Moskova’yı ansızın terk ettikten sonra ateşkes kararı için iki gün daha süre isteyen darbeci Hafter, Libya’da savaşın devam edeceğini, ateşkesin de bittiğini açıkladı. Kararı bildiren Tobruk Merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Türkiye ve Rusya’nın 12 Ocak’ta yerel saatle 00.00’da hayata geçmek üzere yaptığı ateşkes çağrısına “Rusya Devlet Başkası Vladimir Putin’e saygılarından” dolayı olumlu yanıt verdiklerini iddia ederek, ‘ateşkesin kendileri için sona erdiğini ve savaşın devam edeceğini’ kaydetti. Salih, tüm saldırılarına rağmen Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerini neden geriletemedikleri yönündeki bir soruyu ise “Türkiye’nin müdahalesi Trablus’un geri alınması savaşında sonuç elde etmemizi geciktirdi” şeklinde cevapladı.
Müzakereler öncesi ‘ateşkese olumlu baktığını’ savunan Hafter tarafının Rusya’yı yarı yolda bırakması sonrası gözler, Moskova’daki görüşmeleri kimlerin kesintiye uğrattığına çevrildi. İddiaların odağında Hafter’in baş destekçisi Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) var. Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, sürece BAE’nin engel olduğunu söyledi. Trablus’taki basın toplantısında Mişri, “Ateşkes görüşmelerinde Hafter tarafında Körfez ülkelerinden temsilciler de vardı. Bu temsilcilerden biri olan BAE’nin Moskova Maslahatgüzarı, Libya’da ateşkes anlaşmasının yapılamamasının nedenlerinden biridir. Rusya’nın ateşkes önerisi, saldırgan tarafın (Hafter güçleri) kabul edeceği şekilde hazırlanmıştı” dedi.
Muhtelif UMH kaynakları da Hafter’in Moskova’dan ayrılmasını, ‘müttefiklerinin baskısına’ bağlıyor. UMH Dışişleri Bakanı Muhammed et-Tahir Seyyale, “Şüphesiz müttefiklerinin baskısı var. Ama şimdi kimin barış, kimin savaş istediği açıkça belli oldu” yorumunda bulunurken, Al Jazeera TV’ye konuşan Libyalı siyasi analist Velid Ertime ise Hafter’in kararında BAE etkisine dikkat çekti. Ertime, BAE Moskova Maslahatgüzarı’nın görüşmeler sırasında Hafter’in yanından hiç ayrılmadığını hatırlattı. Hafter’in görüşmeleri terk etmesine ‘sahadaki milisleri kontrol edemeyişinin’ neden olduğu yorumları yapanlar da var. Libyalı bazı yerel kaynaklara göre Hafter, başta Trablus’un güneydoğusundaki Terhune kentinde bulunan 9. Tugay (El-Kaniyat) olmak üzere, sahadaki kuvvetlerine söz geçiremedi. Trablus’a saldırıların devamını savunan 9. Tugay, anlaşmaya karşı olduklarını sosyal medyadan duyurmuştu. Sözkonusu grup, Hafter milislerinin ülkenin doğusundaki mevzilerine çekilmesinin, askeri ve siyasi konumunu zayıflatacağı endişesini taşıyor. Terhune’nin, UMH yanlısı kentlerle çevrili olması da bu korkuyu besliyor.
Eski Libya Genelkurmay Başkanı Yusuf el-Manguş, Moskova görüşmelerinin bitişini şöyle yorumladı: “Hafter kendi kararının başka taraflara bağlı olduğunu göstermiştir. Aslında Hafter anlaşmayı imzalamak için başlarda biraz zaman istemiş fakat imzalamadan Moskova’yı terk etmiştir. Benim kanaatimce oradaki en yetkili taraf Hafter’in kendisi değil, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın oluşturduğu bloktur. Hafter, özellikle bu ülkeler ateşkese varılmasına karşı oldukları için masayı terk etmiştir. Maalesef yakın zamanda çatışmalar daha şiddetli şekilde devam edecek. Bu da tabii Türkiye’nin ne kadar etkili olup olmayacağına bağlı olacaktır.” Türkiye’nin ciddi bir askeri destek vermesi halinde çatışmaların uzamadan bir an önce durdurulabileceğini söyleyen el-Manguş, UMH’nin kara gücünün yeterli olduğunu ancak hava savunma konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirterek şöyle dedi: “Karşı tarafı (Hafter) BAE ve Mısır destekliyor. Hava kuvvetlerini kullanarak sivilleri hedef alıyorlar. Son yaşananlardan sonra artık kim savaşmak istiyor kim savaşın bir an önce bitmesini istiyor her şey ortaya çıkmıştır. Aslında Türkiye’nin müdahil olması savaş için değil, savaşın bitirilmesi içindir.”
Libya’da terör örgütü Hafter’e destek vererek hem Türkiye ile imzalanan Doğu Akdeniz anlaşmasını boşa çıkarma hem de müzakere masasına oturma planları yapan Yunanistan tam bir hüsran yaşıyor. Moskova’daki ateşkes görüşmelerine katılamayan Atina, 19 Ocak’ta Berlin’de yapılacak Libya Konferansı’na da davet edilmedi. Konferansa ABD, Rusya, İngiltere, Türkiye, Mısır, Fransa, Çin, İtalya, Kongo, Arap Birliği, Avrupa Birliği, Birleşik Arap Emirlikleri ve Birleşmiş Milletler temsilcileri katılacak. Atina’da muhalefet bu durumu ‘büyük bir yenilgi’ olarak yorumladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplantıya bizzat katılacak olması, Türkiye’nin Yunanistan karşısında aldığı diplomatik zaferi olarak görüldü. Yunanistan Hükümet Sözcüsü Steliyos Peças, bu yöndeki bir soruya “Libya için Berlin sürecine dahil olmayı istedik” cevabını vermekle yetindi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın da ABD’nin Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt ile bir görüşme yaparak, Yunanistan’ın Berlin’e davet edilmesi için arabuluculuk istediği ileri sürüldü. Başbakan Miçotakis’in bizzat Almanya Başbakanı Merkel’i aradığı da iddialar arasında.