Müslümanlığımın ve Türklüğümün gereği olarak, ömrüm yettikçe, bir hakikati ısrarla savunmaya, bir tehlikeye ısrarla dikkat çekmeye devam edeceğim.
Hakikat şu ki: Türk, Kürt ve Arap, bu zorlu coğrafyada ittifak yaptıkları müddetçe var kalabilir, kimliklerini, benliklerini ancak ittifakla muhafaza edebilirler.
Tehlike de şu ki: Türk, Kürt ve Arap’ın ittifakının ne büyük bir güç olduğunu bilen ve yaşayan Batı, “böl-parçala-yut” taktiğiyle ittifakı parçalamak, tarafları birbirine düşman etmek için, içimizdeki hainleri ve cahilleri de kullanarak, 100 küsur yıldır artan bir ivmeyle aramıza fitne ve nifak sokmaya çalışıyor.
Lawrence ve benzeri ajanlar bazı Arap kabilelerini kandırarak Osmanlı’ya isyan ettirdiler ve aramıza fitne soktular. İçimizdeki bazı ajanlar da “Araplar bizi sırtımızdan hançerledi” yalanını tekrar tekrar söyleyerek duygusal bir kopuş için çabaladılar.
PKK’nın hep şiddet eylemlerine odaklandık. Oysa vitrinde tedhişi kullanırken, geri planda, özellikle de Kürt gençlerinin sekülerleşmesine, Kürtler arasında ırkçılık fitnesinin oluşmasına ve tutunmasına hizmet ettiler; bunda da epey başarılı oldular.
Son yıllarda sayıları ve cüretleri daha da artan Türk ırkçıları da aynı amaca, aynı hedefe ve odağa hizmet ediyorlar: Türk ve Türkçü maskesiyle Arapları ve Kürtleri ötelerken aslında Türk’ü yalnız bırakarak yok olmasının mücadelesini veriyorlar.
Evet, Türk, Kürt ve Arap ittifak etmezlerse, tek başlarına ayakta kalamazlar; yutulurlar, asimile edilirler, kimliklerini, benliklerini, kültürlerini, inançlarını kaybederler. Öyle de oluyor.
Bugün, Malazgirt Zaferi’nin 953’üncü yıldönümünü kutluyoruz.
Malazgirt Zaferi, Türk, Kürt ve Arapların, onlarla birlikte başka Müslüman milletlerin ittifakıyla elde edilmiş muhteşem bir ortak zaferdi. Selçuklu Sultanı Alparslan’ın ordusunda Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler, ihtida etmiş Ermeniler, Gürcüler vardı. Diyojen’in ordusu ise, 15 bini Peçenek, Oğuz ve Kıpçak olmak üzere tamamen gayri Müslimlerden oluşuyordu. Malazgirt Müslümanların zaferiyle sonuçlandı. Malazgirt’te kurulan o ittifak, İran’dan Mısır’a kadar geniş bir coğrafyaya hükmeden, zaten Anadolu’ya girmiş olan Türklerin önündeki bir engeli kaldırırken, Kürt ve Arapların da Anadolu’ya girmelerini sağladı. Müslümanların, özellikle de Türklerin Anadolu’da tutunmalarını sağlayan ve en az Malazgirt kadar mühim olan 1176 Miryakefalon savaşı da, 1187’de Selçuklu Kumandanı Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü fethi de, Moğolları durduran ve çöküşlerini başlatan 1260 Ayn Calut Savaşı da Türk, Kürt ve Arap ittifakının neticesiydi. Üç millet, Haçlılara karşı omuz omuza savaştılar. Osmanlı’nın her savaşında, her seferinde, her fethinde, az ya da çok bu milletler de yer aldılar. Destansı Çanakkale savunmasını Türkler, Kürt ve Arap kardeşleriyle yaptılar. Doğu topraklarımızı Ruslar işgal ederken Türklerle Kürtler topraklarını birlikte savundular. Bugünlerde 103’üncü yıldönümünü kutladığımız Sakarya savunmasını birlikte zaferle sonuçlandırdık. Cumhuriyet’i, Türkler ve Kürtler; Arapları, Kafkas ve Balkan halklarını da kucaklayacak biçimde birlikte kurduk.
Malazgirt ruhu, ittifak ve kardeşlik ruhudur. Malazgirt’te inşa edilen birlik, 953 yıl boyunca, Anadolu’nun bizler için yurt olmasını, Anadolu merkezli geniş bir coğrafyanın Türkler, Kürtler, Araplar başta olmak üzere birçok millet için güvenli, huzurlu, aynı zamanda güçlü bir medeniyet havzası olmasını sağlamıştı.
Bugün, Türklerin, Kürtlerin ve Arapların içinden, birliğimize, ittifakımıza, kardeşliğimize yapılan her saldırı, işte 953 yıl önceki Malazgirt Zaferimize, Malazgirt ruhuna yapılan saldırıdır.
Türk, Kürt ve Arap’ı birbirine düşürmek için çabalayan herkes, etnik kökeni ne olursa olsun, Diyojen’in ordusundadır, Haçlıların neferidir, Siyonizm’e askerdir ve en başta kendi ırkının düşmanı bir haindir.
Malazgirt Savaşı’nı tarihi gerçeklerden koparıp tahrif etmeye, başka türlü yazmaya çalışıyorlar. Hayır! Malazgirt Müslümanların zaferidir. Bu coğrafyadaki her etnik grup, Malazgirt ruhuna sahip çıktıkça var kalabilir; Malazgirt’i inkâr eden, Batı’nın fitnesine alet olup, başkalarını ötelerken, kendi kuyusunu da kazar, asimile olur, kaybolup gider!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.