Bankalar avuç içinde narin kuş misali

00:0016/10/2010, Cumartesi
G: 16/10/2010, Cumartesi
Yeni Şafak
Bankalar avuç  içinde narin kuş misali
Bankalar avuç içinde narin kuş misali

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bankaları avuç içinde tutulan narin bir kuşa benzetti. Bakan Babacan, “Çok sıkıp öldürmeyeceksiniz ama çok serbest bırakıp kontrolden çıkmasına da izin vermeyeceksiniz. Bir yandan yaşayacak ve iş yapacak. Bu dengeyi sağlamak hiç kolay değil” diye konuştu

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bankaları avuç içinde tutulan bir kuşa, güvercine benzeterek, 'Çok sıkıp öldürmeyeceksiniz ama çok serbest bırakıp kontrolden çıkmasına da izin vermeyeceksiniz' dedi. Babacan, Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonları Örgütü'nün (IOSCO) Gelişmekte Olan Ülkeler Komitesi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son 8 yılda ekonomik anlamda kaydettiği gelişmelere değinerek, 2002'de ekonomi politikalarında ne söylendiyse, ana çizgi neyse bugün bunun devam ettirildiğini, kimseyi şaşırtmadıklarını söyledi.

YABANCI BANKA TÜRKİYE'DE HEP AYAKTA

Yurtdışında yabancı bankaların yaşadığı sıkıntılara işaret eden Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Kendi evlerinde sıkıntı yaşayan pekçok bankanın Türkiye operasyonlarında sapasağlam ayakta olduğunu görüyoruz. Avucunuzun içinde bir kuş, güvercin tutarsınız ya, çok sıkarsanız ölür ama biraz gevşetirseniz kontrolden çıkar, uçar gider. İşte bankaları avuç içinde tutulan bir kuş, bir güvercin gibi görüyoruz. Bir yandan yaşayacaktır, para kazanacak, iş yapacak, kredi kullandıracak. Ama çok sıkıp öldürmeyeceksiniz ama çok serbest bırakıp da kontrolden çıkmasına da izin vermeyeceksiniz. Bu dengeyi kurmak çok kolay değil.”

BASEL 3 HALA ÇOK NET DEĞİL

Batan birçok bankanın yanı sıra şu anda devlet desteğiyle ayakta duran çok sayıda bankanın da mevcut olduğu anlatan Babacan, Basel komitesinin bankacılıkla ilgili çalışmalarına da değinerek, 'Basel 3 tedbirlerinin bundan sonra uygulanması önem taşıyor ancak sistemik risk taşıyan kuruluşlarla ilgili ne yapılması gerektiği konusunda hala çok net bir tablo, çok net bir politika seti de görmüyoruz' şeklinde konuştu. Babacan, yaşanan kriz vesilesiyle ülkelerin artık daha sık bir araya geldiğini ancak bazı temel konularda hala bir işbirliği sağlanamadığını belirterek, “Bir asgari ortak payda arayışı var ancak bu şu anda dünyanın ihtiyaç duyduğu noktada mıdır diye baktığımızda aslında tablonun çok da iç açıcı olmadığını görüyoruz' dedi.

İŞVEREN PRİMİ ARTIK TEŞVİK OLMAYACAK

Babacan, şu ana kadar işveren priminde uygulanan yüzde 5'lik indirimi artık teşvik olarak görmeyeceklerini ve bu indirimi alanların aynı zamanda yeni eleman çalıştırıyor olmanın teşviklerinden de yararlanabileceklerini belirtti. Babacan, işsizlik rakamlarına ilişkin olarak, birçok ülkede işsizlik yükselmeye devam ederken, Türkiye'de geçen yıla göre düşüş yaşanmasının çok istisnai bir durum olduğuna işaret etti.

HESAP SORMALAR YANLIŞ

“Orta vadeli programda, örtülü mali kural uyguladığınız söyleniyor' yorumu üzerine Babacan, pek çok kişinin mali kural perspektifinden hesap yapmaya çalıştığını ancak bunların çoğunun yanlış olduğunu belirtti.


Vatandaşın durumu ne olacak?

Bankacılık sektörünü avuç içinde tutulan narin bir kuşa benzeten Bakan Babacan, bu yüzden bankaların çok sıkılıp öldürülmemesi gerektiğini söyledi. Babacan, “Ancak serbest bırakıp kontrolden çıkmasına da izin verilmemeli” dedi. Vatandaşın bu noktada hangi durumda olduğu ise muamma. Denetleyici kurumların “fazlaca serbest bıraktığı” 'narin' bankalar vatandaşın üzerinden milyonlarca lira kazanıyor.


Rekabetin azaldığı ortamda tüketici zararlı çıkar

Babacan, son krizin yarattığı ahlaki rizikoya da işaret ederek, bankacıların bu krizden 'ben risk alayım, maceralara gireyim, para kazanırsam benim, kazanamazsam şöyle ya da böyle kurtarılıyorum' şeklinde yanlış bir ders çıkardığını ve önümüzdeki dönemde birçok ülkede bankacılık sektöründe sıhhatli bir rekabet ortamı görülemeyeceğini belirtti. Bakan Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Büyükler, 'nasıl olsa ben kurtarılırım' rahatlığıyla çok farklı işlere girerken, küçükler, 'bize sahip çıkan yok, başımıza bir iş gelirse ortada kalıyoruz' anlayışıyla hareket edecek ve büyüklerle küçükler arasında haksız bir rekabet olacak. Gittikçe daha büyük kuruluşların egemen olduğu bankacılık sektörleriyle karşı karşıya kalacağız. Rekabetin azaldığı ortamda da bundan toplumlar, tüketiciler kaybedecek.” Bankacılık sektörünün pekçok ülkede lobisi güçlü bir sektör olduğuna dikkati çeken Babacan, 'Türkiye'de bu olmadı. Parlamentomuz, hükümetimiz dimdik durdu ve ne gerekiyorsa o yapıldı' diye konuştu.


Kimsenin borcunu silmiyoruz ama faizler düşürülüyor

Vergi ve sigorta primleriyle ilgili yeniden yapılandırma konusunda İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) düzenli ödeyenlerin mağdur edilmemesi gereğine ilişkin yorumlarının anımsatılması üzerine Babacan, zamanında ödeyenle diğerleri arasındaki adaletin kurulmasının büyük önem taşıdığını belirtti. Babacan, 'Kimsenin borcunu silmeyeceğiz. Anaparadan vazgeçmiyoruz ama faiz düşürülüyor. O faizler herkes gününde tam ödesin diye caydırıcı, yüksek faizler. Anaparayı enflasyonla bugüne getirip bir taksitlendirmeye gideceğiz' diye konuştu.