Cumhuriyetçi Parti’nin 2024 başkan adayı olmak için yarışan adaylar Çarşamba akşamı ön seçim döneminin ilk tartışmasında seçmenin önüne çıktı. Kamuoyu yoklamalarında açık ara önde giden eski Başkan Trump’ın katılmadığı tartışmada diğer adaylar öne çıkma mücadelesi verdi. Eski Başkan Yardımcısı Mike Pence ve eski BM Temsilcisi Niki Haley gibi adayların performanslarının göz doldurduğu tartışmada hemen her konuda Trump’ın gölgesi hissedildi. Bu iki adayın Trump yönetiminde görev yapmış olmalarına rağmen eski başkanı doğrudan eleştirmelerinin salondaki seyirci arasında prim yaptığını söylemek mümkün değil. Partide Trump’ın ağırlığının kırılamadığı, seyircinin bu tür eleştirilere verdiği güçlü tepkilerden belliydi.
Adayların Amerika’nın büyük şehirlerinde artan suç oranı gibi problemleri nasıl çözeceklerine dair soruya verdikleri cevapta klasik ‘hukuk ve düzen’ söylemi öne çıktı. Adaylar temel problemin ideolojik olarak inanmadıkları suçlara karşı kanunları uygulamayı reddeden Demokrat savcılar olduğunu savundular. Başkan olduklarında bu tür savcıları görevden alma sözü veren adaylar orta sınıf beyaz kesimlerin suç oranı konusundaki hassasiyetine oynamaya çalıştı. New York, Los Angeles ve Chicago gibi büyük Amerikan şehirlerindeki suç artışının sebebinin Demokrat belediye başkanları ve yerel yöneticiler olduğunu iddia eden Cumhuriyetçilerin büyük şehirlerdeki liberal Demokratların üstünlüğü dolayısıyla buralardaki seçmenle ünsiyetleri son derece zayıf.
Chris Christie New Jersey gibi liberal bir eyalette bir Cumhuriyetçi vali olarak suça karşı başarılı olduğunu belirtirken DeSantis de Miami’de suç oranı artmış olsa da genel olarak Florida’da düştüğünü söyleyerek prim yapmaya çalıştı. Suç oranlarının özellikle pandemi sonrasında artmasına rağmen Cumhuriyetçilerin anlattığı kadar felaket seviyesinde bir problem olup olmadığı tartışılır. Bu konuyu bu şekilde gündeme getiren Trump başkanlığı döneminde de Cumhuriyetçilerin oy alamadığı bu şehirleri hedefe koymayı adet haline getirmişti. Cumhuriyetçi adayların bu konuda yeni bir vizyon ortaya koymadan hukuk ve düzen vurgusunu tekrarlamaları şehir banliyölerinde yaşayan daha muhafazakâr ve bağımsız seçmene oynadıklarını gösterdi.
Fox TV moderatörünün adaylara ‘odada olmayan fil’ olarak tanımladığı Trump’ın yargılandığı davalarda suçlu bulunmasına rağmen Cumhuriyetçi Parti’nin adaylığını kazanması durumunda ne yapacaklarını sorması en hararetli tartışmaları başlattı. Parti seçmeninin kararına saygı duyacağını söyleyen adayların Trump’a desteği içlerine sindiremedikleri açıktı. Chris Christie’nin Trump’ın başkanlık makamına yakışmayacak işler yaptığını ve mahkemede suçlu bulunmasa dahi daha önce anayasayı askıya alma yönündeki sözlerinin kendisini diskalifiye etmeye yettiğini söylemesi seyircinin yoğun yuhalamasına neden oldu. Mike Pence’in 6 Ocak olaylarında anayasayı koruma yeminine sadık kalarak anayasal görevini Trump’ın siyasi geleceğinin üstünde tuttuğunu söylemesi kendini eski patronundan ayrıştırma çabası olarak öne çıktı.
Birçok aday Pence’in anayasal çerçevede hareket ederek doğru yaptığını söylerken ‘küçük Trump’ rolüne soyunan Vivek Ramaswamy’nin başkan olur olmaz Trump’a af çıkaracağını söylemesi salondaki seyirciden bol alkış toplamasını sağladı. 38 yaşındaki Ramaswamy’nin yüksek sesle ifade ettiği Trump’tan daha fazla Trumpçı söylemleri, DeSantis gibi Trumpçı tabana oynayan adayların öne çıkmasını engelliyor. Bu tabana oynamanın ancak tam Trumpçı olmakla mümkün olacağına karar vermiş havadaki Ramaswamy’nin DeSantis’in alanını daralttığı açıktı. Eski Başkan Trump’la ilgili nasıl tavır alacakları konusunda netlik sergilemede zorlanan adaylar arasındaki bölünmüşlük ve seyircinin Trump’a tam destek olarak yorumlanabilecek tepkilerine bakıldığında partinin eski başkanı aşmasının mümkün olamayacağı tekrar görüldü.
Ukrayna’ya yardım bağlamında gerçekleşen Rusya ve Çin tartışmasında Pence gibi adayların hem dünyaya liderlik yapabilir hem de iç sorunlarımızı çözebiliriz şeklindeki yaklaşımının seyirci nezdinde prim yaptığını söylemek güç. Klasik Cumhuriyetçiler için en saygın isimlerden Reagan’ın dünya meselelerine bu şekilde yaklaştığını savunan Pence karşısında Ukrayna’ya verdiğimiz yardımı Meksika sınırındaki göç meselesini halletmek için harcayalım şeklindeki popülist söylemin daha fazla alkış alması partinin ne kadar değiştiğini gösteriyor. Niki Haley Ukrayna’ya destek vermezsek Putin’in bir sonraki hedefi NATO ülkesi olacak ve ABD’nin savunma hattı Ukrayna’dan başlıyor şeklindeki sözleriyle dış politika tecrübesini konuşturmaya çalışsa da bu konuda seyirciden büyük destek göremedi.
Trump’ın ‘önce Amerika’ söyleminin iyice hâkim olduğu partinin dış politikada dünya liderliğine soyunma fikrine prim vermediği açık. DeSantis’in Ukrayna’ya değil güney sınırımıza asker göndereceğim demesinin daha popüler olduğu Cumhuriyetçi Parti adayının seçimleri kazanması durumunda Ukrayna’daki dengelerin de değişeceği kesin. Tartışmada gündeme gelen iç ve dış politika alanındaki hemen her konuda adaylar Trump’ın hayaletiyle mücadele etmek zorunda kaldı. Trump’ın popülaritesi ve partiye hakimiyeti seyircilerin tepkilerinde, Ramaswamy’nin söylemlerinde, Meksika sınırı ve Ukrayna tartışmalarında sürekli hissedildi. Pence ve Haley gibi nispeten iyi performans gösteren adayların dahi eski başkanın parti üzerindeki etkisini kırmakta zorlanmaları gecenin kazananının yine
Trump olduğuna işaret ediyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.