Gazze’de katledilen çoğu kadın ve çocuk 23 bin kişiye yönelik katliama tam destek veren, 99 gündür tüm dünyanın ateşkes çağrılarına kulak tıkayan ABD ve İngiltere, İsrail’in çıkarlarını korumak adına, seyrüsefer özgürlüğünü bahane ederek Yemen’i vurdu. İki ülke uluslararası hukuk kaidelerini hiçe sayarak saldırıları gerçekleştirirken, saldırının baş faili ABD, Irak işgalinde olduğu gibi olayı BM’ye taşımadı. Saldırı öncesi Kongre’ye başvurmayan Biden yönetimi, Kongre’yi bir kez daha bypass etti. İngiltere de saldırı kararını parlamentoya taşımadan aldı. Soykırımın devam ettiği Gazze’den sonra Lübnan’a saldırması beklenirken ikinci cepheyi Yemen’de açan SiyoNazi çetesi, İslam dünyası için önemli bir dönem olan 3 ayların başlangıcında ve Regaip Kandili’nde İslam topraklarını kana buladı. Yerel saatle gece 02.00’da, 5 şehrin ve 73 hedefin bombalandığı saldırıların, İsrail’in Lahey’de yargılandığı soykırım davası ile eş zamanlı gerçekleşmesi, “Batı İsrail’in üzerindeki baskıyı hafifletmek için gündemi değiştirdi” yorumlarına neden oldu.
ABD Başkanı Joe Biden, Kızıldeniz’deki saldırılarına misilleme olarak, Amerikan ve İngiliz ordularının Yemen’de Husilere ait bazı hedefleri vurduğunu açıkladı. Biden, yazılı açıklamasında, “Bugün, talimatımla, ABD ordu güçleri İngiltere ile birlikte ve Avustralya, Bahreyn, Kanada ve Hollanda’nın da desteğiyle Yemen’de Husi isyancıları tarafından kullanılan bazı hedeflere hava saldırısı düzenledi” ifadesini kullandı. Saldırıların, Husilerin Kızıldeniz’deki eylemlerine doğrudan misilleme olduğunu belirten Biden, “Yemen’deki bu saldırılar, ABD ve müttefiklerinin dünyanın en kritik ticari rotalarından birindeki seyrüsefer özgürlüğünün tehlikeye atılmasını ve personelimizin hedef alınmasını tolere etmeyeceğimizin açık mesajıdır” ifadelerini kullandı.
Yemen’deki İran destekli Husiler, ABD ve İngiltere’nin Yemen’e düzenlediği saldırılarda 5 mensubunun öldüğünü duyurdu. Husilerin Askeri Sözcüsü Yahya Seri, televizyon kanalına yaptığı açıklamada, “ABD ve İngiltere’nin, İsrail’in Gazze’de işlediği suçların devamına verdiği destek bağlamında Yemen’e 73 saldırı gerçekleştirdiğini” ifade etti. Saldırılarda başkent Sana, Hudeyde, Taiz, Hacce, Sada illerinin hedef alındığını belirten Seri, saldırılar sonucu Husilerden 5 kişinin öldüğünü, 6 kişinin ise yaralandığını kaydetti.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Husilerin Kızıldeniz’de gemi taşımacılığına yönelik haftalarca süren “tehlikeli ve istikrarsızlaştırıcı saldırılarından” sonra bu hareketi “sınırlı, gerekli ve orantılı bir eylem” olarak nitelendirdi. Amerikan medyasına açıklama yapan yetkililer, ABD ve İngiltere ordu kuvvetlerinin saldırıların savaş uçakları ve Tomahawk füzeleriyle gerçekleştirdiğini bildirdi. Yemen’i vuran İngiliz uçaklarının Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden (GKRY) kalktığı belirtildi. Yapılan açıklamada GKRY’deki Akrotiri Üssü’nden kalkan 4 İngiliz Typhoon savaş uçağının Husilere ait hava üsleri, drone merkezleri ve diğer tesisleri vurdukları kaydedildi. Akrotiri Üssü Yemen’e yaklaşık 2 bin 250 kilometre mesafede bulunuyor. ABD ise saldırıları Dwight D. Eisenhower uçak gemisinden kalkan jetlerle ve bir denizaltı ile gerçekleştirdi.
Yemen’deki İran destekli Husiler, ABD ve İngiltere’nin Yemen’e yönelik düzenlediği saldırılara yanıt olarak Kızıldeniz’de ABD-İngiliz savaş gemilerinin hedef alındığını duyurdu. Husilerin siyasi büro üyesi Ali el-Kahhum, X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, “Yemen’in yanıtı (ABD ve İngiltere’ye) gecikmedi. Yemen silahlı kuvvetleri, Kızıldeniz’deki ABD-İngiliz savaş gemileri ile askeri bölge ve üslerine güçlü bir şekilde karşılık veriyor” ifadelerine yer verdi. Husilerin sözde hükümetindeki Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin el-İzzi ise yaptığı açıklamada, “Hiç şüphesiz ABD ve İngiltere, bu bariz saldırganlığın tüm vahim sonuçlarına ağır bir bedel ödemeye hazırlanmak zorunda kalacak” ifadelerini kullandı.
ABD’nin hukuksuz saldırılarında defalarca kez rol alan Londra yönetimi, Yemen saldırısında da Washington’ın kuyruğuna takıldı. 2003’te ABD’nin “kitle imha silahları üretiyorlar” bahanesiyle başlattığı Irak işgaline 45 bin askerle dahil olan İngilizler, 2004 yılında iddiasına yönelik kanıtların “pek sağlam görünmediğini” kabul etti ancak bölgedeki katliamlarda aktif rol aldı. Yine 2001’de ABD’nin başlattığı Afganistan işgaline, 2007’de 9.500 askerle katıldı ve ABD’nin soykırım ortağı oldu.
Suudi Arabistan, Kızıldeniz’de gerçekleştirilen askeri operasyonları ve Yemen’deki noktalara düzenlenen hava saldırılarını büyük endişeyle takip ettiğini duyurdu. İran Batı’nın keyfi eylemlerde bulunduğunu belirtirken, Yemen’in egemenliği ve toprak bütünlüğü ile uluslararası yasaların ihlali olarak değerlendiren saldırıyı şiddetle kınadı. İran destekli Hizbulah da “Amerikan saldırganlığı, ABD’nin Gazze’de ve bölgede Siyonist düşman tarafından işlenen trajedi ve katliamların tam ortağı olduğunu bir kez daha teyit etmektedir” şeklinde açıklama yaptı. Rusya, Yemen’e yönelik askeri saldırıları nedeniyle ABD ve İngiltere’ye sert tepki gösterdi. Saldırıların Orta Doğu’da gerilimi tırmandırdığını ve uluslararası hukuku tamamen hiçe saydığını belirten Rusya, konuyu görüşmek üzere cuma günü BMGK’yı acil toplantıya çağırdı. Diğer yandan itidal çağrısı yapan Çin, Kızıldeniz’de oluşan gerginlikten endişe duyduğunu belirtti. Irak yönetimi, “Yemen’in egemenlik hakları ihlal edildi” sözleriyle SiyoNazi ittifakı kınarken, Ürdün ve Türkiye de orantısız güç kullanımına yönelik endişelerini dile getirdi.
ABD’de Yemen’e gerçekleştirilen saldırılara tepki gösteren savaş muhalifi aktivistler, Washington’daki Beyaz Saray’ın önünde ve New York’taki ünlü Times Meydanı’nda toplanarak saldırıların durdurulması çağrısında bulundu. ABD’nin Yemen’e yönelik saldırısından 2 saat sonra savaş muhalifi aktivistler, sokağa indi. “Yemen’den elinizi çekin” sloganı atan aktivistler, ABD’nin saldırıları durdurmasını istedi. Aktivistler, Başkan Joe Biden yönetiminin eylemlerinin, yıkıcı bir bölgesel savaş ihtimalini arttırdığına dikkat çekti. Diğer yandan İran’ın başkenti Tahran’da ve Yemen’de de protestolar yapıldı.