Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamalarıyla Türkiye’nin BRICS’e başvurusu resmî olarak teyit edildi ve nedenlerini de öğrenmiş olduk… Bakanın açıklamalarını sadeleştirirsek, 1,5 nedeni var; birincisi, Türkiye’nin bir “ küresel güç matrixi ” çıkardığı, buna bakarak, çok kutupluluk üzerinden hareketlerini düzenlediği anlaşılıyor… Anlaşılıyor ki, başvurunun sebep-sonuç ilişkisi yalın bir gerçekliğe yaslanıyor; Batı güç kaybediyor, Doğu güç kazanıyor. Yükseliş parametreleri içinde ekonomi de var,
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamalarıyla Türkiye’nin BRICS’e başvurusu resmî olarak teyit edildi ve nedenlerini de öğrenmiş olduk…
Anlaşılıyor ki, başvurunun sebep-sonuç ilişkisi yalın bir gerçekliğe yaslanıyor; Batı güç kaybediyor, Doğu güç kazanıyor. Yükseliş parametreleri içinde ekonomi de var, enerji de var, silahlı kuvvet de var, jeopolitik de var. Yolu da daha var ama onu da, “içine girince göreceğiz”…
Batı’nın eridiği teşhisi içinde Türkiye-AB ve Türkiye-ABD ilişkilerinin ayrı yeri olduğu aşikâr. O da buçuk nedeni oluşturuyor; “AB ile ekonomik entegrasyon tam üyelik ile taçlandırılsaydı, böyle bir arayış içinde olmayabilirdik”…
Türkiye sadece kırgın değil, aynı zamanda kızgın!
***
Yine aynı nedenle, şu an dünyadaki krizler ABD Başkanlık seçimlerinin sonuçlarını belirleyici sayarak bekliyor ama oradan da hangi aday kazanırsa kazansın mevcut dalgalanmaları süt-liman edecek sonuç çıkamaz. Bu beklenti eski alışkanlıklara yaslanıyor, hepsini terk etmek lazım…
***
Bir örneğini/teyidini NATO Genel Sekreteri Stoltenberg veda konuşmasında verdi; ‘İngiltere ve Türkiye olmadan Avrupa kıtasının güvenliği olmaz’ dedi. Bizim matbuat da övünç/gurur manşetleri yaptılar bundan…
***
Aynı kontekste, Türkiye’nin “yeni jeopolitik rütbesi”nin yüksekliğini vurgulamak adına, Sayın Fidan’ın Ukrayna-Rusya savaşındaki son durum tahlilindeki bir farklılığa bakmak gerekiyor…
Şu sıralar püskürtülmeye çalışılan Kursk istisna ve/veya müzakere masasında koz yaratma girişimi kabul edersek, savaşta bir donma halinin yerleşik hale geldiği, bunun da zaman içinde “yeni bir sınır veya yeniden bir sınır” üretme potansiyeli barındırdığı gözlemleniyor…
Ukrayna-Yunanistan-Güney Kıbrıs-İsrail hattı-ihtimali ve buraya yapılan askeri yatırım konusunda Ankara’nın hazırlık ve planları ne olmak lazımdır?
***
Aynı zincirin baklalarından olmak üzere, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve 15 Temmuz döneminin büyükelçisi John Bass’ın ziyareti de bu baptandır…
İsrail’in, Gazze-Batı Şeria-Lübnan-Ürdün-Suriye ve sonrası (!) yolundaki ilerleme aklıyla cem edildiğinde, bu mesaj, cepheleri yönetmesinde Türkiye’ye stres yüklüyor…
Tamam, her iki başkent yüzyıllardır barış hattı olan sınırın kıymetinin farkında ama bir başka tür mücadele devam ediyor! Kapıları açık tutuyoruz İran’a. Ama cereyan yapıyor bölge!