Türkiye’nin Libya’da meşru hükümete desteği sonucu Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) desteklediği terörist Hafter köşeye sıkıştı. Bu kapsamda izlenen askeri planlamalar başarıyı getirdi. TSK’nın Libya’da uyguladığı deniz aşırı harekat konseptinin yanı sıra UMH güçlerinin eğitimi ve sistemli mücadele stratejisi kazandırdı. Yabancı savaşçıları savaştıramaz hale gelen Hafter’in gerçek yüzünü gören ülkedeki kabile ve aşiretler Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) destek açıklıyor. Libya’da oyun bozan ve bölgemizin kendi milli oyununu kurduran stratejinin en önemli adımı, Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile imzalanan deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması oldu.
Türkiye, bölgesel denklemdeki güçlü varlığını, bu hamle ile ortaya koydu. İmzalanan askeri eğitim iş birliği anlaşması ile de Hafter terörüne karşı yetersiz imkanlarla mücadele veren UMH güçlerinin eğitimi ve donatımı için devreye girildi. Libya’daki eğitim faaliyetlerini yönetmek üzere bölgede general rütbesinde görevlendirme yapıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Libya’da deniz-hava-kara müşterek harekat konseptini başarıyla uyguladı.
Müşterek harekat konsepti kapsamında TSK, Doğu Akdeniz’de Libya açıklarında 6 gemiden oluşan bir deniz görev birliği bulundurulurken, eğitilen UMH güçleri İHA/SİHA unsurlarıyla etkili operasyonlar düzenledi. Denizden lojistik sistemi de kesintisiz çalıştırılarak harekatın devamlılığı sağlandı. Harekatın başarısını, lojistik sistemin devamlılığı sağladı. Türkiye destekli UMH güçlerinin ilerleyişi karşısında terörist Hafter’in BAE, Mısır, İsrail ve Suudi Arabistan’ın çıkarlarına hizmet ettiğini gören aşiretlerin kopuşları da hızlandı.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Fatou Bensouda, Libya’da yeni tutuklama emirleri üzerinde çalıştıklarını belirtti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini (BMGK), video konferans yoluyla UCM’nin 19. Libya raporu hakkında bilgilendiren Bensouda, ülkenin doğusundaki BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed’in desteklediği terör grubu lideri Halife Hafter’in bir yıldan uzun süredir Trablus ve çevresinde saldırılara devam ettiğini söyledi. Bensouda, bu süreçte çatışmalarda UCM Roma Tüzüğü’ne göre savaş suçu sayılacak verileri toplayıp analiz ettiklerini anlatarak, sivillerin, hastane, okul ve ibadet yerlerinin kasıtlı hedef alınmasının savaş suçu teşkil ettiğini vurguladı. BAE destekli Hafter güçlerinin Trablus’ta hastane ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan birçok saldırı düzenlediği biliniyor. Birleşmiş Milletler tarafından geçen hafta açıklanan bir raporda ülkedeki sivil ölümlerin yüzde 81’inden terör örgütü lideri Hafter sorumlu tutulmuştu.