Yaralı parmak

04:0023/10/2024, Çarşamba
G: 23/10/2024, Çarşamba
Yaşar Süngü

“Senin tanıdığın öğrencilerinden filanca Belediye’nin filanca Belediye Başkan yardımcısı hayvan barınağına atanmış” dedi arkadaşı. Güldü adam; “İyi olmuş, 10 yıldır başkan yardımcılığı yaptı, yaralı parmağa bile işemedi” dedi. Her yerde var bunlardan; Kamuda, belediyelerde, özel sektörde, eğitimde. Yukarıda da var, aşağıda da. Her sektörde her eğitim seviyesinde her kademede görebilirsin böyle arkadaşları. Çoğu da arkadaşımız, dostumuz ya da bir tanıdığımızdır. Ortak özellikleri çoktur. Kimseyi

“Senin tanıdığın öğrencilerinden filanca Belediye’nin filanca Belediye Başkan yardımcısı hayvan barınağına atanmış” dedi arkadaşı.

Güldü adam; “İyi olmuş, 10 yıldır başkan yardımcılığı yaptı, yaralı parmağa bile işemedi” dedi.

Her yerde var bunlardan;
Kamuda, belediyelerde, özel sektörde, eğitimde.

Yukarıda da var, aşağıda da.

Her sektörde her eğitim seviyesinde her kademede görebilirsin böyle arkadaşları.

Çoğu da arkadaşımız, dostumuz ya da bir tanıdığımızdır.

Ortak özellikleri çoktur.

Kimseyi beğenmezler.

Aşırı ve gereksiz mütevazidirler.

Büyük laf etmeyi severler.

Memnuniyetsizdirler.

Mükemmeliyetçidirler.

Paylaşmayı sevmezler.

Vermeyi değil almayı severler.

Yoksulu değil zengini severler.

Makam sahiplerini sık sık ararken akrabalarını yok sayarlar.

Menfaat beklentisi içinde olduğu kişilere mutlaka,
“Var mı benden bir isteğin”
demeyi severler.

Sorunları abartırlar.

Çözüm aramazlar.

Hep şikâyet ederler.

Gözleri hep kusur arar.

Sokakta yaya yolunda yerdeki taşı bile görse, birileri tökezlenmesin iteyim kenara demez, üstünden atlar ya da yanından geçer gider.

El açana, “çok yalakaydı”, “yalan söylüyor”, “çok iyi tanırım bu tipleri”, “Allah versin” der.

Dilencide erdem arar, yüksek karakter, yüksek kişilik arar.

“Allah sana diyor “ver” diye, sen tekrar geri gönderiyorsun. Nolcak bu işin sonu!” desen uyanır mı?

Zor.

Çünkü penceresi farklı.

İhtiyaç sahibine akıl verir, ihtiyacını görmezden gelir.

Arabasını sokakta park edip kapıdan çıkarken, “Burası hastane çevresi, acil park yeri arayan çok oluyor, arabanı biraz daha öne çekersen bir araba daha girer” dersin.

Mal mal bakar, “Sıkışık olunca arabam çizilebilir” der.

Otobüs hareket eder, durak mahallinden çıkmadan gelen yolcuya kapıyı açmaz.

Halk otobüsünde çocuğunu veya torununu yanına oturturken çocuğun kulağına eğilerek, “sakın kalkma” der.

Çocuk bile ondan insan ki onu uyarma ihtiyacı hisseder.

“Büyükler gelince koltuktan kalkma sakın” diyen kadın emin olun ki hayatı boyunca hiçbir yaralı parmağa merhem olmamış, çevresinde sevilmeyen biridir.

**

İsrailli silah tüccarlarına
Savunma Sanayi fuarında “En iyi bebek öldürme teknolojisi var mı?” sorusunu sorduğu video ile viral olmuştu.

Abu Rahs: (Gazze konusunda) “Yeni yaklaşımlar ve yöntemler gerekli. Aynı mesaj ama yeni bir açı ve perspektif gerekiyor. Bir senedir 10 TikTok hesabımı sildiler. Sosyal medya hesaplarım sansürleniyor ve kapatılıyor” diyor.

Uyuyanları, uyutanları ve zalimi rahatsız etmenin bin bir yolunu, yasaları çiğnemeden bıkmadan usanmadan denemek lazım.

Rahatsız etmeden olmaz.

Mesela, Japon bir işçi her iş çıkışında yol güzergahına yakın İsrail elçiliğinin önün gelip, “Soykırımı durdurun, katiller” diye bağırıyor, sonra evine gidiyor.

Aylardır bunu yapıyor.

Makamlar, mevkiler ve konfor alanları sıcaktır.

İnsanlar sadece kendi menfaatlerine aşırı duyarlıdır.

Söz konusu başkalarıysa çok acele etmezler.

“Hayırlı işlerde acele ediniz”
uyarısı bu yüzdendir.

İşe yarayan adam olmak kolay değildir.

Emek ister.

**

Atıştırmalık sektörü
temsilcilerinin hiç sevmeyeceği bir haber bu.
Günde 14 saati geçen uzun sürekli açlığın, sadece kanser değil, obeziteden diyabete, Alzheimer’ den kalp damar hastalıklarına kadar bütün kronik enflamatuar hastalıkların riskini azalttığı biliniyordu. Göğüs hastalıkları uzmanı Profesör
Ahmet Rasim Küçükusta
hocadan son gelişmeleri öğrendik.

Rasim hoca da yaralı parmağa merhem olmaya çalışanlardan.

Yeni çalışmalar açlığın kanser tedavisini daha etkili kılacağını gösteriyormuş.

Diyetisyenleri
de unutmamış hoca; “Üç ana üç ara öğün yemeyi şart koşan diyetisyen ve metabolizma uzmanlarına önemle duyurulur” diyor.

Herkes hem sağlıklı olmak istiyor hem kilo almamak istiyor hem de sürekli yemek içmek istiyor.

Diyetisyenlerin altın çağı bu yüzyıl.

**

Gizli kalmış ya da açık bir yarayı görenler ve merhem olmaya çabalayanlar da epey çok ama onlar reklamı sevmedikleri için görünmezler.

Mesela işini doğru dürüst yapan insanlar görünmezler.

Çalışanın hakkını hukukunu yemeden kazanan patronlar görünmezler.

İşinin hakkını veren sabit ücretli çalışanlar görünmezler.

Öğrencilerini eğitmek için çabalayan hocalar görünmezler.

Görünmeyenler buzdağının altında kalanlardır.

Asıl değerli olanlar da onlardır.

Görünenlere çok takılmayın çok da değer vermeyin hem yanılırsınız hem mutsuz olursunuz.

Kıymetli taşlar vitrin arkasındadır.

Yani sözün özü, yaralı parmak durumu iyi bir turnusol kağıdıdır.
#kamu
#özel
#Yaşar Süngü