Gürcistan’da iktidardaki Gürcü Hayali Partisi (GDP) tarafından ikinci kez sunulan “Yabancı etkinliğin şeffaflığı” yasası ülkede ciddi gerilimlere sebep oluyor. Yasa, yurtdışından fonlanan sivil toplum kurumları (STK) ve medya gibi alanlarda faaliyet gösteren şirketlerin finansmanlarını şeffaf bir şekilde açıklamalarını ön görüyor. İlk kez bir sene önce parlamentoya sunulan ve finansmanının yüzde 20’sinden fazlasını yurtdışından sağlayan STK ve diğer kurumları “yabancı etki ajanı” olarak niteleyen yasa, karşılaştığı büyük protestolar sonucunda hükümet tarafından geri çekilmişti. Hükümet bu sene yasa tasarısında küçük bir değişiklik yaparak finansmanının yüzde 20’sinden fazlasını yurtdışından sağlayan kurumlar için “yabancı bir gücün çıkarını gözeten organizasyon” tanımını getirdi. Tasarının yasalaşmak için üç kez parlamento tarafından gözden geçirilip onaylanması gerekiyor. Son iki ayda iki kez parlamentoya sunulan yasa iki kez onay aldı ve bu yüzden AB yanlısı kitlelerin tepkileriyle karşılaştı. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Toğrul İsmayıl ve BİLGESAM Araştırma Merkezi Araştırmacısı Elnur İsmayıl, Gürcistan’daki “Yabancı Etki Şeffaflığı” yasası ile bu yasanın sebep olduğu gelişmelerin Kafkasya’daki etkilerini Yeni Şafak Gazetesi’ne değerlendirdi.
Yasaya karşı üç haftadır başkent Tiflis başta olmak üzere birçok şehirde protestolar gerçekleştiriliyor. Protestocular, yasanın ardında Rus yanlısı iş adamı Bidzina İvanishvili’nin durduğunu öne sürerken geçtiğimiz Çarşamba günü yapılan protestolarda “Yeni Belarus olmayacağız” pankartları dikkat çekmişti. İvanishvili, daha önce etkin olduğu siyasetten çekildiğini ilan etse de Çarşamba günü Tiflis’te, protestolara karşı yasayı destekleyen bir kitleyle gösteri düzenleyerek yasa karşıtlarına sert eleştiriler yöneltti.
Gürcistan Başbakanı İrakli Kobakhidze, tasarının sunulmasına eş zamanlı olarak yaptığı açıklamada, hükümet olarak açık ve şeffaf çalıştıklarını ifade ederek, ülkesinde faaliyet gösteren tüm STK'ların da şeffaf çalışmaları gerektiğini vurgulamıştı. Tasarının ikinci kez parlamentonun onayından geçmesinin ardından AB ve ABD’den Tiflis’e sert uyarılar geldi. AB Komisyonu Başkanı Ursula Von-der Leyen, 1 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, aralık ayında AB’ye “aday ülke” statüsü kazanan Gürcistan’ın bu tasarıyla bir “yol ayrımına geldiğini” söyledi. 1990 yılından beri Gürcistan’a 6 milyar dolarlık bir hibe sağlayan ABD’nin Tiflis Büyükelçisi Robin Dunnigan ise 2 Mayıs’ta konuya ilişkin olarak Kobakhidze ve üst düzey Gürcü liderlerle toplantı gerçekleştireceğini bildirmişti. Ancak Gürcistan hükümeti bu toplantıyı reddederek ABD’yi 2011’de Ukrayna’da Victor Yanukoviç’in devrildiği protestolara benzer bir komployu desteklemekle suçladı.
Rusya’da da benzer bir yasa olmasına rağmen yasanın Rusya tarafından dayatıldığını söylemenin abartı olacağını belirten Elnur İsmayıl, “Gürcü iktidarını Rusya yanlısı olarak tanımlamak gerçek dışı. Ama aynı zamanda 2003 yılındaki devrim sonrasındaki iktidarların aksine kendilerini tamamen Batı etkisine teslim etmemekle birlikte Batı’nın kendilerine karşı tehdit dili kullanmasından da rahatsızlık duyuyorlar. En önemli amaçları; denge politikasıyla ülkenin güvenliğinin korunması temelinde Gürcistan'ın da (Ukrayna gibi) Rusya tarafından işgal edilmesini önlemek” dedi. Hükümetin 2020-2023 döneminde ABD Büyükelçiliği tarafından kendisine yönelik iki darbe girişiminde bulunduğunu iddia ettiğini belirten Elnur İsmayıl, “Bu iddiaların, yasanın da neden çıkarıldığını ortaya koyduğunu” kaydetti.
AB yetkililerinin yasa nedeniyle Tiflis’e tepki gösterdiğini hatırlatan Elnur İsmayıl, “Gürcistan Cumhurbaşkanı Zurabişvili yasayı veto etme sözü verse de iktidar partisi parlamentoda vetoyu geçersiz kılabilecek çoğunluğa sahiptir. Gürcistan Hükümeti, yasanın Gürcistan siyasetinde yabancı etkisini önlemek için gerekli olduğunu savunmaktadır. İktidar partisinin protestolar karşısında geçen sene olduğu gibi geri adım atacağı iddiaları inandırıcı değil. AB-Gürcistan ilişkileri olumsuz etkilenir ama uzun vadede aday statüsünde bir ülke olarak Gürcistan’ın AB ve diğer Batılı örgütlere üyelik amaçlarından vazgeçmeyeceği kesindir” ifadelerini kullandı.
Gürcistan’da çok sayıda STK olduğunu ve bunların çoğunun Batı destekli olduğunu belirten Toğrul İsmayıl ise son dönemdeki Gürcü hükümetlerinin Batı etkisini azaltmak istediğini ve Rusya’nın da bunu değerlendirerek ülkedeki etkisini artırmayı hedeflediğini söyledi. Rusya, 2008 yılında Güney Osetya ve Abhazya bölgelerini işgal etmişti. Bu sebeple batı yanlısı hislerin ülkede arttığına değinen Toğrul İsmayıl, buna karşı şeffaflık yasasının çıkarılmasında Rus yanlısı iş adamı İvanişvili’nin etkisinin kesin olduğunun ve Rusya’nın da etkisini artırmak istemesi nedeniyle Batı-Rusya çekişmesinin Gürcistan’da giderek daha fazla belirginleştiğinin altını çizdi.
Toğrul İsmayıl, Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle Kafkasya’daki gelişmelerin gözden kaçtığını ancak Batı’nın bölgede Rusya’ya karşı etki kurmaya çalıştığını ifade ettiği açıklamasında, Türkiye ve Azerbaycan’ın meseleye daha fazla önem göstermesine ve yaşanacak gelişmelere göre, etkilerini ortaya koymalarına ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.