İsrail’in saldırılarında ailesinden ve akrabalarından 45 kişiyi kaybeden kendisi de yaralanan Filistinli Mahmut Muin Ayyaş (36) Türkiye’ye getirildi. Yaşadığı dramı Yeni Şafak’a anlatan Ayyaş, “Enkaz altında babamın sesini duyuyordum ama hiçbir şey yapamıyordum. Oğlum 4 gün boyunca enkaz altındaydı. Ellerimle oğlumu kurtarmaya çalıştım fakat başaramadım. O da kardeşleri gibi şehit oldu. Annem, babam, çocuklarım, kardeşlerim, geriye kimse kalmadı” dedi.
Terör devleti İsrail’in saldırıları nedeniyle Gazzeli hasta ve yaralılar Mısır’dan Türkiye’ye tahliye edildi. Dışişleri Bakanlığı ve AFAD koordinesinde Refah Sınır Kapısı’ndan Mısır’a geçen, aralarında engelli, yaşlı, çocuk ve kadınların da bulunduğu Gazzeliler, yaşadıkları acı günleri Yeni Şafak’a anlattı. İşgalcilerin evlerine attığı füzeyle bütün ailesini kaybeden, kendisi de yaralanan Mahmut Muin Ayyaş (36), “Gazze’yi tamamen yok etmeye çalışıyorlar. Şehitlerimizin naaşlarını sokaklara, futbol sahalarına, evlerin ve binaların altına defnediyorduk. Şehit sayısı o kadar fazlaydı ki, defnedecek yer bulamıyorduk” dedi.
Hayatı elimizden aldılar
Bölgede her yerin cesetlerle dolduğunu kaydeden Ayyaş, “İşgalciler cesetleri çalıp, organları satıyorlardı. Daha sonra bu bedenleri tekrar yollara atıyorlardı. Bu şekilde kimliği tespit edilemeyen binlerce şehit var. Gazze’de hiçbir yer güvenli değil İnsanlar Refah’a vardıklarında işgalciler bombalarla karşılıyor. Ne ekmek, ne su, ne de kalacak yer var” şeklinde konuştu. Savaşın bitmesini dileyen Ayyaş, “Allah Gazzemize yeniden kavuşmayı nasip etsin.Şehitlerimiz Filistin’e feda olsun” diye anlattı.
Oğlumu kurtarmayı başaramadım
Evi bombalandıktan sonra Gazze’deki Aksa Şehitleri Hastanesi’ne giden Ayyaş, “Ailem ve akrabalarımdan 45 kişi şehit oldu. Ben enkaz altından çıkarıldım. Enkazda babamın sesini duyuyordum, ama hiçbir şey yapamıyordum. Oğlum 4 gün boyunca enkaz altındaydı. Her saniye onunla konuştuk fakat onu çıkartacak ekipman yoktu. Ellerimle kazıp oğlumu kurtarmaya çalıştım, fakat başaramadım” diye konuştu.
Hastanelerde insanlar çığlık çığlığaydı
Saldırılarda kaburgaları kırılan Ayyaş, tıbbi malzeme yetersizliğine dikkat çekti. Yüzündeki yara izlerinin anestezi olmadan tedavi edildiğini anlatan Ayyaş, “Yüzüme anestezi yapılmadan dikişler atıldı, 7 kaburgam kırılmıştı. İnanılmaz acılar çektik. İnsanlar anestezisiz çığlık çığlığa tedavi oldu” diye anlattı. 2.5 yaşındaki yeğeni Yusuf’un Ankara’da tedavi olduğunu söyleyen Ayyaş, Türkiye’ye teşekkür etti.
Önce tehdit sonra ölüm
İstanbul’da yaşayan Gazeteci Sumeyye Abu Eita, 8 Ekim’de memleketi Gazze’ye giderek bölgede yaşananları bütün dünyaya anlattı. Gazze’nin kuzeyinden güneyine kadar her noktada bulunan Eita, “İnanılmaz görüntülere şahit oldum. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir soykırım yaşıyorduk. Bu katliamı haberleştirdiği için gözümün önünde arkadaşlarım katledildi. Gazze’de gazeteci olmak, oradaki insanların sesi olabilmek çok büyük bir görev” dedi. Bölgeden ayrılmakta zorlandığını dile getiren Eita, “İşgalciler, erkekler kendilerini kötü hissetsinler diye, aralarında çocuklarında bulunduğu grupları çıplak şekilde arayıp tutukluyor. Gazze’den ayrılmak zorunda kalmak beni çok etkiledi. Ayrılık vakti geldiğinde gözyaşlarımla birlikte ruhumu da Gazze’de bıraktım” ifadelerini kullandı.