Sosyal medya mahkûmları

Sosyal medya platformları hayatımıza girdiği günden beri tartışılıyor. Uzmanlar sosyal medyanın hayatımızın hemen her alanıyla ilgili olumsuz etkilerine ilişkin değerlendirmeler yapadursun, bu platformların hayatımızdaki yeri her geçen gün daha da artıyor. Böylesine kaçınılmaz bir gerçeklikle karşı karşıyayız.

Toplumsal fay hareketliliğinin yaşandığı her dönemde sosyal medya platformları öne çıkıyor. Kimi zaman olumlu, kimi zaman olumsuz örnekler nedeniyle tartışmanın ilk sırasında yer alıyor. Toplumsal infial oluşturmak isteyen karanlık yapılar zaman zaman sosyal medya üzerinden çok ciddi dezenformasyona başvuruyor. Tam tersi durumda da sosyal medyanın gücünden istifade edilebiliyor. Bir kötülüğe sosyal medya aracılığıyla karşı konabilir.

Sosyal medyanın etkisini iyi değerlendirenlerin; siyasette, ticarette, uluslararası ilişkilerde kısmi bir üstünlük sağladıkları görülüyor. Hayatımızın her alanında yer alan sosyal medyanın, aynı zamanda bir bağımlılık sorununa dönüştüğünü de görüyoruz. Uzmanlar sosyal medya bağımlılığının diğer bağımlılıklar gibi ele alınması gerektiğini belirtiyor.

7 Ekim’den sonra Siyonist terör örgütü İsrail’in Filistin’de başlattığı soykırım ve 10 aydır devam eden katliamlar karşısında sosyal medya platformlarının duruşu, yepyeni tartışmaları beraberinde getirdi. Zaten taraflı duruşları nedeniyle tartışmalı olan sosyal medya platformlarının, Siyonizm’in emrinde oldukları bu soykırım dolayısıyla gün yüzüne çıktı. Küresel konvansiyonel medya kuruluşları gibi sosyal medya platformları da İsrail’in yanında yer aldı, katliamları gizledi, vahşeti kararttı. Katliama maruz kalanların sesinin dünyaya duyurulmasını engelledi. İsrail’in sahte propagandalarını yayarken, gerçek katliamları sansürledi.

Terör devleti İsrail, Hamas’ın liderlerinden İsmail Heniyye’yi Tahran’da şehit etti. Bu suikast tüm İslâm dünyasında büyük tepkiye neden oldu. Dolayısıyla her Müslüman, sosyal medya hesabından bu cinayeti lanetledi ve şehit Heniyye için taziyede bulundu.

Facebook ve İnstagram’ın sahibi Meta şirketi, Heniyye ile ilgili taziye paylaşımlarını sildi. Hem de en üst düzey kişi ve kuruluşların paylaşımını kaldırdı. İçerik kaldırmak bir sansürdür. Bu sansüre karşı İnstagram’a önce erişim kısıtlandı ardından tamamen engellendi.

Birkaç gündür devam eden erişim engeli, sosyal medya platformlarına olan bağımlılığı gözler önüne serdi. Bazısı parodi de olsa, yapılan paylaşımlar durumun vahametini ortaya koyuyor. Kimi doğum gününü, kimi düğününü, kimi tatilini erteleyeceğini söylüyor. İnstagram yoksa yaşamanın bir anlamının bile olmadığını söyleyenler var.

Ortaya çıkan bu gerçeklik karşısında durup düşünmenin zamanı çoktan geçti. Bu işten geriye dönüş mümkün değil. Bu platformlar hayatımızın bir parçası artık. O halde yapılması gerekenler hususunda herkesin elini çabuk tutması gerekir. Alternatif platformlar oluşturmak kolay değil. Ancak bu durum ihmal edilmemeli. İkincisi; var olan platformlar içinde söz sahibi olabilmeyi, paydaş olabilmeyi sağlayacak çalışmalar yapılmalı.

Hem sosyal medya platformlarından şikâyet ediyoruz, hem de her işimizi bu platformlar eliyle gerçekleştiriyoruz. Kurum kuruluşlar, bakanlıklar, STK’lar bütün duyurularımızı bu platformlar aracılığı ile yapıyoruz. Alenen, “Bizim yapıp ettiklerimizden haberdar olmak istiyorsanız, sosyal medyadan takip edin bizi” deniliyor.

Kurumların internet siteleri yok sayılıyor. Bırakın internet sitelerini kurumsal sosyal medya hesapları bile ikinci plana itilip, kişisel hesaplardan önemli bilgiler paylaşılıyor. Üç gazete, 5 dergi almayı tasarruf tedbirlerine aykırı bulanlar, haber merkezlerinden daha kalabalık sosyal medya ekibi çalıştırıyor.

Yaşamımızın bir parçası haline gelen sosyal medya platformlarını silip atamayacağımıza göre, tek çare bağımlılığı azaltmak. Bunun için insanların sosyal medyaya yönelme gerekçelerini azaltacak tedbirler almak gerek.