Bilinen ünlü fıkradır; darbımesel yerine de geçer…
, nehri geçmek ister ama bir sorun vardır; yüzmeyi bilmez. Kara kara düşünmektedir ki
görür ve hemen sorar; “Beni nehrin karşına sırtında taşır mısın?”
Akrebin kendisini sokacağından emin olan kurbağa kabul etmez tabii. Akrep bolca dil döker, yalvarır: “Seni sokmam mümkün değil. Eğer sokarsam sen ölürsün; ben de seninle suya batar, boğulur, ölürüm.”
Sonunda kurbağa ona inanır, akrebi sırtlar... Fakat nehrin yarısına gelmişlerdir ki ensesinde bir acı hisseder. Vücudu hızla soğur, kolları, ayakları hissizleşir, batmaya başlarlar. Son nefesinde sorar: “Hani sokmayacaktın akrep kardeş?”
Akrep cevap verir: “Ne yaparsın; ben akrebim, huyum bu.”
Suriye konusunda durum hiç de farklı değildir… Türkiye açısından hem büyük
hem de bir o kadar büyük
barındıran bir mesele…
İletişim boyutundaki fırsatların sanki sınırları yok gibi… Hükûmetin yıllar öncesinden başlayan Suriye politikasındaki
tutun, düzensiz göçmenler hususundaki yaklaşımından geçin, Suriye’nin bölünmez ve terörden arındırılmış bütünlüğüne kadar geniş bir alanda yönetilecek pek çok iletişim alanı ortadadır…
Şu sıra Sayın
Dışişleri Bakanı ve Sayın Cumhurbaşkanı
’nın genel kelamları dışında iletişimin tüm fırsatları değerlendirecek boyutta yönetilmekte olduğunu söyleyemeyiz.
Biz altını çizmekten bıkmayacağız: İletişimi yönetmek demek, konuları yalnızca medyanın tartışmasına açmak, uzmanların kelamına terk etmek olmamalıdır.
360 derecelik bir alanda, yani boşluk bırakmayan bir
stratejik iletişim aksiyon planı
yla yola çıkılması ve ilerlenmesi şarttır.
Hele de muhalefetin gözüne ışık tutulmuş tavşan misali kalakaldığı şu süreçte; gündemin sıcak, çözüm odaklı, dirayetle ve Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda yönetildiğinin anlatılması, dış politikada bir numaralı bölgesel aktör olarak hangi pozisyonlarının alındığının belirtilmesi
olarak durmaktadır.
Hani soruyorlardı ya “Suriye’de ne işimiz var” diye… O zaman da çok işimiz vardı; şimdi de…
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu
’nun (TİSK)
kurumsal sosyal sorumluluk
(KSS) alanında düzenlediği “Ortak Yarınlar Ödül Programı”nda 26 kurum ödül almış. Jüride iş, spor, basın ve akademi dünyasından birçok isim yer almış. Finalist projeler ayrıca 20 binden fazla kişinin katıldığı halk oylamasına da tabi tutulmuş.
KSS ödülleri için kategoriler şöyleymiş: Kadınlar için fayda yaratanlar, Gençlerin yolunu açanlar, Sosyal uyum, İşimizin yarını, Dijitalleşme, Jüri özel ödülü, Yeşil dönüşüm, İş sağlığı ve güvenliği özel ödülü, Birlikte mümkün.
Bu alanlarda ürettikleri projelerle ödüle layık görülenler şu kuruluşlarmış:
Abdi İbrahim, Alarko Holding, Assan Panel, Batıcim, Borçelik Çelik Sanayi, Bosch, Bursa Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği, Coşkunöz Eğitim Vakfı, Çimsa, Denizli Sanayi Odası, Ditaş Denizcilik, Eskişehir OSB, GEBKİM OSB, Koç Holding, KoçSistem, OTOKAR, Otokoç Otomotiv, SGK Sigorta Primleri GM, Siemens, Türk Eğitim Derneği, Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı, Tohum Derneği
ve
Peki, halk ne diyor? KSS’ler ne kadar umurlarında?..
Araştırma şirketi
’in, global ortağı
ile 2022 yılında hayata geçirdiği KSS’nin bilinirliğini ve etkisini ölçen araştırmaya 39 ülkede 33 bin 236 kişi katılmış.
araştırmaya katılan kişilerin yüzde 42’si KSS kavramını daha önce
söylemişler.
KSS kavramını bilenlerin oranı dünya ortalamasından da düşükmüş ve 39 ülke arasında 34. sıradaymışız.
görüşülen kişilerin
’u şirketlerin KSS çabalarını “samimi değil, göstermelik” olarak değerlendirmiş; bu oran bizde
imiş.
Yine dünyada, çoğu şirketin KSS ile hiç ilgilenmediğini, yalnızca işlerine odaklandığını düşünenlerin oranı yüzde 25’i imiş. Ülkemizde, şirketlerin KSS ve sürdürülebilirlik konularında ciddi olarak çalıştığını düşünenlerin oranı yalnızca
’de kalmış.
KSS’lerin iletişim çalışmaları bakımından önemi, firmaların
yaptıkları katkılarla paraleldir. Bu yönde düşünülmeli, tasarlanmalı ve uygulanmalıdırlar. Firmaların
ni destekleyen, hedef kitleler nezdinde karşılığını bulmuş KSS’ler itibarı yükselttikleri için olası
karşı oluşturulmak istenen ‘
’nı
da desteklerler… Teori böyle diyor… Pratikte de bunun sınandığını ve işe yaradığına çok kez şahit olduk.
Öte yandan araştırma sonuçları ortadayken; firmaların KSS’den önce KSS’nin iletişimine, yani
, topluma, çevreye katkılarının
sebebi olduğunun anlaşılmasına yönelik iletişim yaparak konuyu geniş halk kitlelerine
yarar olabilir…
Yeni yılda ‘farklılaşan’ kazanır
“Vakko’dan Yeni Yıla Özel Hediye Seçkileri…”, “Yeni Yıla adım atarken Divarese Derim”, “Tazedirekt Yılbaşı kutusu ile Yeni Yıla Lezzetli Bir Başlangıç…”, “Lacoste Sonbahar/Kış 2024 Koleksiyonu ile Yeni Yılın Büyüsünü Kutluyor…”, “Network ile Yeni Yıla Stil Dolu Bir Başlangıç…”, “Beymen’lerde Yılbaşı heyecanı ‘Life is a Cabaret’ ile Başlıyor…”, “Gilette Mach3 Charcoal ile Yeni Yılda Konforlu Tıraş Deneyimi…”
Nasıl ama?.. Neredeyse 24 saat içinde eposta kutumuza düşen basın bültenlerinin bazılarının başlıkları bunlar… ‘Yeni yıl’ panayırı, süslemeleri ve bağışlarla ilgili olanları buraya almadık bile…
Hepsi iyi, hoş tabii… Ancak, birini diğerinden ayıracak, tüketicinin gözünde
etmeye değer kılacak, başka bir deyişle, satın almaya
edecek ‘
’ unsurdan yoksunlar… Bu yıl da gördüklerimizin hepsi birbirine benzer mesajlar kullanıyorlar… Hatta önceki yıllardan da farksızlar…
Kim kazanacak çok belli! Tüm diğer
iletişimlerinde olduğu gibi, hedef kitlesinin
ve
en iyi biçimde analiz ederek,
de bu yönde ve rakiplerinden farklılaşarak başarıyla yapanlar…