Savaş devam ediyor ve Azerbaycan ordusu tarih yazıyor. Bence ne olup bittiğini en iyi anlatan Türk muhabirin mikrofon uzattığı, kurt bakışlı asker kardeşimiz oldu: “Biz Türkler kan dökmeyi sevmez amma söz konusu vatansa dünyanın şah damarını keseriz!”
Bir cümleyle tüm tarihimizi özetledin be kardeşim!
Muhteşem!
“Biz Türkler” ifadesine vurgunum…
Askerimiz cephede yiğitçe savaşıyor, amma bir cephe daha var. O da günümüz dünyasının düşünce tarzının şekillendiği sosyal medyada süren propaganda savaşı. Sosyal medyada dezenformasyonlar, iftiralar, hakaretler havada uçuşuyor. Yoğun bir şekilde gri propaganda ile yüz yüzeyiz. Karabağ, Ermenilerinmiş, Azerbaycan askeri zor durumdaymış, Türkiye cihatçılara geçit veriyormuş falan... Tüm bunları kimlerin yaptığı belli: Ermeniler, Yunanlar, PKK’lılar... Bize düşman kesilen her kes.
Hani Azerbaycan ve Ermenistan arasında savaşa SİHA savaşı denir ya. Ki, SİHA’larımız düşmana göz açtırmıyor. Aynı zamanda bu savaş sosyal medya savaşı olarak da tarihe geçecek.
Dün Azerbaycan İstihbaratı Ermenilerin safında Azerbaycan’a karşı dövüşen PKK’lıların ses kayıtlarını yayımladı. Adamlar bildiğin ittifak kumuşlar. Amma gel gör ki, Fransa Cumhurbaşkanı Macron Türkiye ve Azerbaycan’ı cihatçılarla işbirliğinde suçluyor ve bu asılsız astarsız suçlamalar sosyal medyada gündem oluyor. Kasıtlı olarak yapılıyor tabii ki.
Savaş başladığı andan itibaren sosyal medyada Azerbaycan’a karşı gri propaganda kampanyası başlatılmıştır. Öyle ki, Erivan’daki üniversitelerin öğrencileri Ermenistan resmi makamlarının açıklamalarını farklı dillere çevirerek sosyal medya kanallarından yaymak üzere organize edilmişler.
Tabii, Azerbaycanlı sosyal medya kullanıcıları gece gündüz demeden karşılık veriyorlar amma cephe büyük. Aynı zamanda her sosyal medya kullanıcı bu cephede savaşamıyor çünkü yabancı dillere, özellikle İngilizceye hakim olmak gerek. Diasporanın dili zaten İngilizce. O yüzden Türkiye’deki yabancı dil bilen sosyal medya kullanıcılarının da desteğine ihtiyacımız var. Yani daha çok destekten bahsediyorum. Üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin, partilerin gençlik kollarının bu işe el atmaları lazım.
We Are Social ve Hootsuite’in ‘Digital 2020’ raporunun ocak ayı verilerine göre, Türkiye’de 54 milyon sosyal medya kullanıcısı bulunuyor. Yani Türkiye ve Azerbaycan birlikte sosyal medyada 60 milyonluk ordumuz var. Tabii, sosyal medyada kayıtlı olan her kese aktif sosyal medya kullanıcısı diyemeyiz amma değil 60 milyon, 3 milyon kullanıcı seferber olsak bile düşmana uluslararası arenada algı mühendisliği yapmaya şans tanımayız…
Çok büyük propaganda ve enformasyon gücüne sahibiz. Sadece koordine edilmeli ve örgütlenmeliyiz.
Şöyle söyleye biliriz: savaşın nabzı cephede, propagandanın nabzı sosyal medyada, özellikle Twitter ve Facebook’ta atıyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev zafer müjdesini bizzat Twitter’dan iletiyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev savaşın seyrini anbean Twitter’da değerlendiriyor, dünya kamuoyunu bilgilendiriyor. Bu hem bilgi kirliliğinin hem de gri propagandanın önünü kesmek için oldukça önemli.
Twitter’de yoğun gündem var, mesela sesimizi daha geniş kitlelere duyurmak için oluşturulmuş şu başlık etiketleri (hashtag) örnek göstere biliriz:
#DontBelieveArmenia
#KarabakhIsAzerbaijan
#StopArmenianAggression
#KarabakhNow
#NKPeace
#QarabağAzrbaycandır
#StopArmenianOccupation
#StopArmenianTerror
#LongLiveAzerbaijan
#LongLiveAzerbaijanArmy
Aynı zamanda Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinya’nın ve bölücü yapılanmanın bazı üst düzey şahıslarının sosyal medya hesapları da şunlar:
twitter.com/NikolPashinyan?s=08
twitter.com/Pres_Artsakh?s=08
twitter.com/ShStepanyan?s=08
Pandemi başlarken Azerbaycan Cumhurbaşkanının bir sloganı vardı. “Biz birlikte güçlüyüz” diye. Aynı slogan Türkiye - Azerbaycan kardeşliği işin de geçerli, biz her alanda birlikte olduğumuz zaman daha güçlüyüz - Biz birlikte güçlüyüz!
Şimdi sosyal medyada gücümüzü gösterme zamanı…