Terör devleti İsrail'in Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nı (UNRWA) yasaklama kararının ardından, işgalci gücün Birleşmiş Milletler'e üyeliğinin sonlandırılmasına ilişkin bir rapor sunuldu. BM Özel Raportörü Francesca Albanese, İsrail'in Filistinlileri soykırım işleyerek topraklarından çıkarmaya çalıştığına ilişkin raporunu yayınlamasının ardından işgal devletinin BM'den uzaklaştırılması çağrısını yaptı. Dün, New York'taki BM binasında gerçekleştirdiği basın açıklamasında, İsrail'in uluslararası kararları ihlalden vazgeçene ve Filistin'deki işgali sonlandırana kadar BM'den uzaklaştırılmasını talep eden Albanese, raporun içeriğine dair de bilgi verdi. Albanese, uluslararası mahkemelerin bu yıl Gazze ve Batı Şeria'da yaşananlara ilişkin aldığı kararların neden uygulanamadığını da sorguladığı açıklamasında, "İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında bulunmaya hiçbir hakkı yoktur. UAD, İsrail'in askeri varlığını koşulsuz ve mümkün olan en kısa sürede tamamen geri çekmesini, kolonileri kaldırmasını, işgal altındaki Filistin topraklarındaki doğal kaynakları ele geçirmeyi durdurmasını ve ayrıca tazminat ödemesini emretti" diye konuştu.
Bütün bu ihlal, katliam ve saldırıları yapan İsrail'in BM'den çıkarılması için öncelikle gerçek bir siyasi irade gerekiyor. Bundan sonra da BM'nin iç tüzüğündeki, bir üyenin uzaklaştırılmasının şartlarını konu alan 6'ncı maddenin işletilmesine ihtiyaç duyuluyor. Maddeye göre, bir ülkenin BM anlaşmasındaki ana ilkeleri ısrarla ihlal etmesi halinde BMGK'nın alacağı tavsiye kararının BM Genel Kurulu'nda da kabul edilmesiyle söz konusu ülke ihraç edilebiliyor.
İsrail'in BM'den ihracının önünde ABD engeli dursa da benzer ihlallere girişen başka ülkelere karşı bu süreç daha önce işletilmişti. Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgal eden Rusya'nın BM İnsan Hakları Konseyi'nden çıkarılması kararı, BMGK'ya sunulmadan Genel Kurul'dan geçirilmişti. Çin Halk Cumhuriyeti'nin (ÇHC) BM Genel Kurulu'nda Tayvan'ın sandalyesini alması da yine BMGK'ya sunulmadan 1971 yılında Genel Kurul'da kabul edilmişti. ÇHC o tarihten sonra kurulda Tayvan'ı da temsil etti.
Albenese'nin çağrısı, işgalci İsrail'in 7 Ekim 2023'ten beri uluslararası kararlara yönelik ihlallerini zirveye çıkararak neredeyse bütün BM kararlarını ihlal etmesine rağmen uluslararası toplumdan dışlanmamasına yönelik eleştirileri gündeme getirdi. Bir yıldır Gazze'de 43 binden fazla sivili öldüren işgalci güç, uluslararası kararlarca hedef alınması yasaklanan hastane, okul, ibadet yerleri ve mülteci kampları gibi pek çok sivil alanı vahşice vurdu. Kudüs'e uluslararası bir statü kazandıran ve "İşgal altındaki toprak" olarak tanımlayan BM'nin 1967 tarihli 181 sayılı kararını çiğneyerek Kudüs'ü başkent ilan eden İsrail, Mescid-i Aksa'ya da defalarca Yahudi yerleşimci çetelerin baskınlar yapmasına yardım etti. İsrail, Gazze'de sivil katliamların yanı sıra, 1979 tarihli Camp David Anlaşması'nın "Filistin-Mısır sınırı" olarak nitelediği Philedelphi Koridorunu işgal ederek ikili anlaşmaları da ihlal etti. 23 Eylül'den beri saldırılarını Lübnan'a da taşıyan işgalci güç, BMGK'nın 2006 tarihli 1701 sayılı yasasını da hiçe saydı. İşgalci güç ayrıca, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) ateşkes kararlarını da duymazdan geldi.
İsrail'in, uluslararası topluma ait kurumlara yönelik tavrı yalnızca kararlarını ihlalle sınırlı kalmadı. İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Gilad Erdan, BM'ye defalarca BM çatısı altında terörist dedi. İsrail hükümeti ise milyonlarca Filistinli mülteciye barınma, gıda, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetleri sunan BM Yakındoğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nı (UNRWA) resmen "terörist" olmakla suçladı. İsrail'in bu saldırıları yalnızca sözlü olarak da kalmadı. Gazze'deki katliamları sırasında UNRWA'ya ait onlarca tesisi vuran İsrail ordusu 237 UNRWA personelini öldürdü. İşgal ordusu Lübnan'da da BM Barış Gücü (UNIFIL) karargahlarını hedef aldı.