Arakanlı Müslümanlar, uzun yıllardan bu yana Myanmar ordusunun katliamlarına maruz kalan ve yok edilmeye çalışılıyor. Bölgedeki katliamlar Myanmar'ın kuruluş yıllarına kadar gitmektedir. Uluslararası toplumun gözleri önünde köyleri yakılan, topraklarına el konularak sürgün edilen ve çocuk, kadın, erkek ayır edilmeksizin öldürülen Arakanlı Müslümanlar, katliamlardan kaçmak için yasa dışı yollardan komşu ülke Bangladeş ve Hindistan’a kaçmak zorunda bırakılıyor.
Son dönemde yeniden şiddetlenen saldırılar sonucu bölgede yüzlerce sivil katledilirken, yaşadıkları bölgeleri terk edenler ise zorlu yollardan geçerek ölümden kurtulmaya çalışıyor. Eski Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan öncülüğünde Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çi'nin desteğiyle oluşturulan Arakan Danışma Komisyonunun Rohingya ile ilgili hazırladığı raporun açıklanması ile eş zamanlı olarak ordunun birçok köye askeri operasyon başlattığı ifade ediliyor. Bölgeden gelen görüntülerde ordu güçlerinin birçok köyü yaktığı, katliamlardan kurtulmak isteyen sivillerin nehirlerden geçerek kaçmaya çalıştığı görülüyor.
Annan’ın öncülüğündeki komisyon tarafından hazırlanan raporda Myanmar ordusunun hedefinde olan ve Müslümanların yoğun olarak yaşadığı eyalette yaşanan insan hakları ihlallerine yer veriliyor. Komisyon hazırladığı raporla görev misyonunu tamamlarken, şiddet dalgasının yeniden yükselişe geçmesi ise dikkati çekiyor. Hazırlanan raporda Müslümanların yaşadığı bölgede ekonomik ve sosyal kalkınmaya öncelik verilmesi, ekonomik kaynakların adilce paylaşılması gerektiği çağrısı yapılıyor. Ancak BM’nin ve uluslararası toplumun gözleri önünde katliama maruz kalan Rohingyaların en önemli önceliği ‘hayatta kalmak.’
Uluslararası toplumun etkili çözümler üretemediği, dünyanın yaşanan katliamlara sessiz kaldığı bölge, ekonomik ve sosyal konularda da geri kalmış durumda. Myanmar hükümeti, buna rağmen insani yardımların bölgeye ulaşmasını engelliyor. Bangladeş hükümeti de Cox’s Bazar’a insani yardımların ulaşmasını engelliyor. Bu bölgedeki kamplarda yaşayan siviller de büyük imkânsızlıklar içerisinde hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Bölgeye giden insani yardımların önemli bir kısmı ise Türkiye’deki STK’lar tarafından gerçekleştiriliyor.
Rohingyaların yaşadığı katliamların en önemli nedeni Myanmar hükümetinin, kurulduğu günden bu yana sürdürdüğü ve 1982 yılında kabul edilen Vatandaşlık Kanunu ile de resmileştirdiği Rohingyaların tanınmaması durumudur. 1982’de çıkarılan kanun ülkedeki bütün etnik grupları vatandaş olarak kabul ederken, Rohingyalar ülkenin vatandaşı olarak kabul edilmemiş ve resmen ‘vatansız bir halk’ konumuna düşmüşlerdir.
Myanmar hükümetine göre “Arakanlı Müslümanlar, ülkenin vatandaşı olmaktan ziyade dışardan gelmiş olan Bengalilerdir. Bu yüzden Arakanlıların ülkede vatandaş olma gibi bir hakları yoktur ve Bangladeş’e geri dönmesi gereken bir topluluktur.” Bu görüş, Myanmar hükümetinin saldırgan politikalarının ana zeminini hazırlıyor. Bu düşüncenin altında yatan faktör ise 8. yüzyıla kadar dayanmakta.
İngiltere sömürgesinin sona ermesinden sonra bölgede ilk olarak federal bir yapının kurulması gündeme gelmiş olsa da 1948’te hazırlanan Anayasa ülkedeki Arakanlı Müslümanları yok saymıştır. Bu dönemden sonra kendi yurtlarında ‘vatansız’ kalan Arakanlı Müslümanlar, Myanmar yönetimi tarafından dışlanmış, saldırıların ve katliamların hedefi haline gelmiştir. Bangladeş’in de 1971 yılında bağımsızlığını ilan etmesi ile birlikte, Arakanlı Müslümanların durumu uluslararası bir soruna dönüşmüştür. Rohingyaları, ‘Bengal’ olarak kabul eden Myanmar hükümeti, onları yurtlarından çıkmaya zorlarken, Bangladeş hükümeti ise, Rohingyalılara sınırlarını kapatarak ölüme terk etmiştir. Bangladeş ile Myanmar arasında bir sorun olarak görülen Rohingyaların yaşadıkları bölgelerde büyük bir zulme uğramıştır.
Rohingyalar, Myanmar hükümetinin artan saldırı ve katliamlarına karşı, siyasal bir yapı ve küçük çaplı direniş grupları oluşturarak karşı çıkmaya çalışmışlarsa da Myanmar’ın ağır askeri saldırıları nedeniyle başarısız olmuşlardır. Myanmar hükümeti tarafından dışlanan ve yok sayılan Rohingyaların en önemli talebi, vatandaşlık hakkının verilmesi ve topraklarına yönelik saldırıların durdurularak haklarının tanınması olmuştur. Ancak günümüze kadar devam eden sorun, Myanmar hükümeti tarafından görmezden gelinmektedir.
Yaklaşık 3,5 milyon Müslümanın yaşadığı Arakan'da Müslümanların yanı sıra Budistler de yaşamaktadır. Hükümetin izlediği politikalar ve saldırılar nedeniyle bölgedeki Müslüman nüfus her geçen gün azalmaktadır. Yapılan araştırmalara göre günümüzde 3,5 milyondan geriye sadece 1 milyon Müslüman kalmıştır.
Myanmar yönetimin saldırıları ve yaşanan katliamlar nedeniyle yaşadığı bölgeleri terk eden bir milyonun üzerinde Arakanlı Müslüman ise farklı ülkelerde sığınmacı veya işçi olarak yaşamaktadır. Aljazeera’nin yaptığı bir araştırmaya göre, Malezya’da 150 bin, Bangladeş’te 500 bin, Pakistan’da 350 bin, Suudi Arabistan’da ise 200 bin Rohingyalı bulunmaktadır. Bu ülkelerin yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri, Tayland ve Hindistan’da da Arakanlı Müslümanlar yaşamaktadır.
Myanmar ordusunun son günlerde başlattığı saldırılarda yaklaşık bin sivilin hayatını kaybettiği, yüzlerce sivilin de yaralandığı belirtiliyor. Müslümanların yaşadığı köylere yönelik geniş çaplı saldırılar başlatan ordu, köyleri yakıyor. Myanmar hükümetinin hayata kalmak için kaçan Arakanlı Müslümanların geride kalan mallarına el koyduğu ve Budistleri bu bölgelere yerleştirdiği belirtiliyor.
BM’nin verilerine göre, son üç yıl içerisinde 100 binin üzerinde Arakanlı teknelerle ülkelerini terk etti. Yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre son dönemde artan saldırılar nedeniyle 20 binin üzerinde sivil yaşadığı bölgeyi terk etti. 60 bin Rohingyalı Müslümanın Bangladeş'e girişine izin verilmediği için sınıra yakın dağ bölgelerine sığındığı belirtiliyor. Bölgede 700'ün üzerinde cami, medrese, ev, okul ve Kuran kursu yok edildi. İHH İnsani Yardım Vakfı’nın yerel kaynaklardan edindiği bilgilere göre ise, son dönemde artan saldırılar nedeniyle bölgedeki insani krizin arttığı belirtiliyor.