Ugandalı Müslüman öğrenciler ya da Çad’da mülteci kampında kalan ihtiyaç sahipleri de kendilerinin ihtiyacı olmasına rağmen depremzedeler için bir araya geldi ve yardım gönderdi. Mültecilerin Türkiye için yardım toplamaları, Kenyalı iş adamının eşi için aldığı kolyeyi Türkiye’deki depremzedeler için bağışlaması ya da Somalili milletvekillerinin maaşlarının bir kısmını deprem bölgesine göndermesi dikkat çeken adımlar arasında yer aldı.
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli 6 Şubat 2023 tarihinde 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde iki büyük depremde binlerce kişi hayatını kaybetti. Türkiye ve Suriye’de yıkıma ve can kayıplarına neden olan depremler Lübnan, Kıbrıs, İsrail, Ürdün, Mısır ve diğer çevre ülkelerde de hissedilirken Türkiye, deprem sonrası yapılan uluslararası yardımı da içeren dördüncü seviye alarm ilan etti.
Uluslararası çağrı sonrası 100’den fazla ülke Türkiye’ye yardım talebinde bulundu, NATO, AB gibi kurum yardımlarının yanı sıra devletler, Türkiye’nin dış temsilcilikleriyle yurt dışındaki Türk vatandaşları ile Türkiye’ye yardım göndermek isteyen yabancı ülke vatandaşları yardım kampanyaları düzenledi. Türkiye’ye taziye ve destek mesajları verildi, arama-kurtarma ekipleri gönderildi, kurulan sahra hastaneleri ya da sağlık ekipleriyle depremzedelere yardım edildi.
Deprem, sel, kuraklık ya da gıda sorunu gibi doğal afetler ya da insani krizler sonrası devletlerin birbirlerine yardım etmelerini sağlayan motivasyonlar arasında ekonomik beklenti, kültürel akrabalık, dini kaygı, siyasi ve ekonomik ilişki veya askeri iş birliği gibi nedenler bulunuyor. Türkiye, Afrika ülkeleri ve halklarıyla kurduğu ilişkilerde daha çok “yardım eden” pozisyonunda oldu. Bu adımları nedeniyle kıtanın birçok noktasında kalıcı ilişkiler kuran Türkiye’nin adımları kimi zaman eleştirilere de neden oldu. Bu eleştiriler arasında sürekli olarak Afrika’ya yardım edilerek “kalıcı muhtaçlık” oluşturulduğu ya da bundan kaynaklı Türkiye’de oluşan “romantik” ve “duygusal” diyebileceğimiz sorunlu Afrika algısının oluşması da yer alıyor.
DERİN VE KALICI İZLER
Bu tartışmalar devam ededursun gelinen süreçte Türkiye’nin Afrika ile kurduğu insani ilişkiler, kıta ile derin ve kalıcı izler bıraktı. Hiç kuşkusuz bu izler, Kahramanmaraş depremleri sonrası kıtanın dört bir yanından Türkiye’ye yapılan yardımlar, destek mesajları ve ziyaretlerde açıkça görüldü.
Daha çok Afrika ülkelerinde yaşanan doğal afetler sonrası Türkiye’nin yardımları gündeme gelirken Türkiye’yi yasa boğan 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrasında Afrika ülkelerinin attığı adımlar dikkat çekici bir noktaya ulaştı.
Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle kurduğu ilişkiler Osmanlı Devleti’nden bugüne devam etse de özellikle son 20 yılda atılan adımların Türkiye’nin dış politikasında önemli bir yeri bulunuyor. Gelen yardımlarda bunların etkisi olduğu gibi Afrika ülkelerinde yaşanan siyasi ve fikri dönüşler de son depremde görüldüğü gibi Afrika ülkelerinin artık “alıcı” değil “verici” bir pozisyona geçtiğini gösteriyor. Bundan dolayıdır ki 17 Ağustos 1999’da meydana gelen 7.4’lük depremde Afrika’nın yardımlarını çok fazla göremesek de 24 yıl sonra yaşanan Kahramanmaraş depremlerinde bu yardımlar dikkat çeken bir boyuta ulaştı.
İNSANİ BOYUTLU POLİTİKANIN BİR TEZAHÜRÜ
Türkiye, Afrika ülkeleriyle ilişkilerinde insani boyutu öne çıkaran bir politika izliyor. Afrika ülkeleriyle sadece siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmakla kalmayan Türkiye, kıtanın farklı yerlerinde hem kamu hem de sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkilerini derinleştiriyor.
Bu çalışmalar eğitim, sağlık, insani yardım ve kalkınma gibi alanlarda ilerliyor. Kahramanmaraş depremlerinden sonra Afrika ülkelerinden Türkiye’ye yapılan yardımlarda bu ilişkilerin önemli bir etkisi bulunuyor. Örneğin ekonomik krizler ve yoksullukla gündeme gelen Burundi ya da Etiyopya’dan Türkiye’ye yapılan yardımlarda kuşkusuz bu ülkede faaliyet gösteren TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ya da Maarif Vakfı gibi kurumlarının büyük etkisi olurken Senegal, Sudan ve Cezayir gibi Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde ise yardımların Büyükelçilikler başta kurulan siyasi ilişkilerin yanı sıra dini saiklerle yapıldığı da gözlemleniyor.
Bugünlerde olduğu gibi Ramazan ve Kurban bayramları başta olmak üzere farklı dönemlerde resmi ve sivil kurumlarıyla Türkiye, birçok Afrika ülkesine yardım etti/ediyor. Bu adımlarla Türkiye, daha çok “yardım eden” pozisyonda olduğu görülüyorken Türkiye’nin deprem gibi zor durumda kaldığı bir dönemde Afrika’dan gelen yardımlar dikkate değer bir oranda oldu.
Afrika ülkeleri kendi iç gündemlerinin yanında yeterli teknik ekibin bulunmaması, iç siyasi krizleri, Türkiye’nin güçlü bir ülke olduğu ve bu nedenle yardıma ihtiyaç duymayacağı düşüncesi, depremin neden olduğu ölüm ve yıkımın ilk etapta tam olarak anlaşılamaması ve birçok ülkenin deprem gibi bir felaket ile daha önce karşılaşmamış olması gibi nedenlere rağmen ilerleyen süreçte Afrikalılar farklı alanlarda Türkiye’ye yardımlar gönderdi. Nitekim Burundi, Somali, Sudan ya da Çad gibi bazı Afrika ülkelerinin iç savaş, siyasi krizler, kuraklık ve sel gibi doğal afetler ya da silahlı grupların neden olduğu güvenlik sorunlarından olumsuz etkilenmesine rağmen deprem sonrası süreçte Türkiye’ye yaptığı yardımlar dikkat çekti.
ÇAD’DA MÜLTECİLERDEN UZANAN EL
Kahramanmaraş depremleri sonrası Afrika ülkeleri de harekete geçerek gerek arama-kurtarma gerekse de insani yardım çalışmalarıyla Türkiye’ye destek oldu. Güney Afrika Cumhuriyeti, Senegal, Somali, Senegal, Sudan, Cezayir ve Burundi yardımlarda öne çıkan ülkeler arasında yer aldı. Bu ülkelerin diğer Afrika ülkelerine nazaran öne çıkmasının nedenleri arasında ise depremin ilk gününden itibaren yoğun insani yardım faaliyetinin yanı sıra arama kurtarma ekipleriyle Türkiye’ye destek olmaları oldu.
Ugandalı Müslüman öğrenciler ya da Çad’da mülteci kampında kalan ihtiyaç sahipleri de kendilerinin ihtiyacı olmasına rağmen depremzedeler için bir araya geldi ve yardım gönderdi. Mültecilerin Türkiye için yardım toplamaları, Kenyalı iş adamının eşi için aldığı kolyeyi Türkiye’deki depremzedeler için bağışlaması ya da Somalili milletvekillerinin maaşlarının bir kısmını deprem bölgesine göndermesi dikkat çeken adımlar arasında yer aldı.
Yardımlarda öne çıkan ülkelerden Güney Afrika’da Büyükelçilik nezaretinde Türk kurum ve kuruluşlarının yanı sıra Zeenatul İslam Camii, Jamiatul Ulama South Africa ve Al-Imdaad Vakfı başta olmak üzere insani yardımlar ilk günlerden itibaren gönderilirken arama-kurtarma ve sağlık ekipleri de hemen yola çıkarak deprem bölgesindeki yardımlara katıldı. Güney Afrika Gift of Givers ile Güney Afrika Arama ve Kurtarma (SARZA) Türkiye’de deprem bölgesinde enkaz çalışması yürüttü. Siyasi ve ekonomik krizlerle gündeme gelen Somali’de ise depremzedeler için 5 milyon dolar bağış toplandı. Üstelik Somalili vekiller, Türkiye’deki depremzedeler için başlatılan yardım kampanyasına bir aylık maaşlarının yüzde 20’sini vererek katkıda bulundu.
SENEGAL’DE “TÜRKİYE İLE DAYANIŞMA” GECESİ
Batı Afrika ülkelerinden Senegal, deprem sonrası arama-kurtarma, ayni ve nakdi yardımlar ile Türkiye’ye desteğiyle öne çıkan ülkeler arasında yer aldı. Türkiye’deki depremzedeler yararına “Türkiye ile Dayanışma” gecesi düzenledi ve bu gecede ressamlar, futbolcular, moda tasarımcıları ve fotoğraf sanatçıları Türkiye’de depremden etkilenenler yararına yaklaşık 51 eser bağışladı. Gecede dünyaca ünlü Senegalli besteci ve sanatçı Youssou Ndour’un kostümü, Senegalli eski milli futbolcu El Hadji Diouf’un Türkiye ile oynadıkları 2002 Dünya Kupası çeyrek finalinde giydiği imzalı formaya kadar birçok obje açık arttırmaya çıkartıldı. Senegal’in en önemli tarikatlarından Müridi tarikatı Şeyhi Serigne Mountakha Mbacké ise 165 bin dolar bağışladı.
2018’den beri iç çekişmeler ve darbeler nedeniyle siyasi istikrarsızlık yaşayan ve iç savaşın devam ettiği Sudan, Emniyet Teşkilatı arama-kurtarma ekibini Türkiye’ye gönderdi, Doctors World Wide Organization adlı uluslararası sivil toplum örgütü Türkiye’deki depremzedelere yönelik destek ve dayanışma etkinliği düzenledi. Kuzey Afrika ülkelerinden Cezayir ise depremin ilk gününden itibaren hem arama-kurtarma çalışmaları hem de yardımlarıyla öne çıkan ülkeler arasında yer aldı. İnsani yardım çalışmalarının yanında Cezayir’den 89 kişilik arama-kurtarma ve sağlık ekibi depremin ilk günü Türkiye’ye gönderildi.
YOKSUL BURUNDİ’NİN CÖMERTLİĞİ
Afrika’da ekonomik sorunlarla gündeme gelen ve kıtanın ekonomik açıdan en fakir ülkelerinden biri olan Burundi’nin deprem sonrası attığı adımlar dikkat çekti. Nitekim deprem bölgesine Emniyet Genel Müdürlüğü’nde 10 kişilik ekip gönderen Burundi hükümeti bu süreçte Türk makamlarıyla yakın ilişkiler sürdürdü ve farklı alanlarda desteklerde bulundu.
Türkiye’ye yardım konusunda yukarıda sıralanan ülkeler haricinde birçok Afrika ülkesinde kampanyalar düzenlendi, başsağlığı mesajları verildi, depremzedeler için dualar edildi. Kamuoyuna yansıyan yardımların yanı sıra kişisel olarak gönderilen ya da kamuoyuna yansımayan birçok yardım yapıldı.
Afrika halkları maddi ya da manevi olarak elinden geldiğince Türkiye’ye destek olmaya çalıştı. Nitekim Kenyalı bir iş adamı eşi için aldığı kolyeyi Türkiye’deki depremzedeler için bağışlaması Kurtuluş Savaşı yıllarındaki maddi yardımları hatırlattı.
AFRİKALI ÖĞRENCİLER DEPREM BÖLGESİNDE TERCÜMANLIK YAPTI
Afrika’dan gelen kurumsal, toplumsal ve bireysel yardımların yanında Türkiye’de eğitim alan Afrikalı öğrenciler de depremin ilk günlerinden itibaren gönüllü olarak tercüme ve insani yardım alanlarında yoğun çaba gösterdi.
Afrikalı öğrencilerden gündeme en fazla gelen isimlerden biri Senegalli Moustapha Ndiaye, sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı: “Uzaktan yapılabilecek her şeyi yaptım ama yetmiyor. Tanıdığım herkesi aradım fakat çözüm bulamadık. İngilizce, Fransızca, Arapça biliyorum. Gelen yabancı ekipleri karşılarım, tercümanlık yaparım. O olmadı koli taşır, paketleme yaparım. Bir şeyler yapmam gerekiyor. Afrikalı dostlarım var, hepimiz bölgeye gitmeye, elimizden geleni yapmaya hazırız. Yeter ki yol gösterin. Formları doldurduk ama henüz dönüş sağlanmadı.” Kendi çabalarıyla deprem bölgesine giden Ndiaye, deprem bölgesinde rehberlik yaptı, koli taşıdı, yardım dağıttı.
Ndiaye dışında Somalili Ömer A. Jimale, Etiyopyalı Sadık Keydir ile Salih Muhammed ve Ganalı Yusuf Mustafa da deprem bölgesinde yardım çalışmalarına katılan Afrikalı öğrencilerden sadece bazıları arasında yer aldı.
PAHA BİÇİLEMEZ BİR DESTEK
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası birçok Afrika ülkesinde gerek hükümet gerekse de sivil kurumlar ile bireysel olarak yardım çalışmaları yürütüldü. Hem Türk makamlarına ziyaretler hem de dualarla destek mesajları verildi. Bu süreçte Afrika ülkelerinden Güney Afrika Cumhuriyeti, Somali, Sudan, Senegal ve Cezayir depremzedelere yardım ve destek konusunda ön plana çıktı. Bu ülkeler haricinde Kamerun, Nijerya, Kenya, Cibuti, Tanzanya, Uganda, Gana, Etiyopya, Morityus, Çad, Mozambik, Fildişi Sahilleri, Burkina Faso ve Kongo Cumhuriyeti ile Afrika Birliği (AfB) tarafından depremzedeler için yardım çalışmaları yürütüldü ve Türkiye’ye destek mesajları verildi. Birçok Afrika ülkesi siyasi ve ekonomik sıkıntılarına rağmen deprem bölgesine destek olmaya çalıştı. Ancak bu yardımların organizasyonunda Türkiye merkezli resmi-sivil kurumlar da yoğun çaba gösterdi.
Doğal afetler acıları ve yıkımları beraberinde getirir. Bu süreçlerde gösterilen destek ve yardımların değeri ise paha biçilemez. Türkiye her zaman Afrika halklarına yardım eden bir ülke olarak öne çıktı ve bu durum “yumuşak güç” olarak tanımlandı. Kahramanmaraş depremleriyle ilk kez Afrika halkları Türkiye’ye desteğini bu kadar geniş kapsamlı olarak gösterme fırsatı buldu. Bu durum Türkiye’nin Afrika ile kurduğu ilişkilerin farklı bir açıdan çıktısı olarak önemli bir aşama oldu.
Diğer bir açıdan yaşadığımız acı dolu bu süreç, Türkiye’nin Afrika halklarıyla kurduğu ilişkilerde tarihi not düşülmesi ve düşünülmesi gereken bir anı olarak kayıtlara geçti...