Yeni bir çözüm süreci mi?

04:0014/10/2024, الإثنين
G: 14/10/2024, الإثنين
Aydın Ünal

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yeni yasama yılı başlangıcında DEM Partili Tuncay Bakırhan’la tokalaşması “Acaba yeni bir çözüm süreci mi başlıyor” tartışmalarını beraberinde getirdi. “Çözüm süreci”, “demokratik açılım” ya da “açılım” kavramları yakın tarihte yaşananlar dolayısıyla terör örgütü PKK’yla “uzlaşma”, “anlaşma”, “müzakere”, “pazarlık”, “masaya oturma” gibi olumsuz anlamları ihtiva ediyor ve o günleri hatırlatıyor. 2014 yılında, içerden ve dışardan yapılan baskılarla, Türkiye PKK

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yeni yasama yılı başlangıcında DEM Partili Tuncay Bakırhan’la tokalaşması “Acaba yeni bir çözüm süreci mi başlıyor” tartışmalarını beraberinde getirdi.

“Çözüm süreci”, “demokratik açılım” ya da “açılım” kavramları yakın tarihte yaşananlar dolayısıyla terör örgütü PKK’yla “uzlaşma”, “anlaşma”, “müzakere”, “pazarlık”, “masaya oturma” gibi olumsuz anlamları ihtiva ediyor ve o günleri hatırlatıyor.

2014 yılında, içerden ve dışardan yapılan baskılarla, Türkiye PKK terörünü bitirmek, örgütü dağıtmak, kalıcı bir sulh ortamını oluşturmak için bazı adımlar atmıştı. PKK bu adımlara olumlu karşılık vermedi, dahası istismara yeltendi. 22 Temmuz 2015’de Ceylanpınar’da iki polisimizin şehit edilmesiyle süreç sona erdi.

Türkiye’nin bunu denemesi gerekiyordu, denedi ve PKK ile sadece mücadele edilmesi gerektiğini hem Türkiye’ye hem dünyaya gösterdi.

Bu girişimden 10 yıl sonra, bugün, bir çözüm sürecini, bir açılımı gerektirecek şartlar yok. 15 Temmuz’da FETÖ’nün emniyet ve ordudan sökülüp atılmasıyla, özellikle de İHA ve SİHA’ların devreye girmesiyle PKK ile sınır içinde ve sınır dışında başarılı bir mücadele yürütülüyor. PKK Kuzey Irak’ta sıkışmış durumda, Suriye’nin kuzeyinde ise karşısında Türkiye’nin diplomatik girişimleri ve tam kararlılığı var. PKK için olabilir ama Türkiye için bir “diyalog” ya da “sulh ile ikna” ihtiyacı yok.

Bahçeli’nin tokalaşmasını, ardından verdiği mesajları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu mesajları teyit etmesini, bir “çözüm süreci başlangıcı” olarak okumak yanıltıcı olacaktır. Tokalaşma, Sayın Bahçeli’nin siyasi nezaketinin bir göstergesidir, ilk defa da olmuyor. Ardından gelen mesajlar ise DEM’e yani PKK’nın siyasi uzantısına “terörle bağını koparma” ve “Türkiye partisi olma” yönünde iyi niyetli çağrıların tekrarından ibarettir.

Tokalaşma ve ardından gelen mesajlar, Anayasa değişikliği için DEM’i kazanma girişimleri olabilir mi?

Bu ihtimal de mümkün görünmüyor. DEM, terörle bağlantısını koparmadığı müddetçe ne AK Parti ne de MHP bir ittifaka, bir yakınlaşmaya yanaşacaktır. Böyle bir yakınlaşmaya sadece AK Parti ve MHP’nin ilkeleri değil, tabanları da engeldir. Hatta böyle bir yakınlaşma MHP’yi zora sokacaktır.

Uzak ihtimal ama DEM’in, bir nezaket tokalaşmasıyla başlayan, yapıcı mesajlarla devam eden süreci fırsata çevirmesi elbette mümkündür. Bunun zamanı geldi de geçiyor. Eğer bir çözüm süreci olacaksa, bu, DEM ile PKK arasında olmalı, ipler kopartılmalı, DEM bir Türkiye partisine dönüşmelidir. Esasen DEM için başka bir yol da yok. PKK eylem kabiliyeti kadar Kürtler üzerindeki etkisini de kaybediyor. Hüda-Par Kürtler arasında iyi bir yükseliş trendi yakaladı. 2028 seçimleri öncesinde yeni Kürt partileri de kurulabilir, yani DEM bölünebilir ve siyasi sahneden silinebilir. Bu yol ayrımında DEM’in sağduyuyu seçmesi kendisi için de Türkiye için de hayırlı olacaktır.

Tokalaşmadan bir çözüm süreci de çıkmaz, bir çözüm süreci iması da çıkmaz. Ancak yaşananların MHP açısından da çok önemli işaretler barındırdığı açık. MHP’nin yaklaşımı, özellikle de Devlet Bahçeli’nin tokalaşma sonrası yaptığı “
DEM’e evvela düşen sorumluluk, uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması, dahası Türkiye partisi olma yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir
” açıklaması son derece mühim. Burada daha önce de yazmıştım: İYİ Parti ve Zafer Partisi MHP içindeki çürük elmaları alıp gittiler; geriye saf milliyetçi, Türkiye’yi bir bütün olarak kucaklayan MHP kaldı. Bu MHP, Kürt varlığını ve Kürt sorununu (ya da Kürtlerin sorunlarını) kabullenerek milli birlik ve kardeşliğe büyük katkı sağlayacaktır. Malazgirt Zaferi kutlamalarında Hüda-Par ile verilen fotoğraf da bu yönde tarihi bir adımdır. Şimdi aynı fotoğrafın DEM ile verilmesi de mümkün; tabii DEM değişirse, değişebilirse.
#mhp
#siyaset
#Aydın Ünal