
Washington’un en büyük müttefiki olan Berlin, ABD ile Avrupa’nın yol ayrımında olduğunu ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan transatlantik düzenin çöktüğünü kabul etti. ABD’nin Avrupa’nın güvenliğini garanti altına aldığı “Pax Americana” döneminin geride kaldığını ifade eden Almanya Başbakanı Merz, “Kendi ayaklarımız üzerinde durmayı öğrenmeliyiz” dedi.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in son açıklamaları, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana süregelen ABD merkezli güvenlik mimarisinin sona erdiğinin artık açıkça ilanı niteliğinde. Hafta sonu Münih’te düzenlenen Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) kongresinde konuşan Merz, “Pax Americana (Amerikan Barışı)” olarak adlandırılan ve ABD’nin Avrupa’nın güvenliğini garanti altına aldığı dönemin büyük ölçüde geride kaldığını söyledi. Bu sözler, yalnızca bir uyarı değil, aynı zamanda transatlantik ilişkilerde köklü bir kırılmanın itirafı olarak değerlendiriliyor.
BAĞIMLILIĞI SORGULAMAMIZ LAZIM
Merz, Avrupa’nın ABD’ye olan güvenlik bağımlılığını sorgulaması gerektiğini vurgulayarak, Washington’ın dış politikasında yaşanan dönüşümün geçici olmadığını ifade etti. Donald Trump’ın bir istisna değil, uzun süredir devam eden stratejik değişimin bir sonucu olduğunu belirten Alman lider, “Trump bir gecede ortaya çıkmadı, Amerikan politikası da bir gecede değişmeyecek” dedi. Merz’e göre, önümüzdeki yıllarda göreve gelecek ABD yönetimlerinin Avrupa’nın güvenliğine bugünkünden daha az bağlı olması dahi mümkün. Almanya Başbakanı, "Önce Amerika" politikasına dikkati çekerek, Washington'ın küresel anlamda önce kendi çıkarlarına odaklanan bir stratejiye geçtiğinin görülmesi gerektiğine işaret etti.
STRATEJİK ÖZERKLİK ÇAĞRISI
Merz, bu yeni tablo karşısında Avrupa’nın kendi savunma kapasitesini güçlendirmesi gerektiğini belirterek, stratejik özerklik çağrısında bulundu. Avrupa’nın askeri, siyasi ve teknolojik anlamda kendi ayakları üzerinde durmasının artık bir tercih değil zorunluluk olduğunu söyledi. Aynı zamanda Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında da uyarılarda bulunan Merz, Moskova’ya verilecek tavizlerin barışı değil, Kremlin’in yayılmacı hedeflerini güçlendireceğini dile getirdi. Vladimir Putin’in yalnızca Ukrayna ile yetinmeyeceğini savunan Merz, Avrupa sınırlarının yeniden çizilmesine yönelik uzun vadeli bir tehdit bulunduğunu vurguladı.
ABD NİYETİNİ AÇIK ETTİ
Bu açıklamalar, Trump yönetiminin geçtiğimiz hafta yayımladığı ulusal güvenlik strateji belgesiyle birlikte değerlendirildiğinde daha da anlam kazanıyor. Söz konusu belgede Avrupa, “göreli olarak gerileyen bir güç” şeklinde tanımlanırken, Washington’ın kıta genelindeki taahhütlerini azaltarak bazı seçili Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkileri güçlendirmeyi planladığı ifade edilmişti. Bu yaklaşım, ABD’nin Avrupa’yı bütüncül bir stratejik ortak olarak görmekten uzaklaştığını ortaya koyuyor.
TARİHSEL BİR YOL AYRIMI
Tüm bu gelişmeler, Soğuk Savaş sonrası kurulan transatlantik düzenin çözülme sürecine girdiğini gösteriyor. ABD’nin Avrupa’dan kademeli olarak çekildiği, Avrupa’nın ise kendi güvenliğini sağlamak zorunda kaldığı yeni bir dönemin kapısı aralanıyor. Friedrich Merz’in sözleri, bu gerçeğin artık üstü örtülmeden dile getirildiğini ve Avrupa’nın tarihsel bir yol ayrımında olduğunu gözler önüne seriyor.









