Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali'de bomba yüklü araçla yapılan saldırıya ilişkin, ''Doğrusu ben, bu saldırıyı Türkiye'ye veya bize karşı bir saldırı olarak düşünmüyorum. Düşünmek istemiyorum. 'Bu olsa olsa belki bugüne kadar Somali'de, Somali yönetimlerine karşı yapılmış olan saldırıların bir türüdür' diye düşünüyorum'' dedi.
Erdoğan, Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Gulleh ile düzenlediği ortak basın toplantısının ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İslamofobi'ye karşı Türkiye'nin nasıl bir tutum izlediğinin sorulması üzerine Erdoğan, bu sorunun içeriğinin kendisini memnun ettiğini, İslam dünyasının üzerinde oynanan bir oyunu açıklama bakımından bu soruyu önemsediğini söyledi.
İslam dünyasının üzerinde çok ciddi bir oyun oynandığını belirten Erdoğan, bu oyunun önemli başlığının İslamofobi olduğunu ifade etti.
Bunun bir İslam düşmanlığı, Müslümanlara karşı bir düşmanlık ve medeniyetler çatışmasının da bir önemli başlığı olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
'' Biliyorsunuz bizler Başbakanlığım döneminde, İspanya Başbakanı Sayın Zapatero ile bir adım attık ve dedik ki 'biz dünyada medeniyetler ittifakını kuralım ki, medeniyetler çatışmasına fırsat vermeyelim. Biz, Huntington'ı (ABD'li siyaset bilimci Samuel Philips Huntington) haklı çıkarmayalım, tam aksine dünya barışına katkıda bulunalım'. BM koordinatörlüğünde adımı attık, şu ana kadar 145 ülke ve uluslararası kuruluş, buraya üye. Ama neticeye gelince maalesef, netice beklediğimiz gibi değil. Yaklaşık 11-12 yıl önce Irak'ta olan hadiseleri biliyorsunuz. Irak'taki gelişmeler, Irak'ın işgali ve Irak'ta her gün yüzlerce, binlerce insanın ölümüyle bir süreç başladı. Bu süreç bizim tabi sınırımız olan bir ülke olması hasebiyle bizi ciddi manada rahatsız etti. Bu arada Afganistan'da ciddi sıkıntılar başladı. Afganistan'da yine ölümler, hakikaten her gün bir başka bölgede ölümler oldu. Pakistan'da aynı şekilde... Özellikle Pakistan-Afganistan sınırında bu tür Müslümanların ölümü söz konusuydu. Ardından Suriye başladı ve Arap Baharı denilen olayla birlikte, Suriye'ye bu işin sıçrayacağını biliyorduk. O zaman Esed'e biz bunları hep söyledik. Münasebetlerimiz de o zaman iyiydi, fakat bu söylediklerimizden netice alamadık. Mısır'da biliyorsunuz bir darbe girişimi yapıldı ve bu darbeciler, Mısır'da bir günde, yakın siyasi tarihte böyle bir şey yok, 3 bin insanın, Müslümanın öldürüldüğü bir dönemi yaşadık. Şu andaki işte darbeci yönetim iş başında ve onlarla birlikte de ne yazık ki şu anda Mısır'da bakıyorsunuz, siyasi tutuklular 5 bine yakın, onlar da cezaevinde. Halkının yüzde 52 oyunu alarak iş başına gelen Sayın Mursi şu anda cezaevinde. Ortaya konulan herhangi bir suç yok. Ama darbeciler sizlere suç layihası rahatlıkla hazırlarlar, onlar için suç layihası hazırlamak zor bir iş değil. Bunu yaptılar ve şu anda Sayın Mursi içeride, bu var''
Türkiye'de şu anda 1 milyon 700 bin Suriyeli bulunduğunu bildiren Erdoğan, ülke olarak bu kişileri ev sahipliği yaptıklarını, barındırdıklarını söyledi.
Suriyelilerin kamp ya da evlerdeki eğitim, bakım ve sağlık gibi ihtiyaçlarını kaşıladıklarını anlatan Erdoğan, şu ana kadar 5,5 milyar dolar harcama yaptıklarını aktardı.
Erdoğan, ''Peki, size dünyadan gelen bir destek var mı? Toplamda 250 milyon dolar bize şu ana kadar gelmiş olan destek var. Diğerleri tamamen bize ait. Biz bu harcamaları yaptık'' dedi.
Avrupa'da toplam Suriyeli sayısının 130 bin olduğuna dikkati çeken Erdoğan, ''Bizde 1 milyon 700 bin, Avrupa'da 130 bin. Lübnan'a gidiyorsunuz, bizim kadar da Lübnan'da var. Ürdün'de de 1 milyona yakın şu anda sığınmacı var'' diye konuştu.
Dünyanın ve egemen güçlerin bütün bu olanlara seyirci gibi baktığını, Avrupa Birliği'nin sesinin çıkmadığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bütün bu gerçekler ortada. Peki, vurdukları yer neresi, bombaladıkları yer neresi? Müslümanlar. Burası çok manidardır. Bunun üzerinde hassasiyetle durmamız gerekiyor. Tabii bütün bu olaylara rağmen Türkiye olarak biz açık kapı politikasıyla gerek Suriye'ye karşı, gerek Irak'a karşı şu ana kadar takındığımız tavrı takınacağız, onların toprak bütünlüğünü saygı duyacağız, saygı duymaya devam edeceğiz. Ama teröristlere hiçbir zaman sıcak bakmayacağız. Çünkü terör hangi inançtan olursa olsun, terörist katildir, canidir, barbardır. Müslümanların içerisinden çıkıyorsa yine katildir, Hristiyanların içinden çıkıyorsa yine canidir, katildir. Musevilerin içinden çıkıyorsa, yine katildir, canidir. Ateistse yine aynıdır, Budistse yine aynıdır. Değişen hiçbir şey yoktur. Çünkü sonunda ölen mazlum insanlardır''
''Türkiye hala Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusunda kararlı mıdır? Adaylığını sürdürmek konusunda istikrarını sürdürmekte midir?'' sorusuna karşılık Erdoğan, söz konusu sürecin şu anda devam ettiğini söyledi.
''Avrupa Birliği'ne bizi alırlar veya almazlar, önemli değil'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
''Ama şu anda bizler planladığımız şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Aslında biz, Avrupa'yı test ediyoruz. Yani Avrupa acaba halkı Müslüman olan Türkiye'yi kendine hazmedebilecek mi? Arasına alabilecek mi? Hani İslamofobiye karşı mısınız değil misiniz? Eğer karşı değilseniz Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne almak durumundasınız... Geçmişten bu yana 'Avrupa Birliği bir Hristiyan birliğidir' tezi vardır. Bu tezin haklılığı anlamına gelir. Ama Türkiye'yi oraya katmaları halinde bu tez bir kenara alınmış olur. Türkiye NATO'da var, Türkiye OECD'de var. Türkiye, diğer birçok oluşumlarda var. Niye Avrupa Birliği'ne almıyorsunuz? Demek ki sorun başka. Bir, Türkiye artık güçlü bir Türkiye'dir. Eğer Türkiye'yi kapınıza gelip de dilenecek bir ülke olarak görüyorsanız, Türkiye kapınıza gelip dilenecek bir ülke değildir. Türkiye ayakları üzerinde duran bir ülkedir. Her gün sanayisiyle tarımıyla enerjisiyle eğitimiyle sağlığıyla her şeyiyle gelişen bir ülkedir. Bu kararlılığıyla Avrupa Birliği'ne eğer kabul ederlerse girer, kabul etmedikleri takdirde kendi yolunu kendisi çizer.''
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Somali'ye yarın gerçekleştirilecek ziyaret öncesinde herhangi bir güvenlik endişeniz var mı? Bu saldırı Türkiye'ye yönelik bir saldırı mıdır, bu konuda herhangi bir bilgi ulaştı mı size?'' sorusu üzerine, ''Doğrusu ben, bu saldırıyı Türkiye'ye veya bize karşı bir saldırı olarak düşünmüyorum. Düşünmek istemiyorum. 'Bu olsa olsa belki bugüne kadar Somali'de, Somali yönetimlerine karşı yapılmış olan saldırıların bir türüdür' diye düşünüyorum'' ifadesini kullandı.
''Gerek Somali yönetimi, gerekse bizler kendimize yönelik bütün tedbirlerimizi güvenlik noktasında almış durumdayız'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Eğer bu terör eylemlerini yapanlar, gerçekten Somalili ise veya Müslüman ise Somali'ye yardımdan başka, destekten başka herhangi bir derdi olmayan Türkiye'nin veya heyetimizin oradaki yapmış olduğu eserleri açmaya geliyoruz. Bunlar tüm Somali halkına hizmet verecek olan eserlerdir. Biz, bunları şu anda açacağız. Yalnız tercümeyi yapanlar iyi yapsınlar. Şimdi bir şey söyleyeceğim, burası önemli. Bizde güzel bir söz var. O söz de şu, 'At denize, balık bilmezse halik bilir' diye. Yani yapacağın bir hayır varsa, at denize, eğer oradaki gelecek olan nimeti balık anlamazsa, onu yaradan bilir. Şimdi biz, Somali'ye bu destekleri verdik. Hastanesinden yollarına varıncaya kadar, eğitim merkezlerine varıncaya kadar. Bütün bunlar yapıldı.
Şimdi de biz, bu görevlerimizi yerine getirmenin mutluluğu içerisinde bunları açmaya gidiyoruz. 2011'de heyetlerimizle geniş bir şekilde geldik. Şimdi yine aynı şekilde bakan arkadaşlarımla, ailelerimizle beraber yine Somali'ye gidiyoruz. Somali'deki kardeşlerimizle kucaklaşacağız. Herhalde bunlar kardeşleri mutlu eder, memnun eder. Eğer birilerini rahatsız ediyor, derseniz. Onlar, Somali'ye ve Somali halkına düşman olanları rahatsız eder. Bunu da özellikle söylemek istiyorum.''
Türkiye'nin Afrika kıtasına yönelik diplomatik ve ekonomik varlığına ilişkin soruya karşılık CumhurbaşkanıErdoğan, Türkiye için 2013'e kadar ''Afrika Yılı'' anlayışının sürdüğünü, şimdi ise ortaklık dönemine girildiğini, Afrika ile bu ortaklık döneminin üst düzey ziyaretlerle farklı şekilde gelişeceğini bildirdi.
Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı olarak ziyaret edemediği tüm ülkelere gitme arzusunda olduğunu dile getiren Erdoğan, 3 ülkeyi kapsayan ziyaretinin ardından diğerlerine devam edeceğini belirtti.
Erdoğan, ''10-11 yıl önce Türkiye'nin Afrika'da 12 büyükelçiği bulunuyorken şimdi 39, Afrika'nın ise Türkiye'de yok denecek kadar büyükelçiliği varken şimdi 31 büyükelçiliğinin olduğuna'' değinerek, bunun gelinen noktayı göstermesi açısından önemine dikkati çekti.
Büyükelçilere önemli görevler düştüğünü, o ülkelerde misyon şefleri olan büyükelçilerin atılacak adımların planlamasını yapacağını, işadamları gibi çalışacaklarını ifade eden Erdoğan, Cibuti'yi bu noktada önemli bir kardeş ülke olarak gördüklerini, tarihten gelen sorumluluğun bilinciyle de burada çok daha farklı bir konumda bulunacaklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cibuti'ye bakanların, milletvekillerinin, Dış Ekonomik İşbirliği Konseyinden yetkililerin bulunduğu çok büyük bir ekiple geldiklerini, iş forumunda ne gibi adımlar atılacağının görüşüleceğini söyledi.
Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Gulleh ise "Bölgede Türkiye ile Cibuti'nin, barış ve güvenliğin sağlanması konusundaki vizyonuna" ilişkin soru üzerine, ülkenin barış, güvenlik ve istikrar politikasının Türkiye'nin vizyonuyla örtüştüğünü kaydetti.
"Bizler bir sinerji içerisinde bölgedeki istikrar ve barış için çalışmaktayız. Bu çalışmalarla aynı hedefe doğru ilerliyoruz. Türkiye bize bu hedefimizde eşlik etmektedir" diyen Gulleh, bölgedeki istikrarı sağlamak için Türkiye gibi Cibuti'nin de Somali'ye yardım ettiğini dile getirdi.
Gulleh, Türkiye ile engel ve zorluklara rağmen Somali'nin istikrarı için çalışmaları sürdüreceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Gulleh ile ortak basın toplantısında da Doğu Afrika'nın en seçkin ülkelerinden, Türkiye için kültürel ve tarihi noktada önemli derinliği olan Cibuti'de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, gösterdikleri ev sahipliğinden dolayı da şükranlarını iletti.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un bir heyetle oradan Tacura'ya gideceğini bildiren CumhurbaşkanıErdoğan, Osmanlı'nın burada mirasları bulunduğunu ve bu tarihi eserleri yerinde göreceğini söyledi.
Bugün imzalayacakları ve çok önem atfettikleri Türkiye Cumhuriyeti ile Cibuti Cumhuriyeti hükümetleri arasındaki TİKA Program Koordinasyonu anlaşmasıyla, buradaki eserlerin restorasyonla ayağa kaldırılacağını belirten Erdoğan, "İnanıyorum ki Türkiye-Cibuti arasında bu eserlerin varlığı gidiş gelişlerimizi daha da artıracaktır" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, haftada 7 gün olan Türk Hava Yolları Türkiye-Cibuti seferlerini 14'e çıkarma teklifinde bulunduklarını belirterek, "Temenni ediyorum ki bu teklifimizin kabulüyle birlikte bu sürekli 14 gidiş geliş, inanıyorum ki Türkiye-Cibuti arasında daha farklı bir hareketliliği getirecektir" değerlendirmesinde bulundu.
Az önce 8 anlaşma imzaladıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunların arasında Türkiye Radyo Televizyon Kurumu ile Cibuti Radyo Televizyon Kurumu arasında yaptığımız anlaşma, bir diğeri Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Hükümeti arasında kurulacak özel ekonomik bölge ki 5 bin dönümlük bir arazi üzerinde böyle bir yapılanma olacak. Tabii bu Cibuti'ye ciddi istihdam sağlayacağı gibi aynı zamanda bölgede ciddi bir ekonomik hareketliliğe vesile olacak. Bir diğer nokta, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Hükümeti arasındaki gençlik ve spor alanında işbirliği anlaşmasıdır. Bir diğeri, ülkelerimiz arasındaki denizcilik anlaşmasıdır. Bir diğer anlaşma yine hükümetlerimiz arasında polis eğitim işbirliği anlaşmasıdır. Bir diğer anlaşma, yine güvenlik işbirliği anlaşmasıdır. Bir diğer anlaşma ise yine askeri alanda eğitim ve teknik, bilimsel işbirliği anlaşmasıdır ve az önce de ifade ettiğim gibi TİKA."
Bütün bunlarla beraber bu seyahatlerinin ne kadar önemli olduğunu, bunu ne kadar önemsediklerini açıkça ortaya koymuş bulunduklarını ifade eden Erdoğan, "Tabii aramızdaki ekonomik ticari işbirliğine baktığımız zaman 65 milyon dolarlık bir rakam söz konusu. Bu rakam şu anda istenilen, arzu edilen bir oran değil ama bunu artırmak mümkün. İşte bu üst düzey ziyaretlerle birlikte inanıyorum ki bu süreç hızlanacaktır" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gidiş gelişlerle birlikte bugün Türkiye ile Cibuti arasında yapacakları iş forumunun, Türkiye'den işadamlarının buraya yönelmesini de artıracağına inandığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Tabii burada eğitimde bazı adımlar şu anda atıyoruz, atılacak. Sağlıkta bazı adımlar atıyoruz, atılacak ve bütün bu adımlarla beraber inanıyorum ki Cibuti halkının buradaki refah düzeyinin artışına da vesile teşkil edecektir. Şu anda toplamda 65 kadar öğrencinin Türkiye'de olduğunu düşünürsek, bunun 100'e kadar arttırılmasını bizler memnuniyetle karşılarız ve Cibutili öğrencilerin Türkiye'de eğitim öğretim alması da bizler için bir memnuniyet vesilesidir. Bunu ifade etmek istiyorum. Bu arada yine aynı şeklide sağlıkta burada butik hastane kurma projemiz var, Sağlık Bakanlığımız bu konuda adımlarını atacak. Ve bir diğer taraftan burada bazı 3-5 kadar ambulans desteğini tam donanımlı olarak vermek suretiyle, bunun yanında bazı yine otomatik çöp araçları buraya göndermek suretiyle sağlıkta, çevrecilikte desteklerimizi Cibuti'nin yanında hissettirmek için de bu adımları atacağız. Aynı şekilde eğitimde yine burada yapabileceklerimiz var."
"Verilmiş önemli bir sözümüz de burada güzel bir caminin inşasıdır ve onun yanında da bir yeni külliyenin yapılması olayıdır" diyen Erdoğan, bu adımları süratle atacaklarını bildirdi. Erdoğan, "Ben de bu vesileyle değerli dostuma, huzurlarınızda mevkidaşıma çok çok teşekkür ediyorum, şahsım, heyetim adına da tüm Cibuti halkına en kalbi duygularla selamlarımızı, saygılarımızı bildirmek istiyorum" ifadelerini kullandı.
Cibuti Cumhurbaşkanı Gulleh ise "Sevgili kardeşim" diye hitap ettiği Erdoğan ve heyetini Cibuti'de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Tarihi geçmişi, kültürü ve diniyle Cibuti'nin Türkiye'ye çok yakın bir ülke olduğunu belirten Gulleh, "Bizim atalarımız bu bölgede sizlerin atalarıyla birlikte yaşamıştı. Bundan 400 yıl önce bu ilişkilerin temeli atılmıştı. Bizler kardeşliğimizin köklerini biraz daha sağlamlaştıracağız. Ülkelerin liderleri olarak bu yoldan devam ediyoruz" dedi.
İki ülke arasındaki işbirliğinin halkların refahına katkı sağlayacağını dile getiren Gulleh, hem bölgenin refaha kavuşması hem de halkların ekonomik ve kültürel olarak zenginleşmesinin işbirliği sayesinde mümkün olacağını söyledi.