İsrail’i dövemediğinize göre, kimi dövmek istersiniz?

04:002/10/2024, Çarşamba
G: 2/10/2024, Çarşamba
Nedret Ersanel

Nasrallah’ın öldürülmesiyle birlikte medyaya hakim olan İsrail ve MOSSAD güzellemeleri konsantrasyonu bozar. Elbette görmezden gelinecek değil ve haberdir ama bu kadar köpürtüp, üzerinde tepinme neyin nesi? Neyi temize çekiyoruz? Günah zaten bu gücün insanlığa karşı kullanılması değil mi? Evet, çağrı cihazları organizasyonu veya örgütün lider kadrosuna yönelik ataklar operasyonel olarak başarılıdır ama kıyımın fail ve gerçeklerini herhalde ortadan kaldıramaz. Ama galiba sulandırıyor… İnsanlığa karşı

Nasrallah’ın öldürülmesiyle birlikte medyaya hakim olan İsrail ve MOSSAD güzellemeleri konsantrasyonu bozar.
Elbette görmezden gelinecek değil ve haberdir ama bu kadar köpürtüp, üzerinde tepinme neyin nesi? Neyi temize çekiyoruz?
Günah zaten bu gücün insanlığa karşı kullanılması değil mi?
Evet, çağrı cihazları organizasyonu veya örgütün lider kadrosuna yönelik ataklar
operasyonel olarak
başarılıdır ama kıyımın fail ve gerçeklerini herhalde ortadan kaldıramaz. Ama galiba sulandırıyor…

İnsanlığa karşı işlenen suç her şeyin üzerindedir. Hele bu günahın ardına saklanmış, ‘mevcut düzeni yaşatmak için her şey mübahtır’ yoldan çıkmışlığının, kanlı kibrin durdurulması gerekiyor…

***

1 yıla yürüyen İsrail soykırımı uzadıkça, coğrafi olarak yayıldıkça, işte Lübnan, çaresizliğin biriktirdiği öfke akacak yatak arıyor. Hele mazlumların, masumların yanında herkese göre ziyadesiyle duran ülkelerin diş gıcırdatmasından uyku tutmuyor…

Tam bu anda çıkıp, “bu Müslüman ülkeler, Rusya, Çin, vs. Amerika’yla İngiltere’yle ‘aynı noktada” demek nedir? Ankara da bölge ülkelerinin kıpırdamamasından rahatsız ve daha yeni bizzat Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu’nun ardından çıkıp onlara yine ve sertçe sitem etti…

Doğru yerde durmanın getirdiği hem sorumluluklar hem bedeller vardır. Örneğin, ABD, İsrail, vs. Türkiye’nin ahlaklı tavrından hoşlanmıyorlar. Ankara da, bölgedeki ülkelerin “duruşundan” hoşlanmıyor…

Fakat ‘günah kantarının’ bir ayarı olmak lazım.
Herhalde, İsrail, ABD, İngiltere’nin elindeki kanla, en azından uluslararası hukuk ve Filistin davasının haklılığı konusunda mutabık olduğumuz ülkeleri kıyaslayacak değiliz. En azından şimdilik.

Artı, sitemin yanında davette de bulunduk; “biz pozisyonumuzu koruyacağız, diğer ülkeleri, herkesi bu noktaya davet ediyoruz”. Davetin ilk sıradaki muhatapları yine bu ülkelerdir. Ve İsrail’le hamilerini dövemediğimize göre, tek çare kalan “birlikte hareket etme” yolunda onları dışlayamazsınız, hele kamuoylarını küstüremezsiniz…


DÜRBÜNDEKİ ‘+’DAN İSRAİL’İ KAYBETMEYİN…

Bu noktada şöyle bir gelişmenin uç vermeye başladığı hissediliyor; büyük Ortadoğu coğrafyasında krize yakın ülkelerin birbirlerine yönelik tavırlarında bir tür gerginlik hali var…

Bu yüzden Ankara,
mümkün olduğunca çok
ülkenin oluşturduğu kümeler içinde ve mümkün olduğunca çok platformda
İsrail’i odakta tutmaya
gayret gösteriyor…

Zamana/sabra yayılmış, çok emek gerektiren, umutsuzluğu teşvik edenler bol olsa da konsantrasyonu kaybetmeyen, birden çok kulvarda takibi yapılan zahmetli bir iş bu. Bu mücadeleye şevkle kol sıvayan kaç ülke var derseniz, onları saymak da zor, kefil olmak da. Ancak Türkiye yalpalamıyor. Bu da bir çekim alanı yaratıyor…

Doğru sabitten, savrulanlara bakınca haklı sitemleriniz artar. Türkiye’nin sitemi, İsrail karşısında istikrarlı duramayan ülkelerde baskı olarak da algılanabilir. Ama davet o kadar haklı ki, kıvam bulunuyor…


ÖNCELİĞİNİZ ARKASINDAKİLERSE…

İlaveten, yine bölge ülkelerinin arasında geçmişten yadigâr ya da cari açık hesaplar olduğundan, bu sefer defterler açılmaya başlanıyor. Herhangi bir ülke ismi özellikle vermiyorum ki, onun üzerinden tartışma yönünü kaybedip “odak” yine kaçırılmasın…

Arkasında önünde hangi ülkeler olursa olsun, Filistin davası ve İsrail sorunu her şeyden önce bu bölgenin konusudur.
Elbette şu gerçekliği bütün dünya hep birlikte yutkunduk; Amerika ve İngiltere askeri gücü Tel Aviv soysuzluğunun arkasında durdukça kimse kımıldayamıyor. Ama bu kaba kuvvet kadar sorun olan,
ülkelerin İsrail’e bakmak yerine ABD, İngiltere ile kendi ilişkilerine bakması!
Asıl rezalet bu. Çünkü o andan itibaren katilin ortağına dönüşüyorsunuz.

ÜZERİMİZE YÜRÜYOR…

O halde?

Devam ettiği, nükleer riski arttığı halde Ukrayna savaşını neredeyse unuttuk. Oysa ulusal güvenliğimize tehdit de oluşturuyor. Küresel paylaşımın cephesi olduğundan kısa, orta vadede dış politikamızı da etkileyecek…

İsrail saldırısının geçtiği her aşamada öyle. Öncekini bırakıyoruz, sonraki aşamanın saatlerce ince ince tetkikini yapıyoruz. Şimdi de Lübnan’dayız. İsrail soykırımına ilgimizi kaybetmek, İsrail odağını kaybetmek lüksümüz hiç olamaz.
Çünkü savaş üzerimize yürüyor…

Son tahlilde, “yaşam alanımızdaki”, büyük Ortadoğu’daki bütün sorunları anası Batı’nın buradaki varlığı ve politikaları olduğu konusunda mutabıksak, aramızda açmazlar bulunan ülkeleri hiç unutmadan ama sorunlar sıralamasında alta alarak, bol sabırla gözümüzü İsrail’in işlediği suçlardan ayırmamak lazım gelir…

Nitekim, Lübnan’a kara saldırısı başladığı zamanlamada Türkiye’nin 50’li yıllara atıfla BM’ye “birlik kuralım daveti” yapması odur.


SİZİ NEREYE ÇEKİYOR?

Bir kaç kez tekrarladım; 7 Ekim vakasının perde arkası yaşananlar içinde en az irdelenen muammadır…

Bu sorunun net, ikna edici yanıtı, soykırımın tarafı olan ülkelerin nihai hedefini/planını açığa kavuşturacak!
Çünkü ikinci muamma da buradadır; İsrail-ABD-İngiltere’nin bu vahşeti sürdürüp beslemesindeki final sahnesi de belirginleşecek. Bir takım teori ve iddialar var ama bunlar ikna edici, içimize sinen veriler taşımıyor. Soykırımın başında Netanyahu’nun ağzından çıkan, “bittiğinde bölgenin haritası değişmiş olacak” cümlesi sadece adi yayılmayı tarif etmiyor. Jeopolitik bir sonuç arıyor.
Bu sonuç her ne ise, bölge ülkelerinin de Türkiye’nin de çıkarına olamaz…
Sadece, “İsrail etrafındaki düşman unsurları temizliyor” diyerek işin içinden çıkamayız. Neden şimdi? Bölge haritası kimlere karşı düzenlenecek? Bu sadece Tel Aviv’in konfor alanıyla sınırlı değil.
Washington ve Londra aklı bir “set” kurmaya çalışıyor ve bu da Ukrayna gibidir!
#israil
#politika
#Nedret Ersanel