ABD, Suriye'de müttefik olarak nitelediği terör örgütü YPG/PKK'ya desteğini, 2018'de "DEAŞ'ın geri dönüş tehlikesi" söylemine sarılarak artırdı. Sene içinde askeri üs sayısını 15'e çıkaran ve yeni inşaatlarını da sürdüren ABD, örgütün işgal alanına sevkiyatlarına hız verdi.
ABD, Suriye iç savaşına yönelik politikasını, terör örgütü DEAŞ ile mücadele üzerinden Suriye'de nüfuz alanı oluşturmaya yönelik kurdu. Bunun için de YPG/PKK'ya yöneldi.
Ankara'nın tüm uyarılarına rağmen ABD ordusu YPG/PKK'nın büyümesine ve yayılmasına tüm imkanlarıyla yardımcı oldu.
Örgüt, Ocak 2014'ten bu yana aldığı ABD desteğiyle iki yıl içinde ülkenin dörtte birini işgal etti.
Tüm bu işgal alanı ile YPG/PKK, ABD'nin desteğiyle Suriye'nin enerji kaynaklarının yüzde 70'ten fazlasına hakim konuma gelmişti.
Ülkenin elektrik ve sulama ihtiyacının yüzde 70'ini karşılayan barajlar da Aralık 2015-Haziran 2017 döneminde ABD'nin hava desteğiyle örgütün eline geçmişti.
Türkiye'nin 2018'in ilk 3 ayında düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı ile Afrin'den çıkarılmasına rağmen örgütün işgal alanı 45 bin 967 kilometrekareye karşılık geliyordu.
DEAŞ tehlikesinin büyük ölçüde bertaraf edilmesine rağmen destek sürdü
Ocak 2018 itibarıyla en güçlü olduğu dönemde 72 bin kilometrekarelik Suriye toprağını işgal eden DEAŞ, yalnızca 11 bin 103 kilometrekareye sıkışmış durumdaydı.
Örgüt, sadece Irak sınırındaki Deyrizor, ülkenin ortasındaki Humus ilindeki çöl bölgesi ve güney illerinden Süveyde'de varlık gösteriyordu.
Ancak Rakka ve Deyrizor'un doğusunu YPG/PKK'ya bırakan ABD, örgüte askeri ve lojistik desteğini tüm hızıyla sürdürdü.
Ocak 2018 itibarıyla 47 bin 798 kilometrekareyi işgal eden YPG/PKK, yıl sonu itibarıyla DEAŞ'tan kırptığı işgal alanını 51 bin 330'a çıkardı.
Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin Kasım 2018'de Süveyde'den çıkardığı DEAŞ, Aralık 2018 itibarıyla varlığını, 5 bin 525 kilometrekarede devam ettiriyor.
ABD, terör örgütüne desteğini artırmak için Suriye'nin kuzeyinde üsler kurdu. Nisan 2016'dan itibaren bu üslere inen kargo uçakları ve Kuzey Irak'tan giren binlerce tır, YPG/PKK'ya silah ve mühimmat taşıdı. ABD'nin Ekim 2015'te başlayan üs kurma faaliyetleri 2018'de de hız kesmedi.
2018, ABD'nin, YPG/PKK'nın ülkenin dörtte birinde işgal ettiği alanlarda "yerleştiği" yıl oldu.
Yerel kaynaklar, ABD'nin 2018'in son çeyreğinde başlattığı bu çalışmaları, bölgede kalıcı olma planının parçası olarak değerlendiriyor.
ABD, söz konusu noktalarda bulundurduğu özel birlikler ve ekipmanla YPG/PKK'ya DEAŞ karşıtı operasyonlarında destek verirken, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) güçlerine karşı da onlara koruma sağlıyor.
ABD'nin yıl içinde YPG/PKK işgalindeki bölgeye silah, mühimmat ve askeri malzeme sevkiyatları artarak devam etti.
Binlerce tır daha Irak'tan Suriye'ye giriş yaparak, zırhlı araç, personel taşıyıcı, hafif piyade mühimmatı, ağır silah ekipmanları ve mühimmatı, iş makineleri, çok sayıda prefabrik barınma malzemesi sevk etti.
Kaynaklar, bunların bir kısmının Deyrizor'da DEAŞ'la çatışacağı bahanesiyle YPG/PKK'ya destek için gittiğini, kalanının ise ABD'nin Rakka'nın kuzeybatısında kurduğu Harab Işk ve Çelebi depolarına iletildiğini bildiriyor.
Bu iki depo, ABD'nin Orta Doğu'daki en büyük silah depoları olarak biliniyor. Hava ve karar yoluyla gelen malzemeler, iki depodan ABD üslerine dağıtılıyor.
ABD, Sırrin’deki buğday silolarına hava savunma ve sinyal istihbarat için radar ve çeşitli elektronik sistemler kurdu.
Kaynaklar, Washington yönetiminin böylece Fırat Nehri'nin doğusundaki varlığını güçlendirdiğini ifade ediyor.
ABD, 2018'de DEAŞ'ın büyük ölçüde ortadan kaldırılmasının ardından YPG/PKK'yı Suriye'nin kuzeyinde kalıcı bir yapıya dönüştürme yoluna girdi.
Örgütün "kuzey ordusu" olarak adlandırdığı yapı, ilk olarak Anadolu Ajansının (AA) 9 Ocak'taki haberiyle ifşa olmuştu.
ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı koalisyonun sözcüsü Albay Ryan Dillon, 14 Ocak'taki haberi doğrulamış, SDG ismini kullanan terör örgütü PYD/PKK mensuplarından oluşan ve 30 bin kişiyi bulacak "sınır güvenliği gücü" kuracaklarını açıklamıştı. Ardından ABD'li yetkililer, içine düştükleri zor durumu izah etmeye çalışan çok sayıda açıklama yaptı.
ABD yönetiminin, 2019 bütçesinde PYD/PKK'nın ordulaştırmasıyla sonuçlanacak girişimlere 550 milyon dolar ayırdığının ortaya çıkmasıyla Washington'un gerçek niyeti açıkça görüldü.
Ancak ABD, deşifre olmasının ardından bu işi askıya aldı. YPG/PKK ve güdümündeki bazı Arap güçleri, Deyrizor'daki çatışmalara kaydırdı.
Mart ayında YPG/PKK işgalindeki alanda Suriye'nin Geleceği adlı bir sözde parti kuruldu. Yeni oluşumu ABD'li yetkililer, 2018'in ilk haftalarında yoğunlaşan ziyaretleriyle şekillendirdi.
Oluşumun yönetim kademelerine YPG/PKK üyeleri getirildi. Henüz aktif rol oynamayan oluşumun, çeşitli toplantılar düzenlediği biliniyor.
Yerel kaynaklar, sözde partinin amacının Suriye'de YPG/PKK ile Arapları yakınlaştırmak ve örgütü Esed rejimi ile müzakere masasına taşıyabilmek olduğunu ifade ediyor.
ABD, 2 Kasım'da Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) örgütün Fırat Nehri'nin doğusundaki mevzilerine top atışı yapmasının ardından örgütle bölgede devriye başlattı.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Albay Rob Manning, 6 Kasım'daki açıklamasında bunları "güvence devriyesi" olarak niteledi.
Yerel kaynaklar, bu faaliyetin azalarak sürdüğünü belirtiyor.
ABD, 22 Kasım'da Fırat'ın doğusunda, YPG/PKK işgalindeki alanlarda gözlem noktaları kuracağını duyurdu.
Savunma Bakanı James Mattis, kararı “sınırda olup biteni takip etmek" olarak gerekçelendirildi.
Gözlem noktaları olarak seçilen yerlerde inşa ve tahkimat faaliyetleri sürüyor. Henüz askeri konuşlanmanın başlamadığı alanlar, ABD'nin daha önce YPG/PKK ile ortak devriye çalışması sırasında uğradığı güvenlik noktalarından oluşuyor.
Yerel kaynaklar, Türkiye sınırına oldukça yakın alanlarda kurulacak gözlem noktalarının amacının YPG/PKK'ya koruma sağlamak olduğunu belirtiyor.
YPG/PKK'yı öncelik haline getiren DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk'ün ön planda olduğu dönemden, eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey'in sahneye çıktığı döneme, ABD'nin politikasında değişiklik olmadı.
Jeffrey, Ağustos 2018'de Suriye Özel Temsilcisi olarak atanmasının ardından "YPG'nin PKK'nın uzantısı" olduğu yönündeki söylemini değiştirdi.
Eski büyükelçi, ABD'nin YPG'yi PKK'dan ayrı göstermeye çalışarak terör örgütüne desteğini meşrulaştırma çabasına dahil oldu. Jeffrey bizzat kendisi Münbiç'e giderek YPG/PKK'lılarla görüştü.