Almanya'nın Solingen kentinde 5 Türk'ün hayatını kaybettiği ırkçı saldırının 25'inci yıldönümü dolayısıyla Çarşamba günü anma törenleri düzenleniyor.
Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin başkenti Düsseldorf'daki anma törenine katılacak siyasetçiler arasında Başbakan Angela Merkel'in yanı sıra Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ve mevkîdaşı Mevlüt Çavuşoğlu bulunuyor.
İki bakan da, 29 Mayıs 1993'te Genç ailesinin oturduğu binanın aşırı sağcılar tarafından kundaklanması sonucu yaşamını yitiren beş Türk'ün anısına dikilen anıtın önünde birer konuşma yapacak.
Almanya Türk Toplumu adlı derneğin Genel Başkanı Gökay Sofuoğlu, Alman ve Türk hükümet temsilcilerinin Solingen'deki anma törenine katılacak olmasını memnuniyetle karşılıyor.
Alman Bakan açıklamasında, Solingen'in "Genç ailesine yönelik saldırının bir benzerinin hiçbir zaman tekrarlanmaması için her türlü çabanın gösterilmesi yönünde daimi bir uyarı" olduğunu dile getirdi. Bakan, buna rağmen aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) üyelerinin yıllar boyunca "ırkçı motiflerle insanları öldürmeye devam ettiğini" hatırlattı.
NSU cinayetleri, Solingen saldırısından yaklaşık sekiz yıl sonra başlamıştı. NSU'nun 2000-2007 yılları arasında sekizi Türk, en az 10 kişiyi öldürdüğü 2011 yılında ortaya çıkmıştı. Berlin'de aşırı sağcılık ve ırkçılıkla mücadele konusunda faaliyet gösteren Amadeu Antonio Vakfı danışmanı Jan Riebe'ye göre, NSU cinayetleri Almanya'da Solingen saldırısından ders alınmadığının göstergelerinden biri.
Riebe yaptığı açıklamada, NSU üyelerinin uzun süre eylemlerde bulunabildiğini hatırlatarak, "Polis NSU tarafından işlenen suçların mağdurlarını suçlamıştı ama aşırı sağ teröre ilişkin işaretleri görmemişti" dedi.
Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz da Solingen saldırısının anma törenine katılacak siyasetçiler arasında yer alıyor.
Bakan Widmann-Mauz, yaptığı açıklamada, Solingen saldırısının 25'inci yıldönümünde vermek istedikleri mesajı "aşırı sağcılık ve ırkçılığa karşı mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz ve ülkemizdeki çeşitliliği birlikte destekleyeceğiz" sözleriyle dile getirdi.
Almanya İçişleri Bakanlığı'nın verilerine göre, 2017 yılında ülkede Müslümanları hedef alan en az 950 saldırı düzenlendi, bu saldırılarda yaklaşık 33 kişi yaralandı. Sofuoğlu, Almanya'da göçmen kökenli yeni kuşakların güven içinde yaşayabilmesi için "ırkçılık sorununun çok ciddiye alınması" gerektiğinin altını çizdi.
Sofuoğlu'na göre Almanya'nın Solingen'den ders almadığını gösteren bir diğer unsur, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin Federal Meclis ve birçok eyalet parlamentosunda temsil ediliyor olması. Almanya'nın "geçmişte aşırı sağı çok ciddiye almadığını, ırkçı saldırıların bireysel eylemler olarak nitelendirildiğini" belirten Sofuoğlu, bu zihniyetin günümüzde sağ popülist bir partinin yükselmesine yol açtığına işaret etti.
Amadeu Antonio Vakfı'ndan Jan Riebe de, AfD'nin Almanya'daki diğer siyasi partileri de olumsuz yönde etkilediği görüşünde. "Bazı siyasi partilerin AfD'ye kaptırdıkları oyları geri alma ümidiyle AfD'nin tavrını benimsediklerini" belirten Riebe, siyasilerin "ırkçılık, aşırı sağcılık, antisemitizme karşı açık bir duruş" sergilemesi gerektiğini vurguladı.
Göç ve Uyum Bakanı Annette Widmann-Mauz ise ırkçılık ve ayrımcılığa karşı yürütülen mücadelenin bütün toplumun görevi olduğu görüşünde. Bakan Widmann-Mauz, "Sivil toplumda, okulda, dini cemaatlerde ve siyasette bütün sorumluların nefret, kışkırtma ve şiddetin toplumumuzda yeri olmadığını açık bir şekilde dile getirmesine ve bu konuda harekete geçmesine ihtiyacımız var" ifadesini kullandı.
Alman siyasetinde göçmen ve mültecilerin çoğu zaman "bir sorun olarak algılandığını" belirten Riebe, ırkçılıkla mücadele için, siyasetçilere bu tutuma son vermeleri çağrısında bulundu.