Yapılan kanuna karşılık geçmişte sadece tek sefer uygulanan enflasyon muhasebesi bilhassa son iki yılda yaşanan fiyat gelişmelerine binaen 2024 yılında tekrar uygulanmaya başlayacak. Konuyla ilgili Reuters’e açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanlığı, bilançolarda enflasyon muhasebesi sonucu oluşan kâr ya da zararın 2024 ve sonrasında sonra vergi matrahını etkileyeceğini belirterek, bu dönemde enflasyon düzeltmesinin sektörler ve şirketlerde vergi matrahını artırıcı veya azaltıcı etkisi olabileceğini
Yapılan kanuna karşılık geçmişte sadece tek sefer uygulanan enflasyon muhasebesi bilhassa son iki yılda yaşanan fiyat gelişmelerine binaen 2024 yılında tekrar uygulanmaya başlayacak.
Konuyla ilgili Reuters’e açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanlığı, bilançolarda enflasyon muhasebesi sonucu oluşan kâr ya da zararın 2024 ve sonrasında sonra vergi matrahını etkileyeceğini belirterek, bu dönemde enflasyon düzeltmesinin sektörler ve şirketlerde vergi matrahını artırıcı veya azaltıcı etkisi olabileceğini ifade etti.
Enflasyon yani paranın satın alma gücündeki aşınma nedeniyle gerçek durumu yansıtmayan bilançonun güncel satın alma gücüne göre yeniden değerleme işlemine tabi tutulmasıdır.
Bu işlem ile parasal olmayan varlıklar ve kaynaklar (Örneğin hammaddeler, malzemeler, ticari mallar, peşin ödenen giderler, iştirakler, bağlı ortaklıklar, arazi ve arsalar, binalar, makine, tesis ve cihazlar, taşıtlar, gayri maddi haklar, özel maliyet bedelleri, özsermaye kalemleri, borçlar, düzeltilmiş kâr/zarar, pasifte yer alan fonlar, karşılıklar …) güncel değerlerine getirilmesi amaçlanır.
Normalde üretici fiyat endeksinin (ÜFE) içinde bulunulan yılda %10’u, son üç yılda ise %100’ü aşması durumunda enflasyon düzeltmesi yapılması zorunludur. Şartların gerçekleşmesine rağmen uygulanmayan enflasyon muhasebesi verilen kanun teklifi ile iki yıl tehir edilmişti.
Her ne kadar tek sefer uygulanmış olsa ve GİB (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından yeni taslak hazırlanmaya başlanmış olsa da mantık şu şekildedir:
* Duran varlıkları ve stok kalemleri güçlü olan işletmeler,
* Öz kaynakları güçlü olan ve daha az yabancı kaynak kullanan işletmeler
* Öz sermayesinin üzerinde yabancı kaynak kullanan işletmeler
* Duran varlıkları az, stokları düşük olan işletmeler
* Yabancı kaynak kullanan ve aktif durumda olmayıp ancak tasfiyeye girmemiş işletmeler
Yukarıda bahsedilen çerçeve nedeniyle iş dünyasının bir kısmı ‘zorunluluk’ olarak görürken, bir kısmının ise vergi yükünü artıracağı gerekçesiyle karşı çıktığı enflasyon düzeltmesi (enflasyon muhasebesi) sistemi otomatik olarak 1 Ocak 2024’te devreye alınacak.
Son iki yılda yükselen enflasyon neticesinde alınan krediler her şekilde büyük kârlar edilmesine sebep olmuştur. Krediye ulaşma imkânı olmayan veya bunu tercih etmeden öz kaynakları ile yol almaya çalışan işletmeler ise TL’nin aşırı değer kaybı neticesinde büyük kayba uğramıştı. Enflasyon muhasebesi ile bu eşitsizliğin giderilmesi amaçlanmıyor ancak bundan ziyade vergisel anlamda bir denkliğe varılmaya çalışılıyor.
Devlet eliyle düşük tutulan faizlerle kredi alan kesim son iki yılda devasa kârlar edindi. Bu kesim sadece yüksek tutarlı işlem yapan kesim değildir. Kendinizi aklamayın; bunun içinde bedava krediyi alıp otomobil, ev, yazlık, altın, döviz alan herkes dahildir.
Bu işlemlerin bedelini ise aldığı ücret ile evini geçindirmeye çalışan, maaşının tamamı veya çoğu hayati harcamalara giden kesim ile fikren veya inanç anlamında faize karşı duran kesim ödemiştir.
Yazmasak kalbimiz mutmain olmaz; kredi ile zengin olanın bedelini mutfakta çocuğuna yemek pişirme derdinde olan anne ödemiştir! Buna son verme çabalarına karşı durmak ahlaki değildir.