Son haftalarda Avrupa cephesinde pek alışık olunmayan bir mücadele yaşanıyor. İtalya’nın yeni hükümetinin hazırladığı taslak bütçe planı üzerine yaşanan tartışma, Roma ve Brüksel arasında bir gerginlik halini aldı.
Olayı kısaca özetlemek gerekirse; kemer sıkma karşıtı yaklaşımıyla da bilinen yeni koalisyon hükümeti, seçim sürecinde önem verdiğini ortaya koyduğu birtakım ekonomik sorunlara çare bulmak adına mali genişlemeci bir yaklaşım sergiliyor. Bu doğrultuda ülkenin bütçe açığını gelecek yıl GSYH’nın %2,4’üne çıkarmayı öngören yeni plan, sonraki iki sene için kademeli bir düşüş eşliğinde yeniden %1,8’e dönüleceğini yazıyor. Lakin Avrupa Komisyonu, bu genişlemeci tutumu gerek kriterler gerekse hedeflerden sapma bağlamında sorumsuz bir yaklaşım olarak görerek taslağı bu hafta reddetmeyi uygun görmüş bulunuyor. Bir başka ifadeyle AB’nin İstikrar ve Büyüme Paktı temelli bakışı, üye ülkelerin mali sağlamlığını temin etmek adına bir çıpa olarak önleyici görevini icra ettiğini aleme gösteriyor.
Roma’nın yeni bütçesini savunmasının ardında ise çeşitli faktörler yatıyor. Çıkış noktasından başlamak gerekirse; yeni hükümet kriz sonrası kendine gelmesi zaman almış ve hala da arzu edilen performansa kavuşamamış ekonominin canlanması gerektiğine kuvvetle inanıyor. Bu kapsamda yoksullukla mücadeleyi de ajandasının tepelerine koymuş bir yönetimden bahsediyoruz.
İşte bu saikle, gelecek yıl planlanan vergi artışlarından vazgeçmenin yanı sıra kamu yatırımlarında bir artış planlandığı görülüyor. Yeni hükümetin bu noktada sunduğu bir diğer aksiyon ise, 2019’da yoksulluk çerçevesinde belli bir seviyenin altındaki vatandaşlara garantili bir gelir sunmak olarak dikkat çekiyor. Planın göze çarpan bir diğer ayağı da, emeklilik yaşıyla ilgili bir düzenlemeye gitme durumu... Tüm bunlar bir araya geldiğinde ise, ortaya önceki hedeflerden belirgin ölçüde sapan bir bütçe açığı çıkacağa benziyor. Tabii özellikle bahsettiğim son iki maddenin emek piyasası üzerindeki potansiyel etkileri de, işin bir diğer ayağı...
Roma’nın hesapları arkasındaki önemli bir unsur, mali gevsemeyle birlikte ekonomik büyümenin hızlanacağı varsayımı olarak ifade edilebilir. Öte yandan Brüksel’in bunu iyimser bulduğu bir ortamda, iki taraf arasında rakamlara dair bir anlaşmazlık hüküm sürüyor. Borç performansı konusunda iyileşme gereksinimi duyan bir üye olan İtalya’yı mercek altına alan AB’nin söz konusu olumsuz yaklaşımı, yıl biterken gelişmelerin nereye evrileceğini izlemeyi gerektiriyor. Bir yumuşama başarılamaması durumunda, ceza mahiyetindeki adımlarla da karşılaşmak mümkün fakat bu senaryo elbette son merci olur. Dolayısıyla gerek bloktaki ilişkilerin seyri gerekse bunun ve İtalyan ekonomisindeki dinamiklerin piyasalara yansımalarını görmek açısından, Roma-Brüksel hattını yakın takip önem taşıyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.