Görev süresi boyunca sayısız skandala imza atan ve dış politikada olumsuz anlamda damga vuran ABD Başkanı Joe Biden ve yönetimi, tarihe adını “Soykırımı destekleyen ABD hükümeti” olarak kanlı harflerle yazdırdı. Afganistan’dan çekilme fiyaskosu, Ukrayna’yı savaşa itmesi, Yunanistan’ı ve PKK uzantılarını silahlandırması Biden yönetiminin karnesindeki skandal hamleler olarak kayıtlara geçerken, Ekim 2023'ten bu yana işgalci güç İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırıma verdiği destek oldu. Geçen bir sene içerisinde İsrail saldırıları sonucu 43 bin 391 Filistinli hayatını kaybederken, 21. yüzyılın en büyük soykırımı Biden yönetiminin doğrudan müdahalesiyle gerçekleşti.
Brown Üniversitesi'nin raporuna göre geçen Ekim ayından bu yana ABD, 17,9 milyar dolarlık askeri yardımın dışında İsrail’i korumak için 4,86 milyar dolar harcadı. Biden’ın kararı ile bölgede iki adet uçak gemisi gönderen ve 50 binden fazla asker bulunduran ABD, İsrail’i güvence altına aldı ve ülkelerin terör devletine karşı harekete geçmemesini sağladı. Son bir sene içinde İsrail'e 4,1 milyon kg jet yakıtı, 57 bin top mermisi, 14 bin 100 adet MK-84 ve 8 bin 700 adet Mk-82 bomba, 3 bin adet Hellfire füzesi, 3 bin JDAM mühimmatı ve 2 bin 600 havadan atılan küçük çaplı bomba sevkiyatı yaptı.
İsrail'in saldırıları ve insani yardımları engellemesi karşısında artan tepkileri dindirmek için Biden, şubat ayında bir adım atarak, ABD'den askeri yardımı alan ülkelerin insani yardımları kasten engellemediğinin Kongre’ye rapor edilmesini zorunlu kılan bir memorandum yayımladı. Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail'in Gazze'ye insani yardımları kasten engellediği yönündeki resmi raporları göz ardı etti. ABD, Birleşmiş Milletler platformunu da soykırımcı İsrail'i savunmak için kullandı. BM Güvenlik Konseyi'ne gelen her ateşkes tasarısını veto ederken, Genel Kurulda İsrail'i kınayan her karara da hayır oyu kullandı.
7 Ekim 2023’ten beri İsrail’e 11 kez ziyaret gerçekleştiren Blinken, ABD yönetimi içerisinde soykırımın en ateşli savunucularından biri oldu. İlk ziyaretini 13 Ekim’de gerçekleştiren Blinken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile gerçekleştirdiği basın toplantısında, “ABD Dışişleri Bakanı olarak değil, bir Yahudi olarak buradayım” diyerek safını belli etti. Başkan Yardımcısı ve Demokratların Başkan Adayı Kamala Harris de yine işlenen savaş suçlarına verdiği destekle dikkat çekti. Yahya Sinvar’ın öldürülmesi sonrası, “Adalet yerini buldu” diyen Harris, göreve gelmesi halinde İsrail’e desteği sürdürme sözü vermişti.
Lübnan, Suriye, Irak ve İran’a saldırılar düzenleyerek kaosu bölgeye yayan İsrail’e ses çıkarılmazken, aksine yapılan askeri yardımlarla terör devleti cesaretlendirildi. İran’ın füze saldırısında İsrail’deki Demir Kubbe hava savunma sisteminin yetersiz kaldığı ortaya çıkınca, ABD yapımı THAAD hava savunma sistemi İsrail’e gönderildi.
Refah’a yardım girişine müsaade etmeyen terör devletinin hukuksuz tavrına karşı, Biden yönetimi “geçici liman” planını devreye soktu. Yardımların deniz yolu ile ulaştırılacağı ve kurulacak iskeleden Gazze’ye sokulacağı iddia edildi. Nusayrat’ta 270’den fazla kişinin öldürüldüğü rehine kurtarma operasyonunda liman istihbarat üssü görevini gördü. Saldırıdan kısa bir süre sonra liman kullanıma kapatıldı.
Soykırıma karşı ülke genelinde tepkilerin büyümesiyle eş zamanlı olarak üniversitelerde soykırıma verilen desteğin sona ermesini talep eden öğrenciler ayaklandı. ABD genelinde üniversitelerde devam eden Filistin’e destek gösterilerinde bugüne kadar 50 profesör ile 2 bin 400’den fazla öğrenci gözaltına alındı.