Dijitalleşme süreci, internet ve bilgisayar teknoloji-lerindeki hızlı gelişmelerle birlikte yasa dışı bahis ve şans oyunlarının küresel çapta yayılmasına olanak sağlamıştır. Dijital platformların geniş erişim imkânları ve internetin anonimlik sağlayan yapısı, yasa dışı bahis faaliyetlerine katılımı artırarak bu sektörün hızla büyümesine yol açmıştır. Bu büyüme, toplumsal ve hukuki alanlarda acil müdahale gerekliliğini doğurmuş ve birçok ülkeyi yeni yasal düzenlemeler yapmaya zorlamıştır. Özellikle sanal bahis ve kumar, oyunlar ve sosyal medya uygulamaları aracılığıyla gençleri ve çocukları hedef almakta, onları bağımlılığa sürüklemektedir. Dijital dünyada ortaya çıkan bu sorunlarla başa çıkmak için bilinçli ve stratejik adımlar atmak zorunlu hale gelmiştir. Gençlerin ve çocukların korunmasında aileler, eğitim kurumları ve devletin iş birliği içinde hareket etmesi gerekmekte, toplumsal farkındalığın artırılması ve dijital dünyanın risklerine karşı kapsamlı politikalar geliştirilmesi önem taşımaktadır.
Yasa dışı bahis ve kumar faaliyetlerinin etkin bir şekilde kontrol altına alınabilmesi, küresel iş birliği ve koordinasyonun zorunlu olduğunu göstermektedir. Sınırları aşan bu faaliyetler karşısında ulusal çabalar yetersiz kalmakta, küresel bir yaklaşımla farkındalık oluşturulması gerekmektedir. Özellikle gençler ve çocuklar, dijital platformlarda sunulan “kolay ve hızlı kazanç” vaatlerine kapılarak kumar bağımlılığı ve maddi kayıplar gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum, toplumsal güvenliği tehdit eden geniş çaplı bir soruna dönüşmüştür. Sanal ortamda gerçekleşen bahis ve kumar faaliyetleri, çocuklara ve gençlere hızlı kazanç vaat ederken aynı zamanda onları eğlence atmosferiyle tuzağa çekmektedir. Gençler ve çocuklar, oyun oynadıklarını düşünürken aslında bir bağımlılık ağına çekilmekte ve bu süreçte hem maddi kayıplar hem de psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu, genç nesillerin zihinsel ve sosyal gelişimlerine zarar vererek toplumsal sağlığı tehdit etmektedir.
Türkiye’de yasa dışı bahis, giderek büyüyen ve küresel bir ağın parçası haline gelen önemli bir sorun olarak öne çıkmaktadır. Uzman tahminlerine göre, 2024 yılı itibarıyla Türkiye’de yasa dışı bahisle yaklaşık 10 milyar TL’lik bir piyasa hacmi oluşmuştur ve bu faaliyetler dünya genelinde 91 farklı ülkede organize edilmektedir. Bu büyüklük, yasa dışı bahis sektörünün yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Yapılan araştırmalar, Türkiye’deki gençlerin yüzde 80’inin sanal bahis ile bir şekilde temas ettiğini ortaya koymaktadır. Mobil uygulamalar içerisinde çeşitli reklamlarla çocukları ve gençleri hedef alan bu organize yapılar, gençleri kandırarak bağımlı hale getirmektedir. Bu, sorunun bireysel bir mesele olmaktan çıkarak genç nesiller üzerinde ciddi bir tehdit oluşturduğunu göstermektedir.
Dijital platformlar, yasa dışı bahis faaliyetlerinin küresel çapta yayılmasına olanak sağlamış ve denetimlerini zorlaştırmıştır. Türkiye’de Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), yasa dışı bahis sitelerine karşı sıkı denetimler uygulayarak, 2023 yılı Ocak-Eylül döneminde 183 binden fazla siteye erişim engeli getirmiştir. Sitelerin önemli bir kısmının ABD, Ermenistan ve Hollanda kaynaklı olması, yasa dışı bahis faaliyetlerinin uluslararası bir boyut kazandığını göstermektedir.
Türkiye’de yasa dışı bahis faaliyetlerini düzenlemek amacıyla çıkarılan 7258 sayılı kanun ile bahis ve şans oyunlarının devlet kontrolünde gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Ancak, yasa dışı bahis faaliyetlerinin küresel boyutu dikkate alındığında, ulusal tedbirlerin yeterli olmadığı açıktır. Bu da ulusal düzeydeki tedbirlerin yanı sıra, uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesini, daha sıkı yaptırımların uygulanmasını ve teknolojik denetim mekanizmalarının devreye sokulmasını gerektirmektedir.
Uzmanlar, yasa dışı bahis sitelerinin özellikle çocuk ve gençleri hedef aldığını ve bu sitelerin uluslararası suç örgütlerinin stratejik planlarının bir parçası olduğunu vurgulamaktadır. Yasa dışı bahis faaliyetlerinin yayılmasıyla birlikte bireylerin kişisel ve finansal bilgilerinin suç örgütleri tarafından kötüye kullanılma riski de artmıştır. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, öğrenciler ve gençler için bu platformların büyük bir risk oluşturduğunu belirtmiş, sanal ortamda işlenen suçların iz bıraktığını ve bu faaliyetlerin ciddi yaptırımlarla sonuçlanabileceğini ifade etmiştir.
Bu sitelerin kapatıldıktan sonra tekrar açılmalarını engellemek amacıyla daha hızlı tespit mekanizmalarının devreye sokulması ve VPN gibi özel erişim ağlarının denetiminin artırılması kritik önem taşımaktadır. Ayrıca, akıllı telefonlar üzerinden yasa dışı bahis uygulamalarının kolayca indirilmesini ve bu uygulamaların reklamlar aracılığıyla çocukları yanıltmasını önlemek için kısıtlayıcı protokollerin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu tür önlemler, dijital dünyadaki yasa dışı faaliyetlere karşı daha sürdürülebilir bir denetim mekanizmasının oluşturulması açısından zorunludur.
Gençler arasında yasa dışı bahis ve kumarın yayılmasının başlıca nedenleri, dijital erişimin kolaylığı ve çevrimiçi platformların sunduğu anlık kazanç vaatleridir. Özellikle internet oyunları ve sosyal medya reklamları aracılığıyla gençler, çeşitli promosyonlar ve ödüllerle bu platformlara çekilmekte, bu da kumar bağımlılığına yatkınlıklarını artırmaktadır. Gençler, kısa sürede kazanç elde etme arzusuyla bu platformları bir eğlence aracı olarak görmekte, ancak ciddi finansal riskler almakta ve maddi kayıplar yaşamaktadır. Bu kayıplar, zamanla daha ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Kumar bağımlılığı geliştiren gençler, psikolojik ve sosyal sorunlarla mücadele etmekte; aile içi iletişim problemleri, akademik başarısızlık ve sosyal dışlanma gibi olumsuz etkiler yaşamaktadır.
Uzmanlar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi ruhsal sorunları olan gençlerin bu tür sitelere daha yatkın olduğunu belirtmekte; dijital ortamların sunduğu erişim kolaylığı ve aile denetimlerinin yetersizliğinin bu sorunu derinleştirdiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, gençlerin çevrimiçi davranışlarının izlenmesi ve denetlenmesi, yasa dışı bahisle mücadelede hayati öneme sahiptir. Organize suç örgütleri tarafından yönetilen yasa dışı bahis siteleri, genç bireyleri borçlandırarak daha fazla kullanıcı getirmelerini talep etmekte, bu da gençlerin suç ağına çekilmesine neden olmaktadır. Türkiye’deki yasa dışı bahis çeteleri, dijital platformlar üzerinden geniş bir erişim ağına sahip olup, gençleri bu platformlara bağımlı hale getirmektedir.
Yasa dışı bahisle mücadelede ailelerin rolü, gençlerin dijital dünyadaki tehlikelerden korunmasında hayati önem taşımaktadır. Uzmanlar, ebeveynlerin çocuklarının internet kullanımını yakından takip etmeleri gerektiğini sık sık vurgulamaktadır. Özellikle annelerin, çocuklarını dijital dünyadaki risklerden koruma konusunda daha aktif bir rol oynamaları gerektiği belirtilmektedir. Masum görünen birçok oyunun arkasında sanal bahis ve kumar gibi ciddi tehlikeler yatmaktadır. Aile içi iletişimin güçlendirilmesi, çocuklara erken yaşlarda teknoloji kullanım sınırlarının öğretilmesi ve bu sınırların tutarlı bir şekilde uygulanması, yasa dışı bahisle mücadelede temel stratejilerden biridir.
Çocukların dijital dünyadaki deneyimlerine daha fazla ilgi göstermek, yalnızca yasa dışı faaliyetlerden uzak durmalarını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda teknolojiyi güvenli ve sağlıklı bir şekilde kullanmalarına da katkı sağlar. Ailelerin bu konudaki bilinç düzeyi, dijital tehditlerin önlenmesinde kilit bir role sahiptir. Bunun yanı sıra, devlet organları ve medya kuruluşları da bu mücadelede etkin olmalıdır. Medya, kumar bağımlılığı ve sanal bahis gibi konularda farkındalık yaratıcı içeriklerin yayılmasında önemli bir araç olabilir. Eğitim kurumlarının gençlere yönelik bilgilendirme programları yürütmesi ve kapsamlı politikaların uygulanması da zorunludur. Toplumsal farkındalığın artırılması, gençlerin yasa dışı bahis faaliyetlerinden korunmasında büyük bir etkiye sahiptir.
Dijitalleşmenin hızla yayılmasıyla yasa dışı bahis ve kumar faaliyetleri küresel bir sorun haline gelmiştir. Suç örgütleri, sosyal medya reklamları ve dijital içerikler aracılığıyla çocukları ve gençleri hedef almakta, bu da internetin güvenli kullanımını her geçen gün daha da kritik hale getirmektedir. Dijital dünyanın sunduğu fırsatların yanı sıra, ciddi riskler barındırdığı da açıktır. Bu risklerin önlenmesi için toplumsal bilinçlenme büyük önem taşımaktadır.
Aileler, eğitim kurumları ve devlet organları arasında sağlanacak iş birliği, gençlerin dijital dünyadaki tehlikelerden korunmasını sağlayacak sürdürülebilir stratejiler geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Devletlerin, toplumu bağımlılık yaratan faaliyetlerden koruma sorumluluğu, kamu düzeni ve toplumsal sağlığın korunması açısından büyük bir öneme sahiptir. Dijital bahis ve kumar faaliyetlerinin yalnızca yasal ya da yasa dışı olarak sınıflandırılması yeterli değildir; bu faaliyetlerin topluma olumsuz etkilerini engellemek için bütüncül bir yaklaşımla yasaklanması ve caydırıcı yaptırımların uygulanması gerekmektedir.
2024 itibarıyla Türkiye, nüfusun yüzde 86,5’inin internet kullanımıyla dünya genelinde 36. sırada yer almaktadır. Günlük ortalama internet kullanım süresi 6 saat 57 dakika olup, dünya ortalamasının 17 dakika üzerindedir. Türkiye, dijitalleşmenin hız kazandığı bir yaşam tarzı benimserken, bu süreçte en büyük payı çocuklar ve gençler almaktadır. Ancak, bu genç kitle sanal bahis çetelerinin hedefi haline gelmekte, bu da internetin güvenli kullanımını her zamankinden daha önemli hale getirmektedir. Türkiye’de sosyal medya platformlarına erişim için belirli bir yaş sınırı olmaması, bu riski daha da artıran bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Oysa Avustralya ve Amerika gibi ülkelerde sosyal medya erişimi için belirli yaş sınırları uygulanmakta, hatta bu platformlara erişim için kimlik bilgileri ve aile onayı şart koşulmaktadır. Bu veriler ışığında, internet kullanımının yalnızca bireysel değil, toplumsal boyutları da dikkate alınmalıdır. Yüksek internet kullanımının yaratabileceği en büyük risklerden biri, gençlerin yasa dışı faaliyetlere yönlendirilmesidir. Bu nedenle, yalnızca ebeveynlerin değil, eğitim kurumları ve kamu otoritelerinin de dijital okuryazarlık konusunda bilinçlendirme çalışmalarını artırmaları gerekmektedir. Özellikle çocukların interneti güvenli bir şekilde kullanabilmeleri için dijital okuryazarlık becerileri erken yaşlardan itibaren kazandırılmalıdır.