Seçimler yaklaştıkça açıkça görülüyor ki, Altılı Masa’nın çok parçalı yapısı kriz üretmeye çok müsait. Karşılıklı bazı açıklamalarla Masa zaman zaman sallansa da bugüne kadar gelmeyi başardı. Hatta bu süreçte 3 günlük bir dağılma süreci de yaşadı ancak gelinen noktada yoluna devam ediyor.
Kurulduğu günden beri Altılı Masa’nın kriz çıkma potansiyeli olan ve çözmesi gereken 3 temel meselesi vardı. Bunlardan biri ve en öncelikli olanı Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve daha özelde ortak aday çıkarma konusuydu. Nitekim Masa adaylık sürecini hayli krizli ve ciddi sarsıntılı geçirdi. Kısa süreli dağılma da bu süreçte yaşandı. Şimdilik bu konu bir çözüme kavuşmuş gibi görünse de kriz çıkma ihtimalini her zaman uhdesinde barındırıyor. Zira açıklanan ve mucizevî bir çözüm gibi sunulan şablonun ne İYİ Parti’yi ne de mevzubahis iki büyükşehir belediye başkanını tatmin etmesi mümkün değil. İYİ Parti tabanından ve hatta partinin etkili isimlerinden gelen tepkiler bunu gösteriyor. Siyasî konulara çok girmemesiyle maruf Mansur Yavaş’ın da “istediğimiz model bu değildi; diğer parti genel başkanları cumhurbaşkanı yardımcısı değil vekil olmalıydı” şeklindeki sözleri de bu çözümün kanıksanmadığının işareti olarak okunabilir.
Ortak aday çıkarma sürecinde de çetin ve çetrefilli pazarlıklar döndüğünü tahmin etmek zor değil. Ancak şu ana kadar bu sebepten kamuoyuna yansıyan sert bir kriz olmadı. Sadece DEVA, Gelecek ve Saadet partilerinin bazı vilayetlerde ortak aday çıkarması ve bir anlamda ittifak içi ittifak formülü üzerinde durduğu kamuoyuna yansıdı. Bu partilerle özellikle CHP kadroları ve seçmeni arasındaki kan uyuşmazlığını aday listelerinde daha net görmek mümkün olacaktır. Zira bu parti kadroları CHP listelerinden aday olmayı çok da isteyerek kabul etmeyeceği gibi esas olarak CHP kadrolarının bu partilere açılması da CHP’de birtakım huzursuzluklar yaratmaya matuf. Dolayısıyla Masa’daki küçük partilerin taleplerinin CHP kadrolarını ve Kemal Bey’i ilerleyen günlerde daha fazla zorlaması çok muhtemel.
HDP konusu ise Altılı Masa’nın önündeki en önemli problemlerden biri. Başından itibaren HDP’nin Masa’nın neresinde ve nasıl konumlandırılacağı hep muğlak bırakıldı. İYİ Parti kanadından zaman zaman sert açıklamalar gelse de bundan çok daha ılımlı açıklamalar CHP ve diğer bileşenlerden de geldi. Bu yüzden de HDP hep pazarlık şansı olduğunu düşündü ve bu duruma göre strateji geliştirdi. Masa’nın kendisini muhatap almadığını sıklıkla dile getirdi. Mansur Yavaş gibi HDP’nin kesinlikle şerh koyduğu bir ismin daha sık gündeme geldiği bir vasatta da kendi adayını çıkaracağını deklare etti. Kemal Bey’in ortak aday ilan edilmesiyle beraber de şimdilik bu kararını gözden geçireceğini açıkladı.
Gelinen noktada Kemal Bey ve kurmaylarıyla HDP arasında sıkı pazarlıkların yapıldığı bir gerçek. Planlanan görüşmenin 18 Mart’ta yapılmayıp ertelenmesi pazarlıklarda sorun yaşandığı şeklinde yorumlandı ancak 20 Mart’taki görüşmede bir anlaşmaya varılmış gibi görünüyor.
HDP’yle yürütülen pazarlık görüşmeleri en çok da Kemal Bey için bir hayatiyet teşkil ediyordu. Zira Kemal Bey ve onun adaylığını savunanların en önemli argümanı HDP’nin de Kemal Bey’i desteklemeye istekli olduğu idi. Şayet Altılı Masa’nın ortak adayı olursa, masa dışından HDP’nin de desteğiyle Kemal Bey’in kazanma şansının fazla olduğu iddia edildi. Dolayısıyla HDP ile yaşanacak olası bir anlaşmazlığın Kemal Bey’in adaylığının daha fazla sorgulanmasına yol açacağı kesindi.
Öte yandan, meselenin traji-komik tarafı da şu; muhtemelen içeriği tam olarak bilinemeyecek bir anlaşmanın da pirüpak bir manzara arz etmeyeceği açık. Zira HDP’nin anadilde eğitim, Avrupa Yerel Özerklik Şartı’ndaki Türkiye’nin federatif hükümleri içeren maddelere çekincesinin kaldırılması, kayyum atamalarının sonlandırılması, yurtiçi ve yurtdışı operasyonlarının durdurulması ve Selahattin Demirtaş ve KHK’lıların affedilmesi gibi taleplerinin olduğu bilinmektedir. Yapılan ortak açıklamada bunların bir kısmına değinilirken esas önemli olan anadilde eğitim, operasyonların akıbeti gibi konulara değinilmedi. Dolayısıyla HDP’nin taleplerinin ne kadarının hangi düzeyde kabul edileceğini, kapalı kapılar ardında kabul edilenlerin ne kadarının kamuoyuyla paylaşılacağını da bilmiyoruz. Kamuoyuna açıklanmayan taahhütleri belki de hiç öğrenemeyeceğiz. Ancak Kemal Bey’in HDP’den gelecek oy oranı kadar CHP’nin ulusalcı tabanından ve İYİ Parti’den oy kaybetme riskiyle karşı karşıya kalma ihtimali de yabana atılamaz. Son günlerde Muharrem İnce isminin öne çıkmasını ve Kemal Bey’i destekleyenlerin Muharrem Bey’e yoğun tepkiler göstermesini bu riskin tezahürleri olarak okumak mümkün.
Ancak HDP’nin de pazarlık elini hep yukarda tutmak istediği açık bir şekilde görülüyor. Bu yüzden de HDP ısrarla CHP ya da CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile değil, Altılı Masa’nın ortak Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşeceğini belirtti. Kemal Bey’in bu şekilde Altılı Masa adayı olarak tavsif edilmesi İYİ Parti’ye verilen açık bir mesaj. Zira İYİ Parti son kertede CHP’nin HDP ile görüşebileceğini ancak HDP’nin ve taleplerinin Altılı Masa’ya getirilemeyeceğini söylemişti. HDP ise, Altılı Masa’nın adayıyla görüşeceğini söyleyerek Kemal Bey’den alacağı taahhütlerin sadece Kemal Bey ve CHP’yi değil tüm Altılı Masa oluşumunu bağlayacağını ima ediyor.
Dolayısıyla HDP ile kurulacak ilişki ve diyalog hem Masa hem de Kemal Bey için zor bir sınav olacak. Bu zorluğun ve kriz çıkma potansiyelinin farkında olunarak süreç yürütülebilirse nispeten daha az bir zararla sonuca bağlanabilir. Ancak adaylık tartışmasında olduğu gibi son ana kadar bekleyip HDP’nin talepleriyle uzlaşılmış bir şekilde Masa’ya gelinir ve bunlar da Masa’ya dayatılmaya çalışılırsa, bu durum Masa’yı yıkmasa bile ağır hasarlı bir hale getirebilir. Seçime bu kadar az bir süre kalmışken söz konusu hasarın onarılması ise çok daha zor olacaktır.