Afganistan’ı tamamen ele geçirerek başkent Kabil’de yönetime el koyan Taliban örgütü, uzun yıllar sonra yeniden bütün dünya gündeminin birinci sırasına oturdu. Sovyetler Birliği’nin 1979-1989 arasında devam eden Afganistan işgali döneminde temelleri atılan Taliban, isminden de anlaşılabileceği gibi bir öğrenci hareketi olarak sahneye çıksa da, bugün ideolojik duruşu olan siyasî ve askerî bir yapılanma.
1996’da Kabil’e girerek Sovyetler’in çekilmesinin ardından yaşanan iç savaşı bitiren Taliban, esas olarak iki parçadan meydana geliyor. Örgütün doğuş yeri olan Kandahar kentindeki medreselerde yetişen üyeler siyasî kanadı oluştururken, askerî yapılanma daha çok Hakkânîler adı verilen grubun elinde.
Sovyetler Birliği işgali sırasında Celaleddin Hakkânî tarafından kurulan “Hakkânî ağı”, sonraki süreçte El Kaide ve Usame Bin Ladin’le ittifak içine girdi. Sonrasında ise Taliban’a bağlanan Hakkânîler, 1996’da kurulan Taliban yönetiminin emrinde görev yaptılar. Celaleddin Hakkânî de 2001’e kadar kabine üyesiydi. Afganistan içindeki kabile ayrışmalarından güç devşiren ve Taliban içinde adeta müstakil bir örgüt gibi hareket eden Hakkânîler, özellikle gözü pek operasyonlarıyla tanınıyor. Pakistan’dan ve bazı Arap ülkelerinden ekonomik ve askerî destek sağlayan Hakkânîler, Taliban’ın “vurucu gücü” konumunda.
Celaleddin Hakkânî’nin uzun bir hastalık sürecinin ardından 2018’de ölümüyle birlikte, yerine oğulları Siraceddin ve Enes geçti. Yaşının büyük olması sebebiyle Siraceddin askerî liderliği devralırken, küçük kardeşi Enes Taliban’ın diplomatik müzakere ekibine katıldı. Örgütün Kabil’i ele geçirmesinden sonra başlatılan görüşme maratonu Enes Hakkânî’nin liderliğindeki bir grup yürütüyor. Enes Hakkânî, bu hafta içinde Afganistan yönetiminin tepe isimleri Hamid Karzai ve Abdullah Abdullah’la görüşmeler yapmıştı. Siraceddin ve Enes Hakkânî’nin amcaları Halil Hakkânî de Kabil’de cuma namazı kıldırmasıyla gündeme gelmişti.
İslâmî pratik ve inanç esasları bakımından Hanefî-Maturidî çizgiden gelen Taliban, Sovyet işgali sırasında Afganistan’a akın eden Selefilerle yakın temas yoluyla bu üsluptan da etkilendi. Medreselerde verilen katı ve yoğun eğitim programlarından geçen örgüt üyeleri için Molla Ömer ve Celaleddîn Hakkânî en saygın iki isim. 1996’da “Afganistan İslam Emirliği”ni kuran Molla Ömer, Kandahar kanadının lideriyken emirlik pozisyonuna yükselmişti. 2013’te hayatını kaybettiği kesinleşen Molla Ömer’in nasıl öldüğü bugün hâlâ tartışılıyor.
Uçaklara doluşarak Afganistan’ı terk etmeye çalışan binlerce sivilin oluşturduğu kaotik manzara, Taliban’ın ülkedeki ikinci iktidar denemesinin sembolü olacak gibi görünüyor. Söz konusu uçaklardan bazıları Afganistan’daki Batılı ülkelerin personelini taşırken, Kabil Havaalanı’nda toplanan Afganlar kendilerinin de yurtdışına çıkarılması için yalvarışlarını sürdürüyor.