Libya’da hezimete uğrayan BAE-Suudi Arabistan-Fransa üçlüsü, Türkiye ve UMH’yi Hafter’le masaya oturtmak için Mısır’ın darbeci Cumhurbaşkanı Sisi’yi öne sürdü. Meşrû Libya ordusunun almak için gün saydığı Sirte ve Cufra’yı ‘kırmızı çizgi’ ilan eden Sisi, ülkeyi işgal etmekle tehdit etti. Trablus merkezli Libya Başkanlık Konseyi ise Kahire yönetimini 2013’te kanlı bir darbeyle ele geçiren darbeci Sisi’ye net cevap verdi: “Bu açıklama savaş ilanıdır. UMH’nin, tek meşrû temsilci olduğunu herkese yeniden hatırlatıyoruz. Halkımıza hakaret edilmesine izin vermeyiz. Libya’nın tamamı kırmızı çizgimizdir ve kırmızı çizgiler, şehit kanıyla çizilir.”
Ülkesinin tek su kaynağı Nil nehri konusunda Etiyopya’ya büyük tavizler veren, Sanafir ve Tiran adalarını Suudi Arabistan’a satan, Sina’yı DEAŞ’a terk eden Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin Libya konusundaki çıkışı ‘blöf’ olarak yorumlanıyor. Sisi’nin ‘kırmızı çizgi’ tehdidini perde gerisinden Rusya ve İsrail de destekliyor. Sözkonusu ülkeler Sirte ve Cufra temizlendiği takdirde Libya’nın yeraltı kaynakları üzerindeki tahakkümlerini kaybedecekleri için panik halinde Sisi piyonuna hamle yaptırdı. Çünkü Sirte batısında konuşlu Libya ordusu, taarruz hazırlıklarını tamamladı ve kente yönelik operasyon için gün sayıyor. Libya’nın doğudaki komşusu Mısır’da darbeci Sisi’nin askeri müdahale tehdidine BAE, Suudi Arabistan ve Bahreyn de destek verdi. Sisi’nin baş müttefiği bu ülkeler, ‘sınırlarını koruma konusunda Mısır’ın yanında yer aldıklarını’ bildirdi. Körfez üçlüsü 2 gün önce de Türkiye’nin Pençe-Kaplan Harekâtına karşı çıkmıştı.
Libya’nın meşrû temsilcileri ise ‘ölü doğmuş’ Kahire Bildirgesi’nin çöpe gidişiyle telaşlanan ve Hafter’i yeniden aktör haline getirmek isteyen Sisi’nin son blöfüne tepkili. Başken Trablus’taki Libya Parlamentosu, Sisi’nin Libya’ya askeri müdahale imasının ‘Libya’nın egemenlik ve güvenliğine açık bir tehdit olduğunu’ kaydetti. Tehdidi en sert ifadelerle kınadıklarını bildiren milletvekilleri, Mısır’ın ‘nefsi müdafaa kisvesi altındaki’ işgal açıklamasının Sisi’nin Libya’da taraf ve sorunun bir parçası olduğunun ispatı anlamına geldiğine vurgu yaptı. Parlamento, Libya ordusunu da ‘işgale karşı fiili cevap vermek için hazır olmaya’ çağırarak yazılı bildiride şu ifadeleri kullandı:
“Sisi’nin tehditkar ifadeleri BM sözleşmelerine ve uluslararası yasalara aykırı olmanın yanısıra Libya’nın egemenliğinin ihlalidir. Sisi’nin konuşmasında Libya’daki meşru hükümete bağlı ordu birliklerini ‘terörist milisler’ olarak nitelendirmesi ise kabul edilemez. Libya Parlamentosu olarak söz konusu tehdidi en sert ifadelerle kınıyor, uluslararası toplumu sorumluluğunu yerine getirmesini ve bu durumu açık bir şekilde kınamasını istiyoruz. Son olarak Libya hükümetini Sisi’nin tehditlerine karşı uygun zaman ve mekanda gereken siyasi ve fiili cevabı vermek için hazır olmaya çağırıyoruz.”
Libya Eğitim Bakanı Muhammed Ammari Zayid ise Sisi’nin Kuzey Afrika güvenliğine tehdit oluşturduğunu, uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğini dile getirdi. Sirte ve Cufra’nın kırmızı çizgi olduğu şeklindeki ifadelere de cevap veren Zayid, “Libya sınırları içinde bir kırmızı çizgi yoktur. Hükümet, Libya halkını ve coğrafyasını bölme çabasını reddeder, kimsenin mandasını da kabul etmez. Libya hükümeti, ülkenin tamamında devlet egemenliğini tesis etme ve meşrû otoriteye isyanı sonlandırma hakkına sahiptir. Libya, hükümetiyle egemen bir ülkedir. Hiçbir yabancı taraf, birlik ve bağımsızlığımızı baltalayamaz” şeklinde konuştu.
Ülkesinde ABD-İsrail destekli kanlı bir darbeyle yönetimi ele alan Sisi, Mısır batısındaki ordu birliklerini ziyareti sırasında, ‘Mısır ordusunun, gerek duyulması halinde ülke sınırları dışında askeri bir görevde bulunabileceği’ mesajını vermişti. Sisi, “Sirte ve Cufra kırmızı çizgidir. Libya’yı Libyalılardan başkası savunmayacaktır. Yardım etmeye ve destek vermeye hazırız. Sınırlarımız içinde veya gerekirse sınırlarımızın dışında herhangi bir görevi yerine getirmek için hazırlıklı olun” demişti.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Murat Aslan: “Mısır Libya’yı yan bahçesi olarak görüyor ve kendi güvenlik persfektifine uymayan bir yönetim tesis edilmesini istemiyor. Mısır ekonomik bağlamda Suudi ve BAE parasına bağlı durumda. ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin yapacağı askeri satışlara hem bağlı hem de bağımlı. Ekonomileri kalıcı bir operasyonun maliyetini karşılayacak durumda değil. Genel kanı blöf yaptıkları yönünde. Askeri literatürde ‘mahdut hedefli askeri harekât’ diye bir kavram vardır. Bu kavram çerçevesinde zamanca ve konumca sınırlandırılmış bir alanda operasyon yapabilirsiniz kuvvet gösterisi şeklinde. Uzun vadeli bir angajman maliyetlidir. Mısır’ın uzun süreli bir angajmana girebileceğini düşünmüyorum. Mısır, BM tarafından meşrû olarak görülmeyen aynı zamanda halk adına yönetime el koyduğunu iddia eden bir kişiye destek veriyor. Bir ülkenin bir başka ülkenin meşrû yönetiminin daveti olmadan oraya müdahale edeceğini söylemesi uluslararası hukuka baştan sona aykırı. Bu nedenle Sisi’nin yaptığı revizyonizmdir, saldırganlıktır. Müdahale Trablus’un bölünmesi olarak algılanır. Sirte ve Cufra’yı kırmızı çizgi ilan ediyorsanız, ülkeyi bölmek istiyorsunuz. Bu da bir ülkenin egemen haklarına doğrudan tecavüz anlamına gelir. Mısır’ın yaptığı uluslararası hukuka aykırıdır, hem de ülkeyi bölme çerçevesinde yapılan bir işgaldir. Mısır’ın sonuçlarına da katlanması gerekir.”