Amerika'da seçimler ne zaman? sorusu Türkiye ile Amerika arasındaki iplerin gerilmesiyle merak konusu oluyor. Peki, Amerika'da başkanlık ve kongre seçimleri ne zaman? İşte ABD seçim tarihleri..
Amerika'da seçimler ne zaman yapılacağı Amerikalılar kadar Türkleri de yakından ilgilendiriyor. Amerika Türkiye ilişkilerinin kötüye gitmesiyle gözler ABD'de de yapılacak seçimlere çevrildi.
ABD'de 6 Kasım 2018'de yapılacak Kongre ara seçimleri yılın en önemli siyasi süreci olarak büyük önem taşıyor. Cumhuriyetçiler her iki kanatta da üstünlüklerini devam ettirmeyi, Demokratlar ise en az birinde üstünlüğü ele geçirerek 2020 başkanlık seçimleri için avantaj sağlamayı amaçlıyor.
ABD'nin gelecek yıl karşılaşacağı zorlu maratonlar siyaset ve diplomasi gündemini baştan aşağı şekillendirecek.
6 Kasım 2018’de yapılacak Kongre ara seçimleri, hem ABD Kongresi hem de Donald Trump yönetimi açısından hayati önem taşıyor.
Ara seçimlerde 435 sandalyeli Temsilciler Meclisinin tamamı, 100 sandalyeli Senatonun ise üçte biri (33) yenilenecek. Şu anda her iki kanatta da üstünlüğü elinde bulunduran Cumhuriyetçilerin temel amacı bu üstünlüklerini sürdürmek. Demokratların hedefi ise en az birinde üstünlüğü ele geçirmek ve 2020’deki başkanlık seçimlerine olabildiğince avantajlı girmek.
Ülke genelinde Trump'ın kamuoyu desteği giderek düşerken, Demokratların ara seçimlerde yapacağı muhtemel bir atağın 2020 başkanlık seçimleri için istikameti belirleyebileceği değerlendirmesi yapılıyor.
Trump’ın “vize yasağı” olarak bilinen ve son versiyonuyla 6’sı Müslüman toplam 8 ülke vatandaşlarına belli ölçüde seyahat kısıtlamaları öngören süreç, ABD Yüksek Mahkemesinden de onay almasıyla yürürlüğe girdi. Ancak alt mahkemelerde daha önce üç kez yürütmesi durdurulan vize yasaklarının son durumuyla ilgili hukuki süreçlerin 2018 yılında da gündem oluşturması bekleniyor.
Meksika sınırına duvar örülmesi tartışması sürerken ABD ile bu ülke arasındaki gerilim ve duvarın finansmanıyla ilgili Kongre içindeki uzlaşmazlıklar da devam ediyor. 2018 yılında inşasına devam edilecek duvarla ilgili hem diplomatik hem de finansal tartışmaların süreceği öngörülüyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu her yıl olduğu gibi 2018'de de Eylül ayında New York'ta dünya ülkelerinin devlet başkanları ve heyetlerinin katılımıyla toplanacak.
Liderlerin konuşacağı Genel Kurul Toplantısına Kuzey Kore ile başta Suriye, Irak ve Filistin olmak üzere Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerin damgasını vurması bekleniyor.
ABD ekonomisi için 2018'in büyümenin ve enflasyonun kısmen hızlanacağı bir yıl olması bekleniyor.
Beyaz Saray ve Cumhuriyetçi Parti'nin zorlu bir süreçten sonra hayata geçirdiği vergi indirimlerinin ekonomiyi canlandırması ve büyümeyi yüzde 2,5'e yükselteceği tahmin ediliyor. Enflasyonu yüzde 2,1'e yükseltmesi beklenen genişlemeci mali politikaların, para politikasını da etkileyeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
ABD Merkez Bankasının (Fed) yeni Başkanı Jerome Powell liderliğinde dört kez faiz artırması bekleniyor.
Bu yılı Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile sağladığı barış anlaşmasıyla kapatan Kolombiya’yı 2018 yılında, diğer isyancı grup Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ile devam eden barış görüşmeleri, Kolombiya Milli Takımı'nın Dünya Kupası maçları ve seçimler bekliyor.
Ülkesinin yarım yüzyıldan fazla süren iç çatışmalarından birini FARC’la imzaladığı anlaşma ile sonlandırıp Nobel Barış Ödülü kazanan Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, ELN ile Ekvador’un başkenti Quito’da devam eden görüşmeleri de 2018’de barışla neticelendirmeyi hedefliyor.
Santos hükümetinin yönetimdeki son aylarını geçireceği 2018’de Kolombiyalılar, en az iki kez sandık başına gidecek. Bu ülke vatandaşları, 102 üyeli Senato ve 166 üyeli Temsilciler Meclisinden oluşan Kongre seçimleri için 11 Mart’ta oy kullanacak.
Kolombiya’da yeni devlet başkanını belirlemek için ilk seçim 27 Mayıs’ta gerçekleştirilecek. Kolombiya’da şayet ilk turda bir devlet başkanı çıkmazsa ülkeyi 17 Haziran’da seçimlerin ikinci turu bekliyor.
Sandıklarda farklı isimlere oy verecek Kolombiyalıları, seçimlerin ikinci turundan iki gün sonra, dünya kupası grup maçında milli takımları birleştirecek. Rusya’da yapılacak 2018 FIFA Dünya Kupası'nda, Japonya, Polonya ve Senegal’in bulunduğu H Grubuna düşen Kolombiya ilk maçını 19 Haziran'da Japonya’ya karşı yapacak.
ABD Başkanı Donald Trump'ın kuralları hiçe sayarak tehdide kadar varan diplomasi anlayışı, ülkesini müttefiklerinin çoğuyla karşı karşıya getirdi.
Tehditkar çıkışlarıyla Avrupa Birliği (AB), Birleşmiş Milletler (BM) ve NATO gibi uluslararası örgütlerin yanı sıra İngiltere, Almanya, Kanada, Pakistan ve Katar gibi çok sayıda müttefik ülkeyle ilişkilerin gerilmesine neden olan Trump, dün de bu ülkeler listesine NATO müttefiki ve stratejik ortağı Türkiye'yi ekledi.
Trump'ın FETÖ ve PKK adına casusluk yaptığı iddiasıyla yargılanan ABD'li papaz Andrew Craig Brunson'ın serbest bırakılmaması durumunda Türkiye'ye geniş yaptırımlar başlatacağı tehdidine Ankara'dan sert tepki geldi.
Trump'ın Türk yargı sistemine müdahale olarak değerlendirilen bu çıkışına Dışişleri Bakanlığı, "Türkiye’ye kimse emir veremez ve tehdit edemez." yanıtını verdi.
Bu açıklamalar üzerine Washington ile Ankara arasındaki ipler bir anda gerilirken dikkatler, Trump'ın sosyal medya üzerinden yürüttüğü tehditkar diplomasi retoriğine çevrildi.
Başkanlık koltuğuna oturduğundan bu yana NATO ülkelerini gayrisafi yurt içi hasılalarının yüzde 2'si kadar harcama yapma taahhütlerini yerine getirmedikleri için eleştiren Trump, defalarca "Avrupa'yı savunmayacağını" ifade ederek ABD'nin Avrupa ile asırlık ittifakını sarstı.
Almanya'yı özellikle hedef alan Trump, çeşitli platformlarda Almanya'nın hem Rusya'dan korunmak istediği hem de Rusya'dan milyarlarca dolarlık petrol ve gaz aldığına işaret ederek, ''Gidip Rusya ile gaz ve petrol anlaşmaları yapıyorlar, Rusya'ya milyarlarca ve milyarlarca dolar ödüyorlar. Rusya'ya karşı kendilerini korumak istiyorlar ama gidip Rusya'ya milyarlarca dolarlık ödeme yapıyorlar.'' ifadelerini kullandı.
Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de görüşmesinin ardından Fox News'a yaptığı açıklamada da Almanya Başbakanı Angela Merkel'in göçmen politikalarını eleştirerek ''Angela bir zamanlar süper stardı ta ki milyonlarca göçmenin Almanya'ya gelmesine izin verene dek; öncesinde bütün seçimlerde yenilmezdi ama göç politikası ona çok zarar verdi.'' dedi.
Trump, çelik ve alüminyum ithalatına ek gümrük vergileri uygulayacağını duyurarak ABD ile Avrupa arasındaki iplerin daha gerilmesine yol açtı.
Sosyal medya hesabında gümrük vergileri konusunda Avrupa ülkelerini tehdit etmeyi sürdüren Trump'ın AB'ye yönelik çıkışları, birliği düşman olarak tanımlamaya kadar vardı.
Hafta başında Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile bir araya gelen Trump, Avrupa ülkeleriyle ticaret konusunda "sıfır tarife, sıfır bariyer, sıfır sübvansiyon" hedefine ulaşmaya çalıştıklarını ifade etti ancak AB'ye yönelik tehditleri, Avrupa ile ABD arasında derin bir çatlak oluşturmuş durumda.
Trump'ın Avrupa'ya yönelik en ilginç çıkışlarından biri de İngiltere'nin AB'den ayrılmasını övgüyle karşılaması oldu.
Bu çıkış, Avrupa'da eleştirilere neden olurken Trump'ın İngiltere'ye yönelik sıcak tavrı uzun sürmedi.
ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, İngiliz mevkidaşına bir mektup göndererek ABD'nin öncelikli müttefiki olarak kalmak istiyorlarsa Londra'nın savunma harcamalarını artırması gerektiğini kaydetti.
Trump'ın Londra ziyareti sırasında Başbakan Theresa May'e Brexit müzakereleri sürecinde tavsiyelerini dinlemediğini ve gelinen noktanın çok kötü olduğunu söylemesi de Londra'da soğuk duş etkisi yaptı.
Trump'ın tehditkar dış politika retoriği, ABD ile komşusu Kanada arasında da gerilime neden oldu.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun G-7 Zirvesi'nden sonra ABD'nin ithal ürünlere gümrük vergisi uygulamasını eleştirmesi üzerine Trump, Twitter'dan yaptığı açıklamada, G-7 Liderler Zirvesi'nin sonuç bildirgesini imzalamayacağını duyurdu.
Trump, arkasından konuşmakla suçladığı Trudeau'yu "iki yüzlü" ve "zayıf" olarak niteledi. Trudeau ise "Biz makul insanlarız ama itip kakılmayacağız." diyerek Trump'a sert tepki gösterdi.
Trump'ın Katar'a yönelik ambargo uygulayan bazı Arap ülkelerine destek vermesi ve Doha'yı tehdit etmesi, ABD'nin bölgedeki en büyük askeri üssüne ev sahipliği yapan Katar'la ABD arasında derin bir çatlağa neden oldu.
ABD'nin Doğu Asya'da 1950'lerden bu yana müttefiki olan Güney Kore, Trump'ın tehdit ettiği ülkeler listesine eklediği bir diğer ülke oldu.
Trump'ın Güney Kore ile serbest ticaret anlaşmasını Kuzey Kore ile yapılan müzakerelerden bir sonuç alınana kadar imzalamayacağını duyurması, ABD'nin Asya'da yarım asırdır kurduğu güçlü ilişkileri sarstı.
Trump, ikili ilişkilerinin yanı sıra birçok örgüt ve anlaşmadan çekilerek ABD'yi dünyada yalnız bıraktı.
Başkan Trump'ın ABD'nin 11 Pasifik ülkesi ile imzaladığı Trans-Pasifik Ticaret Anlaşmasından (TPP) çekilme kararı, ABD ile başta Çin olmak üzere Japonya, Meksika ve Kanada gibi önemli ticaret ortaklarıyla köprüleri atmasına yol açtı.
Selefi Barack Obama'nın imzaladığı Paris İklim Anlaşması, İran nükleer anlaşması gibi önemli anlaşmalardan çekilen Trump, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde de BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ile BM İnsan Hakları Konseyi'nden ayrılarak ABD'yi öncülük ettiği dünya düzenine ters düşürdü.
Trump'ın Twitter hesabından ABD'yi Dünya Ticaret Örgütü, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) ve NATO gibi önemli örgüt ve anlaşmalardan çekmekle tehdit etmesi hem ülkesinde hem de dünyada büyük tepkilere neden oldu.