Çin'de koronavirüse yakalandıktan sonra iyileşen Filistinli Muhammed Ebu Namus, salgına yakalanması ve ardından yaşadığı tedavi sürecini anlattı.
Çin'de yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalandıktan sonra sağlığına kavuşan, 39 yaşındaki Filistinli Muhammed Ebu Namus, salgına yakalanması ve ardından yaşadığı tedavi sürecini anlatarak, ilgili makamların uyarılarının dikkate alınması gerektiğini belirtti. İlk etapta yaptırdığı testin negatif olduğunu, 14 gün kuralına uyduğu süreçte belirtilerin ortaya çıktığını anlatan Ebu Namus, "Virüs, cehalet kadar tehlikeli değil. Bu virüsle mücadelenin en iyi yolu, ilgili makamların uyarılarını dikkate alıp, uygulamak ve Allah'a tevekkül etmek" ifadelerini kullandı.
Çin'in Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde eğitim gördüğü sırada koronavirüse yakalanan ve tedavi sürecinin ardından iyileşen Filistinli Ebu Namus, yaşadığı zorlu süreci anlattı.
"Uyarıları dikkate alıp Allah'a tevekkül edin"
Eğitim dönemindeki tatilinde çıktığı bir yolculukla başlayan hastalık sürecini ve karantina altında geçirdiği günleri aktaran Ebu Namus, sağlığına kavuştuktan sonra verdiği röportajda
"ilgili makamların uyarılarını dikkate alıp, uygulamak ve Allah'a tevekkül etmek"
gerektiğini vurguladı.
"İlim Çin'de de olsa alın" sözünden harekete geçerek doktora eğitimi için bir buçuk yıl önce Gazze'den yola çıkıp Çin'e giden Ebu Namus, amacının Çin'de salgının çıktığı Vuhan kentindeki Central China Normal Üniversitesinde sosyal psikoloji alanında uzmanlaşmak olduğunu dile getirdi.
"Virüs hiç aklıma gelmemişti"
Filistinli öğrenci,
"Gurbette yaşayacağım din, dil, çevre ve kültüre dayalı farklılık ve sorunların tümünü hesaba katarak yola çıkmıştım ancak virüs gibi bir sıkıntıyı hiç aklıma getirmedim."
dedi.
Eğitim dönemindeki ilk yarıyıl tatilini arkadaşlarıyla şehir dışında geçirmeye karar verdiklerini aktaran Ebu Namus, o zamanlar bu tatil sürecinin kendilerini hayattan bir süreliğine koparacağını hiç tahmin edemediklerini dile getirdi.
Ebu Namus, tatildeyken, medyada virüsün Çin'de çokça yayıldığı haberlerinin ortaya çıktığını ve
elçiliklerin vatandaşlarına ülkeye dönüş çağrısında bulunduğunu ve bunun için de virüs kapmamış olduklarına dair kendilerinden sağlık raporu istediklerini
anlattı.
"İlk etapta test sonucum olumsuz çıktı ancak karantinada kaldım"
Filistinli genç, "Bir arkadaşımız, ülkesine dönmek için sağlık raporu almaya karar verdi. Ancak arkadaşımızda virüs çıktı ve karantinaya alındı. Bunun üzerine ben ve bir arkadaşım daha virüs bulaşıp bulaşmadığından emin olmak için test yaptırmaya karar verdik.
Testler
ilk etapta olumsuz çıktı ve kaldığımız otele döndük.
Otele döndüğümüzde emniyet güçleri bizden 14 gün boyunca tek kişilik odalarda zorunlu karantinada kalmamızı istedi. 14 gün boyunca odadan çıkmamıza izin vermediler.
" dedi.
"Belirtiler sonradan ortaya çıkmaya başladı"
Karantina sırasında 28 Ocak'ta yaşayacağı zorlu sürecin ilk belirtilerinin ortaya çıktığını belirten Ebu Namus, "Karantina altındayken medyada öldürücü olarak duyduğumuz virüse yakalandığımıza dair korku dolu bir bekleyişimiz vardı. Bu sırada vücudumda aşırı halsizlik meydana geldi. Ama ben ilk başta yolculuktan kaynaklandığını düşündüm.
Ancak 2 Şubat'ta bir anda ciddi belirtiler artmaya başladı. 39 dereceyi geçen yüksek ateş, vücudun çeşitli bölgelerinde ağrı, akciğerlerimde sancı baş gösterdi. Sanki akciğerlerim yerinden çıkacak gibiydi. Bunların yanı sıra boğazda kuruluk, ciddi bir öksürük, kulaklarda çınlama ve şiddetli baş ağrısı ortaya çıktı.
" diye konuştu.
"İlgili birimlerle iletişime geçip muayene oldum ve Kovid-19 çıktı"
Belirtilerin artmasıyla ilgili birimlerle iletişime geçtiğini ve detaylı muayene olduğunu ve kendisinde Kovid-19 çıktığını aktaran Ebu Namus, tedavi için hastaneye yattığını ifade etti.
Ebu Namus, hastanede karantina altına alındığını ve karantinadaki ilk günlerinde vücudunda iyileşme belirtileri görüldüğünü belirterek, "
Bu süreçte sağlık personelinin bize muamelesi kibardı.
Hastanede bizim gibi koronavirüse yakalanmış doktorlar ve hemşireler vardı. Hasta olmalarına rağmen işlerini gayet iyi yapıyorlardı. Maske takıp, koruyucu tıbbi kıyafet giyiyorlardı. Bu kıyafetler içinde dahi görevlerini gayet iyilikle yerine getiriyorlardı.
Bazen birlikte spor yapıyorduk, şarkılar söylüyorduk. Bazı doktor ve hemşireler alternatif tıp yöntemlerini uyguluyordu. Hastaların ağrılarının azalması için masaj bile yapıyorlardı." ifadelerini kullandı.
Sağlık personelinin kendilerine ilgili davrandığını kaydeden Ebu Namus,
"Yabancı ve Müslüman olduğumuz için bize yemek tercihleri sunuyorlardı."
dedi.
Ebu Namus şöyle devam etti:
"Doktorlar 4 yönlü bir tedavi yöntemi uyguladı. İlaç tedavisinin yanı sıra, psikolojik destek, spor ve sağlıklı beslenmeyle tedavi olduk.
Medyada yer alan haberlerden ve söylentilerden uzak kalarak kötü bir psikoloji içine girmekten kaçınıyorduk.
Dua ve namazla vakit geçiriyorduk. Ayrıca ailemiz ve arkadaşlarımızla iletişime geçiyor, film izliyorduk. 19 Şubat'ta karantinayla tedavi aşamasını atlatarak, ikinci aşama olan iyileşme sonrası döneme geçtim.
19 Şubat- 5 Mart tarihlerinde iyileşme sonrası karantinada
kaldım."
Ebu Namus, şu an uzun tedavi süreci sonrası bir yorgunluk yaşadığını, tekrar o günlere dönmemeyi ümit ettiğini kaydetti.
"Virüs cehalet kadar tehlikeli değil"
Tüm insanları sorumluluk bilinci taşımaya davet eden Ebu Namus, sık sık Allah'a dua etmek ve virüsü hafife almamak gerektiğini belirterek,
"Tüm bunlara rağmen virüs, cehalet kadar tehlikeli değil. Bu virüsle mücadelenin en iyi yolu, ilgili makamların uyarılarını dikkate alıp, uygulamak ve Allah'a tevekkül etmek."
dedi.
#Çin
#Filistin
#Koronavirüs
#Vuhan