Kırım 2014 yılında, Kremlin yönetimi tarafından ilhak edilince ilk olarak Rus anakarası ile olan bağlantısı gündeme gelmişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hayali gerçekleşti; Rusya ile Kırım yarımadası arasında inşa edilen 19 kilometrelik Kerç Köprüsü, 2018 yılının Mayıs ayında açıldı. (Bir buçuk yıl sonra da, kaptan köşkünde Putin’in olduğu, yolcu treninin geçişi ile demiryolu köprüsü açılmıştır.) Açılış gününün Kırım-Tatar Sürgünü’nün yıldönümüne denk gelmesi ya da getirilmesi ayrıca tepkilere neden olmuştur.
Stratejik bakımdan oldukça önemli bir konumda olan köprünün güvenliği için de olağanüstü tedbirler alınmıştır. Sabotajlara karşı karada ulusal güvenlik muhafızları, denizde sahil güvenlik botları devriye atmakta, dalgıçlar sık sık köprünün ayaklarını kontrol etmekteydi. Bunun yanında S-400 ve Pantsir Hava Savunma Sistemleri aktive edilmişti ve Su-35 savaş uçakları da teyakkuz halindeydi. Bu üst düzey güvenlik tedbirleri sayesinde Ukrayna’daki cephe hattına yönelik lojistik destek hattı Kerç Köprüsü üzerinde yoğunlaştırılmıştır. Yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Ukrayna güçlerinin buraya zarar vermesinin neredeyse imkânsız olduğu düşünülüyordu. Ancak alınan tüm tedbirlere rağmen, köprüye sorunsuz şekilde giren bir kamyonun patlatılmasıyla, köprü ağır hasar alarak kullanılamaz hale gelmiştir. Patlamanın etkisiyle yakıt taşıyan trenin vagonlarının alev alması, oluşan hasarı daha da artırmıştır. Moskova, yapılan ilk açıklamalarla Kiev yönetimini suçlamıştır. Oysa patlatılan kamyon köprüye, Rusya tarafından oldukça rahat bir şekilde giriş yapmıştır. Rus Anti-Terör Komitesi de yapmış olduğu ilk açıklamada Kırım köprüsünün karayolu trafiği bölümünde bomba yüklü bir aracın patladığını ve demiryolu ile Kırım’a taşınan yedi petrol tankerini yandığını beyan etmiştir. Patlama sonrası güvenliğin sıkılaştırılması talimatını veren Putin, yetkiyi de Federal Güvenlik Servisi’ne (FSB) vermiştir. Rusya Devlet Başkanı Kırım Kerç Boğazı Köprüsü’nün açılışına bir kamyonu sürerek gerçekleştirmişti,- ironik bir şekilde o köprüden giren bir başka kamyonun patlaması ile Moskova derinden sarsıldı.
Kremlin’in nasıl bir misilleme gerçekleştireceği merak konusuyken, en sert tepki Rusya Devlet Duması milletvekili Andrey Gurulev’den gelmiştir: “Kesinlikle güçlü bir yanıta ihtiyacımız var, bu yanıtı vereceğiz. Ama acele etmeden her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplamamız gerekiyor. Başkomutanımız dengeli ve güçlü kararlar vermesini iyi biliyor. Bunu yapacaktır. Çünkü artık zamanı gelmiştir.” Moskova’nın Kiev’e yanıtı, Putin’in talimatı ile kurulan inceleme komisyonundan çıkacak sonuçlara göre şekillenecektir. Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev aylar önce yapmış olduğu bir açıklamasında, stratejik önemi yüksek olan bu köprüye yönelik yapılacak olan herhangi bir saldırıya sert ve acımasız bir şekilde cevap vereceklerini ilan etmiştir.
Patlamanın meydana gelmesinden hemen sonra Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Danışmanı Mihail Podolyak “Kırım, köprü, başlangıç. Yasadışı olan her şey yok edilmeli, çalınan her şey Ukrayna’ya iade edilmeli, Rusya işgal ettiği yerleri terk etmeli” paylaşımında bulunmuştur. Ancak daha sonra farklı bir açıklama yapma gereği duymuştur: “Şimdi ciddiyim. Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Savunma Bakanlığı liderliğini ortadan kaldırmaya çalışıyor. Savunma Bakanlığı şimdiden gelecekteki Güney kaybı için FSB’yi suçlayabilir. Kimin patlamayı gerçekleştirdiği belli değil mi? Kamyon Rusya’dan geldi.” Kiev yönetimi, olaya bakıldığında açıkça Rus izinin görüldüğünü, cevapların Rus tarafında aranması gerektiğini dile getirmektedir.
Ukrayna’nın 24 Şubat günü işgal edilmesiyle gelişen süreçte Kerç Köprüsü özellikle son aylarda daha fazla gündeme gelmiştir. 2013-2016 yılları arasında NATO Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı (SACEUR) olarak görev yapan General Philip Breedlove, Temmuz ayında İngiliz The Times gazetesine verdiği demeçte Kerç Köprüsü’nün “meşru bir hedef” olduğunu vurgulamış ve vurulması gerektiğini belirtmişti: “Ukrayna yeni tedarik edilen Harpoon füzelerini kullanıp, Rusya anakarasını Kırım›a bağlayan Kerç Boğazı Köprüsü’ne saldırarak Kremlin’e yıkıcı bir darbe vurabilir.” Genaral Breedlove’ın bu sözlerini, görüştüğü yetkili isimlere dayandırması ayrıca dikkat çekicidir.
Bombalı saldırı Kırım Kerç Köprüsü’ne geçici bir hasar verdi. Ancak ilerleyen günlerde gelişen şartlara göre Ukrayna Savunma Güçleri, 320 kilometreye kadar menzili olan Harpoon füzelerini kullanarak köprüyü tamamen imha edebilir. Haziran ayı içinde, Yılan Adası yakınlarında Rus donanmasına ait “Spasatel Vasily Bekh” isimli römorkörün de iki adet Harpoon füzesiyle vurulduğunu hatırlayalım.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş sürdürülebilir durumda değildir. Taraflar er ya da geç müzakere masasına oturmak zorunda kalacaklardır. Bu noktada üzerinde durulması gereken konu her iki tarafın da masaya eli güçlü şekilde oturma isteği olacaktır. Şafağa en yakın olan an, gecenin en karanlık olduğu andır. Bu doğrultuda önümüzdeki zaman diliminde –en karanlık ana doğru- daha ses getirici eylemlerin ya da saldırıların meydana gelmesi muhtemeldir. Diğer yandan nükleer bir saldırı ile cevap verme iddiaları ise şu aşamada gerçekçi görünmemektedir. Öyle ki geçtiğimiz hafta Rusların ağır bir yenilgi yasadıkları Liman kasabası hadisesinden sonra “düşük kapasiteli nükleer silah” kullanılmasını talep eden Çeçen Lider Kadirov’a, Kremlin olumsuz yanıt vermişti. Dünyanın diken üstünde olacağı bugünlerde diplomasi yoluyla, savaşı bitirecek ya da ilk etapta ateşkesi sağlayacak tek bir arabulucu bulunmaktadır: Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti Devleti.