Gemiyle tarihte yolculuk

04:005/12/2025, Cuma
G: 5/12/2025, Cuma
Mehmet Şeker

Kasvetli bir İstanbul akşamında, Süleymaniye Camiinin avlusunda oturmuş kasketli bir genç, kendi hâlinde düşüncelere dalmış, Galata’yı, Haliç’i ve martıları, Boğaz’da süzülen vapurları, yük gemilerini seyrederken, omzuna bir el dokunur. Dönüp bakar, beyaz sakallı bir ihtiyar, nefes nefese onun gözlerinin içine bakmaktadır. Telaşlı ihtiyar, genç adamın eline eski bir rulo tutuşturur ve “Peşimdeler evlat, beni bul” der. Daha sözü bitmeden hızla uzaklaşmaya başlar. Kim olduğunu sorar. İhtiyar adının

Kasvetli bir İstanbul akşamında, Süleymaniye Camiinin avlusunda oturmuş kasketli bir genç, kendi hâlinde düşüncelere dalmış, Galata’yı, Haliç’i ve martıları, Boğaz’da süzülen vapurları, yük gemilerini seyrederken, omzuna bir el dokunur.

Dönüp bakar, beyaz sakallı bir ihtiyar, nefes nefese onun gözlerinin içine bakmaktadır.

Telaşlı ihtiyar, genç adamın eline eski bir rulo tutuşturur ve “Peşimdeler evlat, beni bul” der.

Daha sözü bitmeden hızla uzaklaşmaya başlar.

Kim olduğunu sorar.

İhtiyar adının “Efrasiyab” olduğunu söyler. “Beni mutlaka bul evlat!”

***

Genç adam ne olduğunu anlayamadan elinde ruloyla kalakalır.

Çok eski olduğu yıpranıklığından belli olan ruloyu açıp açmamak arasındadır.

Saate bakar, beşi beş geçiyordur.

Üstelik o gün beşinci ayın beşidir.

Bir yandan unutmamak için ihtiyarın ismini tekrar eder, bir yandan etrafa bakınır.

O kimdir, peşindekilerin maksadı nedir, ruloda ne vardır?

Açıp bakarsa, ihtiyarı yakalamak isteyenler onun da başına dert açarlar mı?

Bu düşünceler içindeyken rulo üzerinde Osmanlıca yazıyı okur. “Sefine-i Tayy-i Zaman”.

Yani zamanda yolculuk gemisi.

***

Macera böyle başlar.

Kovalamaca, heyecan, tarihte yaşananlar ve günümüzdeki olaylar…

Aradaki benzerlikler üzerine, hemen akla gelen Mehmet Âkif’in o sözü.

“Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”

***

Bu macera, Kahraman Gündüz’ün kaleminden.

Sefine-i Tayy-i Zaman isimli eser, Haber Ajanda yayınlarından çıktı.

Mukayeseli siyasî-tarihî roman.

“Bu romanı okurken adeta İstanbul’un, Roma’nın ya da Paris’in puslu sokaklarında derin bir kovalamacanın ortasında bulursunuz” diye özetleyen Serhat Bıçak, bu serüven sırasında Türkiye’nin ve dünyanın bir takım kilit hadiseleri hakkında düşünmek için ilginç benzetmeler ve betimlemelerle karşılaşacağımızı haber veriyor.

***

Son derece keyifli bir üslupla geçmişi ve bugünü harmanlayan bu eser, elli bölümden ibaret.

Tarih içinde, zaman gemisi ile bir o kadar yolculuk demek.

Yazarımız Kahraman Gündüz’ün şahsına ait bir zaman makinesi var.

Hasarsız, çiziksiz, boyasız ve mühendisler odasına kayıtlı.

İsteyenleri makul bir ücret mukabilinde geçmişe götürüp bugüne hasarsız döndürebiliyor.

O yolculuklara katılmak isteyenlerin pişman olmayacaklarını garanti edebilirim.

Üstelik tanıdık simalarla karşılaşma ihtimali yüzde yüz.

***

Son bölümde Faruk Hazar’ın şiirine rastlıyoruz.

“Bu zulüm yerde kalmaz

Yemin olsun ki asra.

Önce mevtü’l-insanlık

Sonra harabü’l-Basra.”

#aktüel
#hayat
#mehmet şeker