 trilyon dolara ulaşması tahmin edilmektedir.

11 hafta ayrı kalmak zorunda kaldığımız camilerimiz, toplu namazlar, cemaatle ibadet, Ramazan’da toplu iftarlar, programlar, hasret kalınan ve varken kıymetini bilemediğimiz güzelliklerdir.

Mart-Mayıs arası 2,5 aylık salgınla mücadele döneminde, uzaktan eğitim, uzaktan-evden çalışma yöntemlerine başvurulmuş olup, salgında yeni dalgalar olabilme ihtimaline karşı güçlü ve etkili alternatif olmuşlardır. Dev iş merkezi plazalar, ülkemizde bulunan 434 tane dev AVM’ler giderek önem kaybedebilecekler. Cadde, çarşı mağazalar yeniden önem kazanıyor.

Yeni dönemde, her sektörde, her meslekte, her faaliyette, sosyal mesafe ve temizlik-sağlık kuralları ve bunlara uygun resmi çalışma protokollerine uygun hareket etmek ve uymak zorundayız.

İşletme yönetiminde, stok yönetimi, tedarik zincirinin kopmaması ve yakınlık seviyesi vb. gibi önemli hususlar ön plana çıkacaktır.

Avrupa Birliği ve ABD açısından, Çin menşeli ürünler yerine, ülkemizden tedarik etme isteği, ciddi bir lojistik ve tedarik zinciri bağlantıları gerektirmektedir.

Tüketimin azalması, taşımacılık ve üretimin azalması, dünya genelinde Nisan ayı boyunca emisyon salınımını % 17 oranında muazzam geriletmiştir. Bu çevreyi koruma anlamında önemli bir kazanımdır.

Hava taşımacılığının yüzde 80 azalması, gökyüzünde ozon tabakasındaki yırtılmalarda kısmi iyileşmeler sağlamıştır.

Dünya genelinde barlar, gece kulüpleri, pavyonlar, diskotekler, kumarhaneler, meyhane gibi içkili yerler, topluluklara hitap eden ve eğlence amaçlı yerlerin kapalı olması, çok olumlu bir kazanımdır.

İnsanın, özüne, kendine, evine, ailesine dönüş yapması, arınma, düşünme, muhasebe yapma ve kendini düzeltme gibi çok olumlu etkiler de meydana gelmiştir.

Sonuç olarak, bütün bu devasa etkilerin, gözle görülemeyecek küçüklükte olan, ama günler içinde kıtaları, okyanusları aşan, bütün ülkeleri dolaşan, görünmeden insandan insana bulaşan bir korona virüsün eseri olduğunu düşünmek, çok büyük ibret, mesaj, ders niteliğindedir. 100 yılda bir dünyanın, insanlığın başına gelen bu felaketten Cenab-ı Allah hepimizi, ülkemizi, insanlığı esenliğe, felaha en kısa zamanda ulaştırır inşallah.

#Koronavirüs
#Ekonomi
#Tarım
#Sanayi
#Sosyal hayat