Irkçıların son eylemi geçen hafta İzmir’de yaşandı. Suriyeli kadınlar ve çocuklar otobüste sözlü ve fiziksel saldırıya uğradı. Saldırı, mağdurlar otobüsten ininceye kadar devam etti. Bazı siyasi partiler ve çevreler mülteci düşmanlığını yalan haberler, asılsız iddialarla sistematik olarak artırıyor. Ancak özellikle Suriyeli mülteciler hedef gösterilirken dini değerlerin aşağılanması niyetin farklı olduğunu ortaya koyuyor. Sığınmacıların sorunlarıyla yakından ilgilenen Yasin Aktay, “Aslında bu İslamofobinin başka bir kılıfa girmiş şekli” yorumunu yapıyor.
Son dönemde Türkiye’de başta Suriyeliler olmak üzere göçmen karşıtı söylemler yalan haber, iftira, propaganda ve hatta şiddete varan eylemlere dönüştü. Bir takım siyasi gruplar tarafından köpürtülen göçmen karşıtlığı ve ırkçılığın altında çoğu zaman İslam düşmanlığı da yer alıyor.
İSLAMOFOBİNİN BAŞKA BİR HALİ
Göçmen karşıtlığı adı altında milliyetçilik yaptıklarını öne sürerek halkın kılcal damarlarına dokunan gruplar, öyle bir noktaya ulaştı ki silahlı çatışma ve iç savaş tehdidinde dahi bulunmaya başladı. Türkiye’de beli bir kesimde sistematik olarak yürütülen nefret suçu olduğunu savunan AK Parti eski milletvekili, yazar Yasin Aktay, “Bir kampanya yürütülüyor ve bu bilinçli bir kampanya. Bunun suç boyutunu görmezden gelmek mümkün değildir. Aslında buna suçla mücadele şeklinde yaklaşmak lazım. Dikkat ederseniz bu olay sadece göçmenlerle ilgili değil ırkla ilgili. Suriyeliler şeytanlaştırılıyor. Büyük resimde ise Arap kavmi hor görülüyor. Onun da altını biraz kazıdığınız zaman karşınıza İslamofobi çıkıyor. Aslında bu İslamofobinin başka bir kılıfa girmiş şekli” dedi.
BEDELİNİ MÜSLÜMANLARA ÖDETİYORLAR
Aktay’a bu tarz göçmen karşıtı, ırkçı grupların İslamofobik olduğunun deşifre edilmesi ve üstlerine aldıkları kılıflardan uzaklaştırılması gerektiğini belirterek, “Çünkü bunlar İslam düşmanı olarak yaftalamaktan da kaçmaya çalışan insanlar. İslam ülkesinde, İslam düşmanı olmanın kendilerine sağlayacağı politik zararı da üstlenmeden, onun faturasını ödemeden İslam düşmanlığı yapmaya çalışıyorlar. Yani İslam düşmanlığının gerektirdiği bedeli de yine Müslümanlara ödeterek bu düşmanlığı yapmaya çalışıyorlar” değerlendirmesinde bulundu. Aktay, son dönemde artan bu ırkçı söylemlerin asıl hedefinin turizm ve ekonomi olduğuna da dikkati çekti. Arap sermayesi ve Arap turistinin Türkiye’ye değil de rakip başka ülkelere yönlenmesini sağlamaya çalışan turizm ajanları bulunduğunu söyleyen Aktay, “Sadece 2-3 aylık bir süre içerisinde ırkçı söylemlerin Türkiye’ye maliyeti hiç olmadıysa 5 milyar dolar olmuştur. Millilik adına yapıyorlar ama Türkiye’nin milli servetlerine, milli kazancına bu şekilde büyük bir zarar veriyorlar” dedi.
HALKI DÜŞMANLIĞA ALENEN TEŞVİK
Yalan haberleri üretenler ve yayanların ağır hukuki yaptırımlarla karşılaşmaması da sosyal medyadaki gizli hesaplara daha çok özgüven aşılıyor. Bu yalan haberlerle mücadele ettiklerini söyleyen Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Avukat Abdullah Resul Demir, “Son 3 yıldır dernek olarak mesaimizin büyük bir kısmını dezenformasyonla mücadeleye ayırdık. Amacımız, Türk Ceza Kanunu’nda bulunan halkı düşmanlığa alenen teşvik etme, adam öldürmeye teşvik edici içerik sahiplerinin acilen cezalandırılması. İnsanların birbirlerine düşman edilmesi amaçlanıyor. Bu bir suçtur. Ve bunların cezalandırılması için suç duyurusunda bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.