Afganistan’ı bu hale getiren önce İngiltere, ardından Rusya ve son 20 yılda ABD’dir. Asya Kıtası’nın anahtarı ve kalbi olan Afganistan’ı ele geçiren, 21. Yüzyıl’ı da belirler. Çünkü Çin’in Kuşak Yol, Afgan dağlarındaki hazineler ve Orta Asya’nın enerji kaynakları projesinin kesişme ve en kısa yolu burasıdır.
DOÇ. DR. HÜSEYİN ŞEYHANLIOĞLU-GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ
Haritaya bakıldığında, coğrafi konumundan dolayı tarihin her döneminde küresel güç merkezleri olan iki alan görülmektedir. Bunlardan Afganistan son 50 yılda yıkılırken; Türkiye, bölgesel güçten, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu arasında küresel güce doğru yükselmeye çalışmaktadır. Özellikle coğrafyalarından dolayı kaderleri birbirine çok benzeyen Türkiye ve Afganistan, bugün tarihte hiç olmadığı kadar yakınlaşmış durumdadır. Bu yazıda tarihsel bilgiler doğrultusunda geleceğe dair kısa bir analiz yapılacaktır.
18.yy Türkiye ve Afganistan’ın, Rusya ve İngiltere’nin baskısı altına girdiği dönemdir.
Şark Meselesi ve Büyük Oyun olarak anılan bu dönemde, Osmanlı ve Afgan liderleri arasında karşılıklı işbirliği çağrıları yapılmışsa da ikisi arasında Hilafet gücü, İngiliz ve Rus emperyalistlerin çatışmalarına rağmen bir ittifak kurulamamıştır.
Maalesef ikisi de 1900’lerin başında çökmüştür.
SYKES-PICOT’DAN ÖNCE DURAND HATTI
Ortadoğu sınırlarını cetvellerle çizen Sykes-Picot’nun (1917), ilk versiyonu Afganistan’ı bölen Durand hattı’dır. (1893). Denize çıkış kesilen ve nüfusun yarısı bugünkü Pakistan’da kalan Afganlar, Bağdat ve Şam’ı kaybeden Anadolu gibi ikiye bölünmüştür.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ve İngiltere’nin Ruslara terk ettiği Afganistan’ı önce danışmanlarla işgal eden Ruslar, buradan (1979) sıcak sulara inmeye çalışmış ve on yılın sonunda (1988) bir kabristan bırakmıştır.
Bu nedenle, Ruslar veya Batı hesabına değil kendi ad ve hesaplarına çalışmak şartıyla, Türkiye ve Pakistan, Afganistan’da hakem olabilecek tek ülkelerdir.
1988-1994 yılları arasında savaş ağaları arasında yıkılan Afgan enkazından, ortaya çıkan yetim ve öksüz çocukların örgütü olan öğrenciler anlamına gelen Taliban (1994), iç kargaşayı bitirmek, düzen ve otorite adına Pakistan, ABD ve Suudi Arabistan tarafından organize edilmiştir. Ancak onlar da “önce Afganistan” dedikleri için 2001’de devrildiler.
Ancak 20 yılın sonunda bizdeki İncirlik gibi olan Bagram üssünü boşaltan ABD’nin buradan kaçması, küresel sermayenin ve gücün Çin’e geçmesiyle, buranın İngiliz, Rus ve Conilerden sonra artık Çin’in de savaş sahası olacağı görülmektedir.
Vahan koridoru üzerinden Afganistan’a komşu olan Çin, Karaçi Limanı’nı almış, Kabil-Peşaver hattındaki Kuşak Yol projesi için 60 milyar dolar hazırlamıştır.
Madencilik ve ulaşıma büyük yatırımlar hazırlayan Çin için Afganistan, son elli yıldaki felaketlerden dolayı zehir
li bal tuzağı haline gelmiştir.
İNGİLİZ, RUS VE ABD YIKIMI
Özellikle İngiliz işgalleri dönemindeki tarihe bakıldığında özgürlük, Afgan halkının karakteridir ve liderleri uluslararası dengeler adına deseler bile, tarihte hiç kimse onları köle yapamamıştır. Son iki asır, bize şunu göstermiştir:
Yapılacak en güzel politika, Afgan halkını eşit kabul edip dostça işbirliği yapmaktadır. Aksi takdirde Dünya’nın kalbi olan bu coğrafyadan, insanlığa temiz kan yerine, kavimler göçü, uyuşturucu, terör ve anlamsız kavgalar yayılacaktır. Çünkü yuva yıkanın yuvası da olmaz.
Son 6 altı ayda 1 ay yürüyüp yolan çıkan 300 bin genç Avrupa kapılarından içeri girmekte ve Batı için kavimler göçüne dönüşüp son Roma’nın (Avrupa Birliği) yıkılmasına sebep olabilirler.
Taliban yirmi yıldan sonra, kırsaldan (370 ilçeden en az 200) kentlere doğru geri gelmişse de orada 260 bin kişilik güçlü bir Afgan ordusu ve sivil destek de bulunmaktadır.
Bunun anlamı ABD sonrasında uzlaşma olmazsa derin bir savaşın bizi beklediğidir. Çünkü Afganistan savaştan çok siyasetle ve FETÖ’nun ilk versiyonu olan Topal Molla ile içeriden yıkılmıştır.
Afganistan’ı bu hale getiren önce İngiltere, ardından Rusya ve son 20 yılda Amerika’dır. Asya Kıtası’nın anahtarı ve kalbi olan Afganistan’ı ele geçiren, 21. yy’ı da belirler. Çünkü Çin’in Kuşak Yol, Afgan dağlarındaki hazineler ve Orta Asya’nın enerji kaynakları projesinin kesişme ve en kısa yolu burasıdır.
Ne ABD çekilmesin diye eteklerinden tutan Eşref Gani, Dr. Abdullah ne de Zalmay Halilzad’ın yerinde olmak istemezdim. İbretlik bir yirmi yılı, ABD’nin Vietnam’ı olan Afganistan üzerinden acıklı bir şekilde okuyabiliriz. Irak’tan da çekilen ABD, havadan ve DAİŞ gibi terör örgütleriyle farklı kanallarla orada kalmaya devam ediyor ki, bu oyun burada da kanlı bir şekilde Çin’e karşı sahneye konulabilir.
Tamamını yaşadığım küresel bir savaşı 20 yıl sonra yazan biri olarak diyorum ki şimdi vefa ve büyük düşünme zamanıdır.
Pakistan’la birlikte Afganistan için D-8 ülkeleriyle İstanbul’da acilen toplanmalıyız. Böylece küresel gücün ilk sınavını da vermiş oluruz.
Unutmayın Afganistan’ı yöneten Dünya’yı yönetebilir. Kabil Havalimanı bu anlamda can boğazıdır. Ve Türkiye burada bulunmalıdır ama savaş için değil hakemlik için.
#Türkiye
#Afganistan
#ABD
#Rusya