Güney Kıbrıs ve Yunanistan’da camilere saldırılar yine arttı. Limasol’da Köprülü Camii molotofla yakılmak istenirken Tuzla’da camiye Bizans bayrağı asıldı. Dimetoka’da minareye Yunan bayrağı asıldı. Saldırılarda Ayasofya’da Fetih Suresi okunması bahane edilse de, Atina vandalizminin uzun geçmişi var. Rum Kesimi’ndeki 100 camiden bugün sadece bir kaçı ayakta.
İstanbul’un fethinin 567’nci yıl dönümünde Ayasofya içinde Fetih Suresi okunmasının ardından Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ta camilere saldırılarda artış yaşandı. Rum Kesimi’nde bulunan Limasol’da Köprülü Camii molotof atılarak yakılmak istendi. Cami duvarına İslamofobik ve ırkçı slogan yazıldı. Ardından da Yunanistan’dan bir saldırı haberi geldi. Dimetoka’da bulunan ve Avrupa’daki en eski Osmanlı camisi olan 597 yıllık Çelebi Sultan Mehmet Camii’nin minaresine Yunan bayrağı asıldı. Tacizler önceki gün de devam etti. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ndeki Tuzla köyündeki bulunan camiye Bizans bayrağı asıldı.
Aslında bu saldırılarla gündeme gelse de hem Yunanistan’da hem de Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde kültürel bir soykırım uygulandı. Başta camiler olmak üzere Türk-İslam eserleri bir bir yok edildi. Kıbrıs’ın bütününde İngilizlerin hüküm sürmeye başladığı 1878 yılında 596 Türk mezarlığı, 400 cami ve 109 evkaf çiftliği bulunuyordu. Bu camilerden 100 kadarı Rum Kesimi’nin sınırları içerisindeydi. Ancak bugün 100 camiden sadece bir kaçı kullanılabilir durumda. Özellikle Limasol, Baf ve Larnaka’daki camilerin tamamen yerle bir oldu. Rum yönetimi Baf şehrinde 1825 yılında Köprülü İbrahim Ağa tarafından yaptırılan Cami-i Cedit’i yıktı. Ardından 1963 saldırılarından sonra da meydan yaparak adını 25 Mart Meydanı koydu. 25 Mart 1821, Yunan veya Rumların Osmanlı’ya karşı başlattıkları isyan olarak biliniyor. Yıkılan cami avlusu da kafe-bara dönüştürüldü.
Aşağı Cami olarak da bilinen Baf Yeni Cami, Kıbrıslı Rumlar tarafından tamamen yıkılıp otopark yapıldı. Osmanlı İmparatorluğu zamanında inşa edilen ve harabe durumda olan Finike Camii ise kümes olarak kullanılıyor. Aynı şekilde büyük hasar gören Üç Şehitler Camii’nin sadece 3 duvarı ayakta kaldı. Hasar gören cami ahır olarak kullanılıyor. Lefkoşa’da bulunan Aredyu Camii’nden ve yanındaki okuldan geriye sadece beton zemin kaldı. Yine Lefkoşa’daki Koraku Camii’nden de geriye hiçbir şey kalmadı. Esendağ Camii ve Mezarlığı tamamen yıkılarak yok edildi. Cami-i Şerif Vakfı’na ait Arpalık Köyü Camii ise 1898 yılında malvarlıklarını kaybetmesi nedeniyle tamir masraflarının karşılanamadığı için zamanla tamamen yıkıldı.
Delicibo Camii’nden geriye sadece bir kaç parça taşkaldı. 1890 yılı öncesinden kalma Denya Köyü Camii’nin şu anda çatısı, minaresi ve bazı duvarları yıkılmış bir şekilde harap durumda. Osmanlı döneminde inşa edilen Çerkez Camii’nin de iki duvarı ayakta kaldı. Lefkoşa Aşağı Deftera köyünde bulunan cami, 1882 yılından önce inşa edildi. Günümüzde ise cami tamamen yıkılmış durumda. 1800’lü yılların başında inşa edilen Yunus Camii, tamamen yıkılarak yerine çocuk parkı yapıldı. 1893 yılında inşa edilen Aşağı Binatlı Camii’nin minaresine ise kurşunlarla ateş edilerek hasar verildi. Osmanlı döneminde inşa edilen Larnaka’daki Turabi Dede Tekkesi, Akkor Cami minaresi de Rumların hedef aldığı eserler arasında.
Ya kilise oldu ya sinema
Yunanistan'da da camilerin durumu da hiç açıcı değil. Yunanistan toprakları ile işgal altındaki adalarda 10 bin eser ve eser kalıntısı bulunduğu tahmin ediliyor. Halen ayakta olan onlarca caminin çoğu ibadete kapalı, bazıları kiliseye çevrildi. Özellikle Atina, Girit, Halkida, Larisa, Trikala, Yanya, Veria, Edessa, Nausa, Selanik, Serez, Drama gibi kentlerde bulunan restore edilmiş camilerde çeşitli kültürel etkinlikler düzenleniyor. Selanik'teki Yeni Cami ve Alaca İmaret Camii müze ve sergi salonu olarak kullanılıyor. Vuleftiko Camii ise sinema ve konferans salonuna çevrilmiş durumda. Yanya, Girit ve Larisa gibi birçok önemli Y unan şehrindeki camiler de aynı kaderi paylaşıyor.
Saldırıları durduracak kudretteyiz
- İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Güney Kıbrıs’ta bir camiye Bizans bayrağı asılmasına tepki gösterdi. Twitter hesabından paylaşımda bulunan Altun, Güney Kıbrıs’ta insanlığa ve vicdana sığmayacak bir saldırıya hüzün ve öfkeyle şahit olduklarını belirtti. Larnaka’daki Tuzla Camisi’ne Bizans bayrağı asılmasının inanç hürriyetini savunan herkesi derinden yaraladığını bildiren Altun, şunları kaydetti: “İslam’a ve Türkiye’ye yapılan alçakça saldırıların bir an önce durdurulmasını ve suçluların cezalandırılmasını istemek en tabii hakkımızdır. Herkes bilsin ki Türkiye Cumhuriyeti, sembol mekanlar üzerinden kendi varlığına karşı işlenen her türlü alçak saldırıyı durduracak, tüm inanç ve kimliklerin barış içerisinde yaşadığı kardeşlik atmosferini Akdeniz’de yeniden inşa edecek kabiliyet ve kudrettedir.”