TV100 ekranlarında Uğur Dündar ile gazeteci -yazar Mine Özbek ‘Haftanın Panoraması’ programında Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu konuk olarak ağırlamışlardı. Konu Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem (Asrın depremi) sonrasında iktidarın attığı adımlar ve muhalefet partilerinin iktidarı suçlamaları çok konuşulan konular içinde ilk sıradaydı. Dündar’ın “Deprem bölgeleri için iktidarın yapması gereken çözüm yaklaşımları ne olmalı?” sorusuna Karamollaoğlu hiç beklemediğimiz bir cevap vermişti. “Bir numaralı mesele Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefeti dinlememesiydi! Bu depremi onlar mı yaptı? Yok. Bu depremler meydana geldi, takdiri ilahi, kader ne derseniz deyin. Erdoğan muhalefete ‘‘Gelin arkadaş, biz şu kararları aldık, şu adımları atacağız, sizin bize ekstra tavsiyeniz var mı?’ dese Tayyip Erdoğan seçimi garantilerdi’’ iddiasında bulundu. Doğrusu her fırsatta Başkan Erdoğan ve AK Parti aleyhinde eleştiri ve tenkit ötesinde suçlayıcı ifadeler kullanan Karamollaoğlu’nun başına taş mı düştü ki 2023 seçimlerinde Başkan Erdoğan’ın seçimleri kazanma noktasında rol almaya mı çalışıyor?
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, soru üzerine “Önceki seçimlerde Millet İttifakı içerisindeydik. Şu anda tüm siyasi partilerle görüşüyoruz. ‘Seçimden önce bir seçim ittifakı konuşulmamalı’ yönündeki açıklamalarım Saadet Partisi Millet İttifakı’ndan ayrılıyor şeklinde çeşitli yorumlara neden oldu. Ben bu cümleyi ilk defa kullanmıyorum. İttifaklar seçim sath-ı mailine girildikten sonra gündeme gelmeli ve konuşulmalı. Bu işin tabiatı gereği. Bir seçim bitti, isterseniz ikinci seçim için de ittifaklara başlayabilirsiniz ama bu isabetli bir yaklaşım olmaz. Bu genel bir kanaat. Bundan dolayı o söylediklerimde ‘biz bir yerden ayrılıyoruz başka bir yere gidiyoruz’ gibi bir netice de çıkarılmamalı kesinlikle” demişti.
İYİ Parti lideri Meral Akşener’in Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı çıkması sadece Türkiye’de değil dünyada da yankı buldu. Yabancı medya, son gelişmelerin Başkan Erdoğan’ın lehine olabileceği yorumunu yaptı. Ülkenin altı muhalefet partisinin 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler için aylardır ortak bir aday üzerinde müzakerede bulunduğunun altını çizen Financial Times, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı aday konusunda anlaşmazlık yaşanmasını kısa süre sonra yapılacak seçimler öncesi bir “KAOS’’ işareti olarak görmüştü.
İYİ Parti’yi ülkenin ikinci en büyük muhalefet partisi olarak tanımlayan gazete, lideri Meral Akşener’in Erdoğan’ın karşısına yeni adaylar çıkarılması çağrısında bulunduğunu ve 6’lı Masa’nın bunu yapmayarak “halkın iradesini temsil etme becerisini kaybettiği” yönündeki sözlerini hatırlattı ve Millet İttifakı’nın bozulmasının Erdoğan’ın lehine olduğunu vurguladı.
2018 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimini Tayyip Erdoğan’ın çok daha kolay kazanmasını sağlayan davranış biçimi için ‘siyasi intihar’ belki denebilir; ama günümüzde Akşener tarafından okunan zehir zemberek konuşma metni, olayı örgütsel bir zemine oturtuyor. Hele o davranış bu defa da benzer bir sonuç doğuracaksa… Öyle bir ihtimal -yani Cumhur İttifakı adayının 1’inci turda kazanması ihtimali- çok mümkün çünkü. “Kılıçdaroğlu’nun Akşener tarafından okunan metni ‘Erdoğan dili’ olarak tanımlanması ne kadar doğru? Zira Başkan Erdoğan “Biz kendi yol haritamıza bakıyoruz. Bizim Cumhur İttifakı olarak dökülen taşları toplama gibi bir derdimiz veya sorumluluğumuz yok. 6’lı Masa’nın sonunun böyle olacağını daha önce açıklamıştık. Nitekim dediğimiz gibi oldu. Oturdular konuştular ve dağıldılar. Biz can derdindeyiz bunlar mal derdindeler” demişti.
Akşener tarafından okunan zehir zemberek metin AK Parti Genel Başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üslubuna benziyor diye, onun konuşma metinlerini yazan kişi ile Akşener’in okuduğu metnin yazarı arasında ayniyet ilişkisi mi kurulmak isteniyor? Kılıçdaroğlu mu bunu yapıyor, yoksa benzerliğe dikkat çekmek için Akşener mi?
6’lı Masa’nın 12’nci toplantısında Akşener dışındaki 4 lider Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olarak Kılıçdaroğlu’nu desteklerken Akşener, Kılıçdaroğlu’na destek vermeyerek İstanbul veya Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarından İmamoğlu veya Mansur Yavaş’ın ittifakın Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesini istemiştir. Bu istek reddedilince Akşener 6’lı Masa’yı devirerek bu ittifaktan ayrılmıştı. 6’lı Masa’nın kurulduğu günden günümüze bazı televizyonlarda yaptığım açıklamalarda ve yazılarımda 6’lı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayını belirleyemeyeceğini bu konuda karar verileceği gün 6’lı Masa’nın dağılacağını belirtmiştim. Açıkladığımız gibi de oldu. Zira 6’lı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayını Pentagon ve bazı hegemonik ülkelerin müşterek kararıyla belirlemek istediklerini bu yönde Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacak aday olarak görüldüğü için desteklemediklerini İmamoğlu’na destek verdiklerini de belirtmiştim. Hegemonik Batılı güçler başta ABD Başkanı BİDEN olmak üzere bu durum karşısında nasıl bir tavır alacaklar bekleyip görelim.
Akşener, Şubat ayı içinde 6’lı Masa’yı kendi adayı üzerine ikna edeceğini düşünüyordu. Ancak 6 Şubat’ta meydana gelen asrın felaketi, muhalefetin bütün planlarını bozdu. Sonuç olarak Erdoğan’ın 14 Mayıs hamlesi 6’lı Masa’yı aday çıkarmaya zorladı ve çökertti.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.