Çağımızın en sinsi ve en yaygın hastalıklarından şeker hastalığı beslenme, genetik faktör ve yaşam tarzı gibi birçok sebepten ortaya çıkan bir hastalık olarak bilinmekte. Sık idrara çıkma, çok su içme, ağız kuruluğu, halsizlik ve kilo kaybı gibi ilk belirtileri olan diyabetin, tekrarlayan mantar enfeksiyonları, inatçı enfeksiyonlar ve yara iyileşmesinde gecikme sorunları yaygın olarak görülüyor. Peki şeker hastalığı belirtileri görüldüğünde ne yapılmalı? Şeker hastalığı çeşitleri neler? Tedavi yöntemleri nedir? İşte uzman görüşüyle soruların cevapları.
Acıbadem Bodrum Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Caner Çam, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü vesilesiyle, erişkin nüfusuna göre Türkiye’nin dünyada en fazla diyabetlinin yaşadığı ilk 10 ülke arasına gireceğini belirterek, ölümcül sonuçlara yol açabilen diyabet hastalığı konusunda uyarılarda bulundu.
ŞEKER HASTALIĞI BELİRTİLERİ GÖRÜLDÜĞÜNDE NE YAPILMALI?
ŞEKER HASTALIĞI TANISI NASIL KONULUR?
Sağlıklı bireylerde açlık kan şekeri düzeyi ortalama 70-100 mg/Dl arasında değişkenlik gösterir. Açlık kan şekerinin 126 mg/Dl'nin üzerinde olması, diyabet tanısının koyulabilmesi için yeterlidir.
Bu değerin 100-126 mg/Dl arasında olması durumunda bireye OGTT uygulanarak tokluk kan şekeri araştırılır. Öğün başlangıcından 2 saat sonra kan şekerinin ölçülmesi sonucunda kan glukoz seviyesinin 200 mg/Dl'nin üzerinde olması diyabet hastalığının, 140-199 mg/Dl aralığında olması gizli şeker adı verilen pre-diyabet döneminin göstergesidir. Bunların yanı sıra yaklaşık son 3 aylık kan şekerini yansıtan HbA1C testinin %7'den yüksek olması diyabet tanısını işaret eder.
ŞEKER HASTALIĞI BELİRTİLERİ
Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Tutal ile Kardiyoloji Uzmanı Dr. Kenan Çakmak, el ve ayak uyuşmasının ’diyabet’ belirtisi olabileceğini söyledi.
ŞEKER HASTALIĞI ÇEŞİTLERİ
ŞEKER HASTALIĞI TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Diyabet hastalarının zaman zaman insülin yerine alternatif bitki veya yiyeceklere yönelmesine de değinen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Caner Çam, hastaları şu sözlerle uyardı:
Tip 1 diyabette insülin tedavisi ile birlikte tıbbi beslenme tedavisi titizlikle uygulanmalıdır. Hastanın diyeti doktor tarafından önerilen insülin dozu ve planına göre diyetisyen tarafından planlanır. Besinlerin içerdiği karbonhidrat miktarına göre insülin dozunun ayarlanabildiği karbonhidrat sayımı uygulaması ile birlikte Tip 1 diyabetli bireylerin hayatı oldukça kolaylaştırılabilmektedir.
Tip 2 diyabetli bireylerde ise tedavi beslenme düzeninin sağlanmasının yanı sıra genellikle hücrelerin insülin hormonuna duyarlılığını artırmaya veya doğrudan insülin hormonu salınımını artırmaya yönelik oral antidiyabetik ilaçların kullanılmasını içerir.
Diyabet hastalığında dikkat edilmesi gerekenler ve önerilen tedavi ilkelerine uyulmadığı durumlarda kan şekerinin yüksek seviyelerde seyretmesi, başta nöropati (sinir harabiyeti), nefropati (böbreklerde hasar oluşumu) ve retinopati (göz retinasında hasar oluşumu) olmak üzere birçok sağlık sorununa yol açar. Bu nedenle eğer siz de diyabet hastalığına sahip bir bireyseniz, düzenli olarak kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyiniz.
TÜRKİYE DİYABETTE İLK 10’DA
Acıbadem Bodrum Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Caner Çam, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü vesilesiyle, erişkin nüfusuna göre Türkiye’nin dünyada en fazla diyabetlinin yaşadığı ilk 10 ülke arasına gireceğini belirterek, ölümcül sonuçlara yol açabilen diyabet hastalığı konusunda uyarılarda bulundu. Dr. Çam, alternatif gıdaların şekeri düşüremeyeceğine dikkat çekerek “İnsülin ve diyabet hapları dışında kan şekerini düşüren bir gıda yoktur. Yanlış uygulamalar hayati sonuçlar doğurabilir” dedi.
EN YAYGIN FORMLAR TİP1 VE TİP2 DİYABET
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Caner Çam, şeker hastalığı olarak bilinen “Diabetes Mellitus”un, vücutta pankreas beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonunun hiç üretilememesi veya vücudun ihtiyacını karşılayacak düzeyde üretilememesi ya da üretilen insülin hormonunun yeterince etki gösterememesine bağlı ortaya çıkan bir hastalık olduğunu anımsattı.
En yaygın formlarının Tip1 ve Tip2 diyabet olduğunu belirten Dr. Çam, en yaygın görülen ve genellikle ileri yaşla birlikte ortaya çıkan Tip2 diyabette insülin üretimi başlangıçta yeterli olduğu halde insülin direnci yani hücrelerin normal insülin seviyelerine yeterli yanıt verememesi söz konusu olduğunu ifade etti. Daha çok çocukluk yaş grubunda görülen Tip1 diyabette ise insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç sonunda zedelenmesi ve bundan dolayı da insülin yetersizliğinin söz konusu olduğunu dile getirdi.
Dr. Çam aldığımız besinlerin enerjiye dönüşmesi için tüm insanların insüline bağımlı olduğunu, diyabet hastaları için ise insülinin hayat kurtaran bir ilaç olduğunu vurguladı.