MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'Türk Milletinin birliğiyle, haysiyetiyle ve geleceğiyle oynayan, Türkiye'yi yıkıma götüren küresel aktörlerin, siyaset tüccarlarının, menfaat çetelerinin ve bölücü ihanet odaklarının oyununu bozmak vazgeçilmez milli görevimiz ve namus borcumuz olacaktır' dedi.
MHP Grubunun 23. Dönem 4. Yasama Yılının ilk Grup Toplantısı, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı. Toplantıyı açan Bahçeli, konuşmasını oturarak yaptı.
Yeni dönemde millet ve ülke için huzur, refah ve mutluluk dolu sayfaların açılacağının müjdesini vermekten uzaklara düşüldüğü bir ortamda konuşmasını yaptığını belirten Bahçeli, 'İçte ve dışta hükümet ve yandaşlarının sürüklendiği teslimiyetin zirve yaptığı dayatmalar ve bunlar karşısındaki çaresizlik, geleceğe dönük beklentilerimize ümitvar olmamıza imkan vermemektedir' dedi.
Bahçeli, TBMM'nin yeni yasama yılı çalışmalarına 'ekonomik krizlerin toplumda yarattığı yoksulluğun, tırmanan yolsuzlukların, derinleşen siyasi gerilimlerin, milli bekanın hükümet eli ile tehlikelere atıldığı vahim gelişmelerin, milli kimliğin tahribine yönelik oyunların, Türkiye'yi dar bir alana sıkıştırmak için sürdürülen küresel baskıların tırmandığı ve tam bir istikrarsızlık içinde gerilim, kaos ve kargaşa ortamında' başlamak durumunda olduğunu ifade etti.
'Türkiye, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın beraber yürüdükleri yolda ellerinden tutularak, sırtları sıvazlanarak uçurumun kenarına kadar getirilmiştir' diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
'Milletimizin temel milli meselelerinin tamamı yabancı güçlerin ve süreçlerin inisiyatifine geçmiştir. Türkiye, ardı ardına gelen taviz talepleri ile ancak savaş mağlubu bir ülkenin düşeceği 'diz çökme' hali göstermeye başlamıştır. Başbakan Erdoğan ise savaş kaybederek esir düşmüş, eli ve zihni kelepçeli yöneticilerin maruz kalacağı dayatmalara muhatap hale gelmiştir. Nitekim bunun en yakın örneğini ağustos ayının sonunda hükümeti ziyaret eden NATO Genel Sekreterinin seçilmesinde Başbakanın maruz kaldığı baskılarda görmek mümkündür. İslam dünyasına muhalif fikirleri bilinen bu şahsın seçilmesi karşılığında hükümete verilen hiçbir söz tutulmamış, ne var ki, vaki ziyaret esnasında bu şahsın dinimize ve peygamberimize yönelik hareketleri sineye çekilerek, dinimize yaklaşımı iftar sofralarında aklanmak istemiştir.'
ABD Başkanı Barack Obama'nın TBMM'de yaptığı konuşmasındaki satır aralarında 'sözde Kürt sorununun çözümü, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılımı, Ermenistan'a tek taraflı taviz verilmesi' konularının bulunduğunu anımsatan Bahçeli, 'Gücünü, siyasetini ve yönünü tamamen dış güçlerin rüzgarına bırakan AKP Hükümeti, milli olma vasfını ve meşruiyetini kaybetmiştir' dedi.
MHP'nin milli meselelerdeki duruşu, görüşü ve mücadelesinin millet tarafından bilindiğine dikkati çeken Bahçeli, 'Partimiz, Türkiye Cumhuriyeti adı ile temsil edilen siyasi, beşeri, fiziki, kültürel ve ekonomik coğrafyayı, Türk Milleti kimliğinde vücut bulmuş milletimizi bir ve bütün olarak korumaya yemin etmiş siyasi anlayışın temsilcisidir' dedi.
'AKP zihniyeti tarafından 'Kürt açılımı' adı ile başlatılan tehlikeli siyasal gelişmelerin ülkeyi ve milleti yıkıma götürdüğü' şeklindeki açıklamaları defalarca dile getirdiklerini anımsatan Bahçeli, 'AKP'nin taşeronluğunu yaptığı bu yıkımın ana hatlarıyla; ABD projesi ve AB dayatması olduğu, milli varlığın devamını tehlikeye attığı, milli kimliğin tahribine yol açtığı, çatışma ve bölünmeyi davet ettiği, devletin ve milletin ayrışmasına neden olduğu, İmralı canisinin hükümetle pazarlığa başladığı, PKK'nın kanlı yüzünün aklanmak istendiği, inanç ve köken ekseninde yeni azınlıklar yarattığı, millet içinde husumet cephelerinin oluştuğu ve bu gidişin yıkıma neden olacağı' konusunu her zeminde ayrıntılarıyla anlattıklarını söyledi.
Tepkiler karşısında açılımın gevşeme eğilimine girdiğini savunan Bahçeli, 'Başbakan, içini boşaltarak tekerleme haline getirdiği 'tek vatan, tek bayrak, tek devlet ve tek millet' sloganına yeniden sığınmak durumunda kalmıştır. Şimdilik bedel ödemeye hazır olmadığı ortaya çıkmış, uygun zamanı kollamak üzere yerinde sayarak 'fikir, siyasi ve ahlaki patinaj' yapmaya başlamıştır. Şimdi, yıkım sürecinde birbirini kollayan Başbakan ile İmralı canisinin ayrı ayrı açıklayacağı bölünme paketlerinin açılması beklenmektedir' diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin kurultayında kendisinden beklenen açılımı gösteremediğini ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
'Bölmeye çalıştığı Türkiye'nin kutlu vatanın coğrafi sembollerini birer birer saymış ama açılımı bir türlü açamamıştır. Bölücülükle müzakeler sürerken, karanlık güçlere karşı nasıl dik durduklarını anlatmış ama açılım yine kapalı kalmıştır. Ampulle Deniz Feneri aynı kirli yolu aydınlatırken, nasıl dürüst olduklarını açıklamış fakat açılıma bu defa da girmek istememiştir. Ermeni dayatmaları imza aşamasındayken, dış politikadaki zaferlerinden bahsetmiş ama açılıma gelince aniden unutmuştur. Ayırarak, bölerek, kaşıyarak kimileri tahrik ederken, 'barış ve özgürlüğün üzümünü yemek' istediğinden bahsetmiş, ne var ki açılımdan ısrarla kaçınmıştır. İki saat lafı dolandırmış, etrafında dolaşmış, gevelemiş, sıkıntılanmış ama açılımın adını koymaya, içini açmaya bu kez de cesaret edememiştir.
Anlaşıldığı kadarıyla İmralı canisinin yazıp cezaevi yetkililerine teslim ettiğini söylediği alternatif yıkım haritası üzerindeki incelemelerini henüz bitirememiştir. Ancak karşımızdaki bütün belirtilen ve gidişat, AKP zihniyetinin iştahla servis yaptığı İmralı canisinin ise mutfakta pişirdiği 'ihanet menüsü'nün, körüklenen açılım ateşinde dibinin tutmaması için bütün işbirlikçilerin teslimiyet kazanını karıştırmaya devam edeceklerini işaret etmektedir.'
'Bebek katilinin sürece doğrudan girerek paravanların inmeye başladığı yeni dönem içinde, Hükümetle İmralı canisinin ortak noktaları da belirgin hale gelmiştir' diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
'AKP ve PKK arasındaki iş birliğinin sonucunda; 40 bin vatandaşımızın katilinin coğrafi vatandaşlık teklifi ile Başbakan Erdoğan'ın Türkiyelilik tezinin benzerliği; İmrali canisinin askeri operasyonların durması önerisi ile Türkiye'nin Kandil'e harekattan uzak tutması arasındaki ilişki; PKK canilerinin affı ve siyasete sokulması girişimi ile Başbakanın 'silahı bırakır masaya oturursun' önerisindeki yakınlık; binlerce cana mal olmuş bir katilin 'barış' talebi ile AKP zihniyetinin 'analar ağlamasın' istismarındaki aldatıcı örtüşme; bebek katilinin ihanetin aklanması için önerdiği anayasa değişimi ile Hükümetin de benzer talepleri anayasaya yerleştirme kampanyası arasındaki uyum ve zamanlama; Tük Milletine açık düşmanlığı ile bilinen bir katil ile 'Ne Mutlu Türküm Diyene' sözünden tiksinen bir başbakanın anayasamızdan bu vurguları çıkarmak için seferber olması, 'fırsat' adı verilen projenin gerçek sahiplerini ortaya çıkarmıştır. Hükümetin başı ile İmralı canisi, milletimizi ve devletimizi yıkım projesinde söylemleri ile ortak nokta ve kavramlarda buluşmuşlardır.'
Bahçeli, 40 bin kişinin öldürülmesinden sorumlu bir katilin, hücresinden terör örgütünü yönetiyor olmasının sorgulanması gerektiğini de vurguladı.
Devlet Bahçeli, 'İkinci veya başka dillerin eğitime sokulduğu bir süreçte, bu dille birlikte kimlik geliştirecek olanlarla 'tek millet' nasıl sağlanacaktır? İkinci bir dilin resmiyet kazanacağı bu sürecin sonunda 'tek devlet' yapısı nasıl korunacaktır? İki ve daha çok kimliğin birlikte değil, yan yana yaşamaya başlayacağı bir yapıda 'tek bayrak' nasıl dalgalanacaktır? Çokluklar ülkesi haline gelerek çok kimlikli bir toplum yapısını 'tek vatan' üzerinde bir arada tutmak nasıl mümkün olacaktır?' sorularını yöneltti.
Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Başbakan'ın özlemini çektiği, bölünerek 'milli kimliğini' kaybetmiş bir toplum yapısını, yalnızca 'Türkiyelilik' tezinin bağlayıcılığı ile bir arada tutacağını zannetmesi gaflet değilse, ihanetin ta kendisidir. Böyle bir çözülmenin başlatılması milleti ayakta tutan binlerce yıllık değerleri birer birer yıkmaya başlayacak, sonunda ortada 'tek' vurgusu yapılabilecek ne devlet, ne millet, ne vatan, ne de bayrak kalacaktır. Bunu görmek için akademik bir bakışa ve özel bir vizyona sahip olmaya gerek yoktur. Her şey ortadadır ve açıktır.
Savunduğunuz model Amerikan iç savaşından alınan Kuzey-Güney arasındaki 'önce savaş, sonra barış' modeli ise çoktan yanlış yoldasınız demektir. Biliniz ki, öyle bir ayrışmadan yeniden birleşme çıkması mümkün değildir. Bu gerçekler ortada iken, ihanete sapmış yolcular bir yana bırakılırsa, kamuoyuna yön veren ve iyi niyetli olduğuna inanmak istediğim aydınlar ve elitler tarafından sürecin hala anlaşılamamış olmasının izahını yapmak ve bu zihinsel körlüğü ve akıl tutulmasını anlamak mümkün değildir. Başbakan Erdoğan'ın ve AKP milletvekillerini ülkemizi sürükledikleri akıbeti fark ederek, girdikleri yanlış yoldan bir an önce dönmeye çağırıyorum. Aksi halde yıkım sürecinin işbirlikçileri olarak millet nazarında lanetlenecekler ve girilen karanlığın sorumluluğundan kurtulamayacaklardır.'
MHP'nin, 'millet varlığına ve milli kimliğe açık tehdit oluşturan bu siyasi sapmalara sonuna kadar karşı çıkmaya devam edeceğini' ifade eden Bahçeli, 'Kardeşliğimizi ve birliğimizi korumak isteyen aziz vatandaşlarımıza karşı baskı kurmak ve kafaları karıştırmak için oluşturulan şer cephesine asla katılmayacaktır. Toplumda teslimiyet ve bıkkınlık dalgası yaratarak milletimizin milli direncini kırmak isteyen gelişmelere alet olmayacaktır. ABD, AB, AKP, Peşmerge ve PKK'nın rol paylaştığı yıkım projesine TBMM'de ortak arama çabalarını reddedecektir. Partimizin milletinden gizleyeceği ve saklayacağı hiçbir niyet ve tasavvuru yoktur. Bu itibarla, düşüncelerini milleti ile açıkça paylaşacak, mücadelesini millet huzurunda sürdürecektir. Türk Milletinin birliğiyle, haysiyetiyle ve geleceğiyle oynayan, Türkiye'yi yıkıma götüren küresel aktörlerin, siyaset tüccarlarının, menfaat çetelerinin ve bölücü ihanet odaklarının oyununu bozmak vazgeçilmez milli görevimiz ve namus borcumuz olacaktır' diye konuştu.