Suriye başta olmak üzere Ortadoğu coğrafyasında yaşanan terörist faaliyetler etkisini her geçen gün artırırken, Türkiye'yi de etkisi altına almaya kalkışan bu planların arkasındaki odaklar daha da netleşiyor. Avrupa ülkelerinin terör örgütlerine yönelik tutumu korkunç bir manzarayı gözler önüne seriyor.
Avrupa'nın terör örgütlerine yönelik ortaya koyduğu tavır iki farklı yansımasıyla madalyonun iki farklı yüzünü akıllara getiriyor. PKK. ve DEAŞ Terör örgütü DEAŞ'a yönelik olarak her platformda kınayıcı mesajlarda bulunan ve gerek Avrupa'da gerekse Suriye'de askeri müdahaleler gerçekleştiren Avrupa ülkeleri, PKK ve uzantısı olan PYD'ye ise 'müttefik' gözüyle bakıyor.
Türkiye'de ve Suriye'deki uzantısı PYD'yle Ortadoğu'da terör estirmeye kalkışan PKK'nın Avrupa ülkelerinde 'vizesi' bulunuyor. Teröristler Avrupa ülkelerinde hükümet destekli programlar düzenleyebiliyor ve etkinlik alanları kurabiliyor. Özel izinle açılan çadırlarda PKK bölücü faaliyetleri için örgüt sempatizanı ararken, örgütün paçavrası eve elebaşı Öcalan'ın posterleri dalgalandırılıyor.
Avrupa'nın bu desteğinin arka planında ekonomik bir sürecin de işlediği ortaya çıktı. Avrupa Birliği (AB), PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmesine rağmen, örgüte kıta çapında serbest propaganda ve finans faaliyeti alanı sağlıyor. Türk istihbarat kaynakları, örgütün Avrupa'dan, organize suç faaliyeti gelirleri hariç yıllık 30 milyon avro topladığını bildiriyor.
Özdemir Sabancı suikastı faillerinden, DHKP-C üyesi Fehriye Erdal'ın, Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı Belçika'daki yargılama süreci yıllar sonra başladı. Yıllar süren süreç Türk Adalet Bakanlığı'nın sürekli gündeminde olurken, yapılan girişimler ve düzenlemeler kapsamında Belçika olumlu bir adım atmadı. İade sürecini tıkayan Belçika, terör örgütü mensubu Erdal'a adeta kalkan oldu.
Belçika, Avrupa'nın teröre karşı ikircikli tutumunun sembol ülkesi konumunda. Nedeni ise NATO'nun merkezine Brüksel'de ev sahipliği yapıyor oluşu. Bu noktada terörle mücadele etme faaliyetleri planlayan NATO'nun birkaç kilometre yakınlarındaki PKK faaliyetleri tabloyu daha net açıklıyor.
PKK ile bağlantılı 106 derneğe ev sahipliği yapan Almanya, örgüte karşı herhangi bir yaptırımda bulunmuyor. Almanya'daki Türk vatandaşların tepkilerini çeken hükümet, PKK'ya yardım etmekte çekinmiyor. Türkiye'nin ise Almanya'daki terör yapılanmasıyla mücadelede türlü girişimleri sürüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in arasında geçen bir diyalog her şeyi gözler önüne seriyor. Merkel'e dört bin kişilik bir liste verdiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Daha sonra Merkel'e bu dosyaları sordum. Merkel, dört bin kişilik bir listenin dört bin beşyüzü bulduğunu söylediğini' ifadelerini kullandı.
PKK, Avrupa'daki finans faaliyetlerini başta Almanya olmak üzere, Fransa, İsviçre, Avusturya, Hollanda, Belçika, İsveç, Norveç, Danimarka'da yürütüyor. Terör örgütüne maddi kaynak toplanmasında önde gelen kuruluş, bu ülkelerde bürosu bulunan sözde "Kürt Kızılayı" (HSK).
İsveç'te Sosyal Demokrat Parti-Yeşiller Partisi koalisyon hükümetine dışardan destek veren Sol Parti, geçtiğimiz haftalarda skandal bir öneriye imza attı. Sol Parti, ABD'nin başını çektiği koalisyona PKK'nın destek verdiği gerekçesiyle örgütün, AB terör listesinden çıkarılmasını istedi. İsveç geçen ay da PYD'nin temsilcilik açmasına izin vermişti.
Avusturya Meclisi, Türkiye'ye askeri teçhizat ve malzeme ihracatının engellenmesini talep eden önergeyi kabul etti. AB üyesi ülkelerin dışişleri ve savunma bakanlarının geçen hafta Brüksel'de yaptığı toplantıda, "Türkiye ile üyelik müzakereleri durdurulsun" çağrısında bulunan tek ülke de Avusturya'ydı.
PKK/PYD'li teröristler, Avrupa Parlamentosu'nda aktif bir şekilde faaliyetler yürütüyor. Örgüt mensupları Parlamento binasına kolaylıkla giriş yaparken, konuşmalara katıldığı da net bir şekilde gözleniyor. Bu noktada Avrupa Parlamentosu'ndan terörle mücadele alınında yapılacak çalışmaların meşruluğu çok net bir tartışma konusu.