EDISYON:

Bankalar kredilerde vadeyi açmalı

04:012/05/2023, Salı
G: 2/05/2023, Salı
Yusuf Dinç

Evet, böyle bir başlık attım. Çünkü artık seçim sonrasını konuşacak kadar anketler ve beklentiler Cumhur İttifakı lehine şekillendi. Bankalar kredilerde vadeyi açmalı. Uzun bir zamandır çok hatta çok çok kısa vade önerileri yapıyorlar. Bankalar doğru dürüst kredi vermiyor sen vadeden bahsediyorsun, denecekse; kredi vermemelerinin gerisindeki sorun vade vermemeleri zaten, diye cevap veririm. Evet, bu konuyu gündeme aldım. Çünkü Cumhuriyetin 100. yılında düzenlenen 6. İzmir İktisat Kongresi’nde fikir

Evet, böyle bir başlık attım. Çünkü artık seçim sonrasını konuşacak kadar anketler ve beklentiler Cumhur İttifakı lehine şekillendi.

Bankalar kredilerde vadeyi açmalı. Uzun bir zamandır çok hatta çok çok kısa vade önerileri yapıyorlar.

Bankalar doğru dürüst kredi vermiyor sen vadeden bahsediyorsun, denecekse; kredi vermemelerinin gerisindeki sorun vade vermemeleri zaten, diye cevap veririm.

Evet, bu konuyu gündeme aldım. Çünkü Cumhuriyetin 100. yılında düzenlenen 6. İzmir İktisat Kongresi’nde fikir beyan eden herkesin bankaların
vade uyumsuzluğu ajitasyonuna
aldanmış olduğunu gördüm.

Vade uyumsuzluğu konseptini bildiği iddiasıyla konuşanlar dahi bunun bir ajitasyon malzemesi olamayacağının farkında değiller yani.

Vade uyumsuzluğu bankaların kısa vadeli kaynak (mevduat) toplayıp uzun vadeli kredi vermesi durumunu ifade eder.

Kısmen davranışsal kısmen de aritmetik bir sorundur. Kendi deneyiminizden dahi bilirsiniz; konut kredisi almışsanız mesela 10 yıl (120 ay) vade tercih etmişsinizdir, mevduat hesabı açtığınızdaysa bırakın 10 yılı 1 yıl dahi tercih etmezsiniz. Zaten mevduatta 1 yıl üzerinde vade tanımlanmasına mevzuatta dahi gerek duyulmamıştır.

Türkiye’de mevduatın ortalama vadesi 60 gün civarıdır. Son dönemde Kur Korumalı Mevduat Hesabı’na (KKM) vade uyum yükü de vurulduğundan bu ortalama birkaç gün yukarı atmıştır ama hala kredilerin ortalama vade beklentisine göre çok çok kısadır. Bu da bir bankaya hücum durumunda risk unsurudur. Bankaya hücum, bir bankanın nakit varlıklarıyla karşılayamayacağı miktardaki mevduatın hayli sıkışık bir zaman diliminde çekilmesi talebiyle karşılaşmasıdır. Zira oluşturduğu para bankanın kendisinde değildir, kredi alanlardadır. Sırf vade uyumsuzluğu kaynaklı atakların (hücumların) önünü almak için bankalara
mevduat güvencesi
gibi bir imkân verilmiştir. O da yetmemiştir, sırf bu yüzden merkez bankaları bankalara
likidite penceresi
(son borç mercii) açmıştır. Yani borç bulamayacak durumdaki bankalara borç verme taahhüdü...
Çünkü vade uyumsuzluğu sorunu gi-de-ri-le-mez. Hatta vade uyumsuzluğu sorunu bankaların varlık nedenidir. Bankalar vade uyumsuzluğu sorununu çözmeyi teklif ederek değil, bu sorunu kendi üstlerine devralmayı teklif ederek var olmuştur. Doğrudan borçlanmanın alternatifi olmalarının ve marj hak etmelerinin daha önemli bir gerekçesi yoktur. Bir ekonomide özel bir şirkete verilebilecek en üst imtiyaz olan
halktan para toplama yetkisine
de bu yüzden sahiptirler. Mevduatta vade yenilenir, biz de uzmanlarımızla likiditeyi yönetiriz demişler ve sorunu üstlerine almışlardır. Çözdükleri temel sorun budur. İhtiyaç duyulma gerekçeleri budur.
Ama varlık gerekçelerini işlerine gelmediği zaman zararlı davranışlarının bahanesi yapmaları ve bunun haklı bir bahane olup olmadığını sorgulama görevinde olanları dahi,
aşağıdan yukarı kadar
, ikna etmeleri ise kabul edilebilir değildir.

Bankalar bu ajitasyonu yutturmak için her zaman fırsat bekler. Yutturursa da sonuna kadar kullanır. Aslında vade uyumsuzluğu nedeniyle iş yapmayan banka varlık gerekçesini reddetmektedir. Varlık gerekçesini reddedenin varlığına son vermesi yahut verilmesi gerekir.

Ben de son dönemde alınan bazı makro ihtiyati tedbirler sonrası bankaların kredide vadeleri kısacağını tespit etmiştim. Ama buna izin verilmemesi gerekir. Bankaların bu ajitasyonuna ikna olmak Türkiye ekonomisinin ihtiyaçlarını cevapsız bırakmak demektir.

Selektif kredi politikası tatmin edici vade gerektirir.
Bankalardan ancak yeterli vadede kredi alanlar yatırım yapabilir. Yatırım yapılması ekonomide arzu edilen sağlıklı genişlemeyi sağlar. Yatırımlarla genişleme diğer tüm piyasalar gibi finansal piyasaları da rahatlatır. Kredide vade sorunu daha az önemli hale gelir.
Hem selektif hem kısa vadeli kredi piyasası olmaz,
olsa da istenen sonucu vermez. Kredi faizi regüle ediliyorsa edilsin ama Türkiye asıl
kredi vadesini regüle eden adımlar atmalıdır.. Seçimden sonrası için daha öncelikli bir iş yoktur.
Yoksa zaten seçim nedeniyle bunalan reel kesim, seçim sonrası da umduğunu bulamaz. Bankaların ajitasyonuna aldananlarla da bu yol yürünmez. Vadeyi kısarak kim olsa kâr rekoru kırar.

Şu ajitasyon dedikleri her yerden mantar gibi patlıyor Türkiye’de. Sorumluluğunu terk etme heveslisi her kişi, aldatmayı şiar edinen her öğe, her odak ajitasyon çarkına biniyor, sonuna kadar sömürmeden inmiyor. Maalesef bu çark her zaman da çalışıyor. Türkiye nasıl bu hale geldi veya getirildi anlamak mümkün ama kabul edilebilir değil.

Ajitasyon illetinden her alanda kurtulmadan arzu edilen Türkiye’ye kavuşmak ancak hayal olur. İlmi olmayanın akademide, imanı olmayanın dinde, düşman askerliği yapanın peygamber ocağında, vizyonu olmayanın siyasette, iş bilmeyenin işte, hele hele de profesyonelliğini kanıtlayamayanın finansal piyasalarda ajitasyon sayesinde yeri olmamalı.

#Ekonomi
#Mevduat
#Likidite
#Seçim
#Yusuf Dinç

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.