MOBESE’ler haber kamerası değildir!

04:009/10/2024, Çarşamba
G: 9/10/2024, Çarşamba
Hüseyin Likoğlu

Toplumda infial oluşturan çokça olay yaşıyoruz. Bir gün kadın cinayeti, bir gün çocuk cinayeti, bir gün taciz, bir gün polise saldırı... Kötü olayın alıcısı çok, reytingi yüksek olduğu için de maalesef bu tür haberler medyada çokça fazla yer alıyor. Ancak haberlerin veriliş şekli ve anlatım heyecanına baktığımız zaman meselenin reytingin çok ötesine geçtiğini görüyoruz. Türkiye’de toplumsal olaylar oluşturarak, ülkenin huzuruna kastetmek isteyenleri epeydir görüyoruz. Gençlerimiz üzerinde oyunlar

Toplumda infial oluşturan çokça olay yaşıyoruz. Bir gün kadın cinayeti, bir gün çocuk cinayeti, bir gün taciz, bir gün polise saldırı... Kötü olayın alıcısı çok, reytingi yüksek olduğu için de maalesef bu tür haberler medyada çokça fazla yer alıyor.

Ancak haberlerin veriliş şekli ve anlatım heyecanına baktığımız zaman meselenin reytingin çok ötesine geçtiğini görüyoruz. Türkiye’de toplumsal olaylar oluşturarak, ülkenin huzuruna kastetmek isteyenleri epeydir görüyoruz.

Gençlerimiz üzerinde oyunlar oynandığını herkesin görmesi gerekir. Aile yapımızı bozmak, toplumun ahlâkî değerlerini zayıflatmak, mefkûresi olmayan bir neslin yetişmesi için büyük gayretler içinde olanları biliyoruz.

Sinema, dizi, çizgi filmler, animasyonlar, dijital oyunlar başta olmak üzere gençlerimize hitap eden tüm araç-gereçler bu doğrultudaki içeriklerle dolu. Sapkın içerik üretenler fonlanırken, sapkınlığa karşı çıkanlar bir el tarafından adeta görünmez hale getiriliyor.


UTANMASALAR CİNAYETİ KİM İŞLEDİ DİYE BAHİS AÇACAKLAR!

Türkiye bir aydan fazla “Narin cinayetini” konuştu. Televizyonlar günlerce hem olay yerinden canlı yayınlar yaptı hem de stüdyolarda saatlerce konu konuşuldu. Soruşturmanın gizliliği ayaklar altına alındı. Zanlıların ifadeleri, daha mürekkebi kurumadan canlı yayınlarda okundu.

Savcılar daha ifadeleri okuyup yalan yanlışları analiz edip çapraz sorgu aşamasına gelmeden, zanlılar televizyonlarda öğrendikleri diğer ifadeleri analiz ederek, yeni savunma geliştirdi. Utanmasalar Narin’i kimin öldürdüğü üzerine bahis açacaklar.

İstanbul’un ortasında iki kız çocuğu vahşice öldürüldü. Bu kızların anne-babası var, kardeşleri var. Doğranmış beden fotoğrafları, bırakın sosyal medyayı, milletin WhatsApp gruplarında dolaşıyor. Çok net bir toplumsal infial operasyonu...

Beyoğlu’nda iki sapık, bir kadına tacizde bulunuyor. Görüntüler önce bir televizyon kanalında, ardından tüm görsel medya kuruluşlarında yer alıyor. Bazı televizyon kanalları veya bazı TV programları güvenlik kameraları olmasa yayın yapamayacak halde.


MOBESE’LERİ EN ÇOK FETULLAHÇILAR AMACI DIŞINDA KULLANDI

MOBESE’leri en çok amacı dışında kullanan Fetullahçı terör yapılanması oldu. Fetullahçı polislerin, MOBESE’ler aracılığıyla elde ettikleri görüntüleri, gerek şantaj amaçlı, gerek toplumsal fay hatlarını etkilemek için kullandığına ilişkin çokça iddia var.

Bir şehrin hemen hemen her yerini tek merkezden gözetleme imkânı veren bu sistem, amacı dışında kullanılırsa her türlü kötülüğe yol açılabilir. Bu sistemin amacı, suçları önlemek veya işlenen bir suçun kaydını bulup, yargıda hesap sorulmasına yardımcı olmaktır.

Ne yazık ki son olaylardan yola çıkarak baktığımızda MOBESE’lere yeni bir görev daha eklendi!.. Bazı televizyonların görüntü ihtiyacını karşılamak gibi bir rol üstlenmeye başladı bu sistem. Ve yine ne yazık ki bu görüntüler, toplumda infiale ve korkuya yol açmaktadır. Bilmeden yapılıyorsa olayın üzerinde titizlikle durulmalı!.. Bilerek yapılıyorsa durum çok vahim demektir...


Anormal zihniyetten sorumsuzca çarpıtma

İstanbul’da iki genç kızı hunharca katleden Semih Çelik’in İmam Hatip Lisesi mezunu olduğu yalanını hızlıca yaydı CHP medyası. Böylesine bir canilik üzerinden bir kesime saldırma iştahıyla yanıp tutuşan bir anormal zihniyetle karşı karşıyayız. Kaldı ki bir İmam Hatip Lisesi mezunu da sapıtabilir. Yanlış yanlıştır. Ama böyle olmadığı halde açıkça yalan söylemenin amacı nedir?

Semih Çelik ve iki genç kız, lise 1. sınıfı Eyüpsultan-Oğuz Canpolat Anadolu Lisesinde okumuşlar. 9. sınıfın 2. dönemindelerken pandemi başlamış, 10. sınıfta da yine pandemi nedeniyle uzaktan eğitime devam etmişler. 11. sınıfta yüz yüze eğitime geçilirken dönemin başında Semih Çelik, açık liseye geçmiş. İkbal Uzuner 11. sınıfın 2. döneminde nisan ayında Gelenbevi Anadolu Lisesine, Ayşenur Halil ise 11. sınıfın sonunda açık liseye geçmiş.

#toplum
#cinayet
#Hüseyin Likoğlu