Batılı gelişmiş ülkelerde sağlık sistemini çökme noktasına getiren Çin merkezli yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) salgınına karşı en korumasız kitle dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan mülteciler. Kalabalık kamplar, yok olan klinikler ve az miktarda sabun ile su milyonlarca mülteci için sosyal mesafeyi ve hatta el yıkamayı imkansız hale getiriyor. Suriye’deki bir yerleşim bölgesinde, doktorlar hastaların koronavirüse benzeyen semptomları gördüler, ancak yatak, koruyucu ekipman ve tıp personellerinden yoksun oldukları için onları tedavi edemiyorlar. Bangladeş’teki bir mülteci kampı o kadar sıkışık ki, nüfus yoğunluğu New York’unkinden yaklaşık dört kat daha fazla ve bu da sosyal mesafeyi imkansız kılıyor. Kenya’daki bir mülteci kampındaki klinikler, yaklaşık 200 bin kişi için sadece sekiz doktorla mücadele ediyor.
Afrika, Orta Doğu ve Asya’daki mülteci kampları, sağlık hizmetlerine ve temel ihtiyaçlara sınırlı erişim nedeniyle corona virüs için mükemmel üreme hücrelerine sahip travmatize ve beslenmemiş insanlarla dolu. Geniş aileler, çamur zeminli branda barınaklarına sıkışık hallerde yaşıyorlar. Yiyecek, su ve sabun genellikle bulunmuyor. Mülteci hayatı aynı zamanda sosyal uzaklığı, yani Batı’daki sağlık mantrasını imkansız kılıyor. Yunanistan’ın Midilli adasındaki mülteci kampı 3.000 kişi için inşa edildi, ancak şu anda 20.000 kişi var ve neredeyse hiç sağlık hizmeti yok.