Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısındaki konuşmasına Mardin'de yaşanan katliamla ilgili açıklamalarda bulunarak başladı. 3 bakanın olay yerinde olduğunu söyleyen Erdoğan, şuna kadar 8 zanlı gözlatına alındı. Zanlılarla ölenlerin soyisimlerinin aynı olduğunu da ifade eden Başbakan Erdoğan, "insanlıktan nasibini almamış saldırganlar hiçbir gerekçenin altına sığınamazlar hiçbir töre katliamı mazur göstermez" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyünde 44 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan silahlı saldırıyla ilgili olarak, “Şu ana kadar aldığımız bilgiler, saldırının bir terör saldırısı olmadığına, iki aile arasındaki husumetten kaynaklandığına işaret ediyor. Çocuklara silah doğrultmak, savunmasız, masum insanları katletmek, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar menfurdur, insanlık dışıdır” dedi.
Erdoğan, Partisinin TBMM grup toplantısındaki konuşmasına, Mardin'in Mazıdağı ilçesi Bilge köyünde yaşanan silahlı saldırıyla ilgili bilgi vererek başladı.
Grup toplantısını, Mardin'de yaşanan “insanlık dışı saldırının” neden olduğu büyük üzüntüyle açtıklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
“Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyündeki bir düğün merasiminde yapılan saldırı sonucu, 17'si kadın, 6'sı çocuk ve 21'i erkek olmak üzere 44 vatandaşımız hayatını kaybetti. 3 vatandaşımız ise şu anda yaralı. Olaydan hemen sonra bizler, gerek güvenlik güçlerimizi, gerek sağlık ekiplerimizi Bilge Köyüne göndermek suretiyle yakın takiple süreci izlemeye başladık. Gece geç saatlere kadar, gerek İçişleri Bakanım, gerek Vali, Kaymakam, Jandarma Alay Komutanımız, Jandarma Genel Komutanımızla irtibat halinde süreci izledik. Bu sabah saat 08.00'de de İçişleri Bakanımız, Tarım ve Köyişleri Bakanımız, Adalet Bakanımız, Mardin milletvekillerimizle birlikte Mardin'e gittiler ve olay yerine gitmek suretiyle oradaki vatandaşlarımızla hemhal oldular. Gerekli bilgileri orada yerinde aldılar ve almaya devam ediyorlar. Şu anda da oradalar.
Şu ana kadar aldığımız bilgiler, saldırının bir terör saldırısı olmadığına, iki aile arasındaki husumetten kaynaklandığına işaret ediyor. Ancak, tabii bunlar bizim acımızı hafifletmiyor. Düğün yapan, bir mutlu anı yaşayan insanlara, namaz kılan insanlara, 3 yaşındaki -hatta ölenlerin içinde 1 yaşındaki çocuk da var- bu çocuklara silah doğrultmak, savunmasız, masum insanları katletmek, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar menfurdur, insanlık dışıdır.” Erdoğan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın verdiği bilgiye göre, 8 zanlının gözaltına alındığını bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zanlılarla ölenlerin soy isimlerinin aynı olması da cinayetin acımasızlığını bir kat daha artırıyor. Hiç bir töre, hiç bir gelenek, hiç bir anlayış bu katliamı mazur gösteremez. İnsanlıktan nasibini alamamış saldırganlar, hiç bir gerekçenin arkasına sığınamazlar. Ve eğer varsa, vicdanlarının altında ezileceklerine de ben inanıyorum. Ben inanıyorum ki bu vicdan, onların bu acıyı dindirmelerine müsade etmez, eğer varsa.
Bu olay; inanıyorum ki tüm Türkiye'de çok farklı yankı uyandırıyor. O da olumsuz bir gelenek anlayışının ve 'töre, töre, töre...' diyerek yıllar yılı ülkemize ödettiği bedel. Bu acı, bunun, açık ve net faturası olmuştur. Bu olay vesilesiyle bir kez daha bölgedeki üniversitelerimizi, medya kuruluşlarını, sivil toplum örgütlerini, eğitim kurumlarını, kanaat önderlerini göreve davet ediyorum. Bu tür olayların uzun ve orta vadede tekrar yaşanmaması için herkes toplumsal sorumluluğunu yerine getirmelidir.” Erdoğan, saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, hayatını kaybedenlerin yakınlarına tüm millete başsağlığı diledi.
Erdoğan, kabine değişikliğinin bakanlar başarısız olduğu, yetersiz kaldığı, heyecan ve coşkusunu kaybettiği için yapılmadığını belirterek, “Bu bir bayrak değişimidir, bir yenilenme, tazelenme, yeni başlangıçlar sürecidir” dedi.
Erdoğan, gündemdeki konulara değindi. Kendileri için önemli olanın millete hizmet olduğunu bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bizler sadece ve sadece milletimize hizmet etmek için bu yolculukta, hep birlikte adeta bir seferberlik ilan etmiş durumdayız. Ülkemizin ulaştığı seviyeler, hiç kimsenin şahsi başarısı değil. Uyum, koordinasyon içinde çalıştık, ekip ruhuyla hareket ettik, takım oyunu oynadık. Türkiye'nin daha önce hiç görmediği derecede, bir coşkuyla, heyecanla çalıştık, çalışıyoruz. Elde ettiğimiz her bir başarı, önce milletimiz, ardından işte bu grubun, bu partinin, bu teşkilatın ortak eseridir. Şunu burada bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum; bizim partimizde, teşkilatımızda önemli olan isimler değil, unvanlar değildir, makamlar ya da rütbeler değildir. Bizim partimizde esas olan hizmettir. Ehli dil olmaktır, ehli gönül olmaktır. Hizmet aşkıdır, eser üretme sevdasıdır, coşkudur, heyecandır. Biz bu aşkı, bu sevdayı her dem diri tutacak, milletimize, ülkemize hizmette asla ivme kaybetmeyeceğiz. Başladığımız noktadaki heyecanımızla, o anki coşkumuzla Türkiye'yi büyütmeye devam edeceğiz. Ülkemizde şu anda bir sıkıntı var. Ama bu ülkemizden kaynaklanmıyor, dünyadaki küresel sıkıntıdan, küresel krizden kaynaklanıyor. Bunu görmek istemeyenler olabilir, önemli değil. Biz işimize bakacağız. Bütün bu olanlar karşısında ülkemizin ne durumda olduğu da çok açık, net ortada. Birileri inanın, zil takıp oynamak istiyorlar. Bunun biz farkındayız. Hele hele böyle enflasyon açıklandığı zaman, istedikleri gibi rakamlar çıkmayınca çılgına dönenler var bu ülkede. Ama enflasyon düştükçe de tabii ki onlar rahatsız oluyor. Fakat biz ne onların rahatsızlığından huzur bulacağız, ne de hedefimize ulaşma noktasındaki gayretimizden eksik bir yolculuk, bir heyecan takip edeceğiz. Tam aksine... Biz enflasyonu hedefimize ulaştıracağız. Ne belirlediysek ona ulaşmanın gayretinde olacağız ki benim vatandaşımın mutluluğu bizim mutluluğumuz olacak. Onun cebindeki imkan ne kadar artarsa, biz o kadar mutlu olacağız. Onun sofrasındaki aş ne kadar artarsa o kadar mutlu olacağız. Ülkemizdeki işsizlik ne kadar azalırsa, o kadar mutlu olacağız.”
Erdoğan, 1 Mayıs Cuma akşamı kabinede yaptıkları değişiklikleri açıkladığını anımsatarak, bakanların devir teslimlerini yaptığını yeni görevlerine başladıklarını ve ilk Bakanlar Kurulu toplantısını da yeni kabineyle dün yaptıklarını söyledi.
“Bu kabine değişikliği, hiçbir arkadaşımın, bunu bütün samimiyetimle söylüyorum- buna değişik kılıf uydurma gayreti içine girmek isteyenler boşuna girmesinler. Bunu bütün samimiyetimle ifade ediyorum; arkadaşlarım başarısız olduğu, yetersiz kaldığı ya da heyecanını, coşkusunu kaybettiği nedenle, sebeple böyle bir değişim yapılmamıştır” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu bir bayrak değişimidir, bir yenilenme, tazelenme, yeni başlangıçlar yapma sürecidir. 6,5 yıl boyunca gerektiği zamanlarda bu değişiklikleri yaptık. Bundan sonra da elbette buna benzer değişimler, değişiklikler zaman zaman olabilir. Bu değişimin olduğu kadar, inanıyorum ki siyasetin doğasından kaynaklanan bir adımdır. Bunu böyle görmek lazım. Bakınız, kabine değişikliğinin hemen ardından gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında çok sayıda değerlendirme yapıldı, yorum ve analizler yapıldı. Bunlar arasında haddi aşan, akıl ve vicdan ölçülerine sığmayan değerlendirmelere de şahit olduk. Görevi teslim eden arkadaşlarımız için de görevi devralan arkadaşlarımız için de akla hayale gelmedik ithamlar, iddialar ortaya atıldı, çirkin yakıştırmalar yapıldı. Doğrusu biz bunların tamamına gülüp geçiyoruz. Bunlara asla kulak asmıyoruz. Bizim rotamız, hedeflerimiz bellidir. Türkiye'nin en son ihtiyaç duyduğu şey, gerilimdir. Ama biz hiçbir gerilimin tarafı olmadan, hizmetimizi vermeye devam edeceğiz. Yapay tartışmalarla vakit kaybetmeden işimize bakacağız.”
Erdoğan, Türkiye'nin kendilerinden hizmet beklediğine dikkati çekerek, 29 Mart yerel seçimlerinde milletin verdiği mesajın çok net olarak bu olduğunu ifade etti. Erdoğan, “Bizi sadece milletimizin söyledikleri ilgilendiriyor. Biz sadece milletimizin talepleri, arzularıyla ilgiliyiz. Attığımız adımları da milletimizin verdiği mesaja uygun olarak atmanın gayreti içindeyiz. Milletimizin verdiği mesajı doğru okuyamayanlar, bizim attığımız adımları yorumlarken de hata yapıyorlar. Tabii burada yapıştırılan etiketler, geçen 7 yılın iyi algılanmadığını gösteriyor. Biz her zamanki gibi işime bakacak, sağduyu içinde soğukkanlılıkla yolumuza devam edeceğiz” dedi. Görevi teslim eden bakanlara, şu ana kadar verdikleri hizmetler sebebiyle şahsı, grubu ve millet adına teşekkür eden Erdoğan, “Bu arkadaşlarımın, yeni atanan bakanlarımızın her an yanında olacağına, tecrübe ve birikimlerini yeni bakan olan arkadaşlarımızın başarısı için tasarruf edeceklerine gönülden inanıyorum. Göreve yeni başlayan ya da görev alanı değişen arkadaşlarıma da başarılar diliyorum. Allah mahcup etmesin diyorum” diye konuştu.
Tayyip Erdoğan, “Değişim, her türlü engeli aşmayı gerektirir. Her türlü badireye göğüs germeyi gerektirir. Her türlü tehdide karşı durmayı, her türlü saldırıyı bertaraf ermeyi gerektirir” dedi.
Erdoğan, partisinin kurulduğu günden itibaren hem ülkenin hem de milletin değişim iradesi olduğunu söyledi. Milletin, değişime, dönüşüme direnen, statükocu, yeniliklere kapalı anlayışlara bir tepki, köklü bir değişim arzuladığını 3 Kasım seçimlerinde ifade ettiğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
“AK Parti, değişime açık yüzüyle enerjisiyle heyecanıyla coşkusuyla en önemlisi de Türkiye'yi aydınlık yarınlara taşıyan bir vizyonla milletimizin bu arzusuna cevap vermenin gayreti içinde oldu. Her zaman söylüyoruz; Hazreti Mevlana'nın çok sık tekrarladığım dizelerini bir kez daha ifade etmekte fayda görüyorum: Her gün bir yerden göçmek ne iyi/ Her gün bir yere konmak ne güzel/ Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş/ Dünle beraber gitti cancağızım ne kadar söz varsa düne ait/ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.... Bu ruhla bu anlayışla her an değişmeyi, her an kendini yenilemeyi, durmadan duraksamadan sürekli atılım yapmayı kendimize şiar edindik.
İki günü aynı olanın zararda olduğu düşüncesiyle her günümüzü, her anımızı milletimize hizmet yolunda çok iyi değerlendirmemiz gerektiğinin bilincinde olarak hareket ettik, hareket ediyoruz. Türkiye, çok zor bir coğrafyada yer alıyor. Bunun yanında, her an değişen, acımasız bir rekabetin hüküm sürdüğü, küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz. Türkiye olarak, durduğumuz anda, kazanımlarımızı kaybedeceğimizi, elde ettiklerimizi yitireceğimizi, küresel yarıştan kopacağımızı çok iyi biliyoruz. 6,5 yıldır yüzümüz her zaman geleceğe dönük oldu. Ancak, yine her zaman geçmişe dönüp baktık, başardıklarımızı ve başaramadıklarımızı hemen kendi terazimizde tartmak suretiyle milletin terazisinde de tartmak ve bir muhasebe yapmak suretiyle asla bunu ihmal etmedik. Ve 'ne yapacağız ki yarın çok daha iyi olsun' bunu düşündük.” Hız kaybetmediklerini, hız kaybederlerse ülkenin de kaybedeceğini çok iyi bildiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, her alanda gereken takviyeyi yaptıklarını, ivmeyi yeniden pozitife çevirmek için gayret sarf ettiklerini söyledi.
Kalkınma sürecini sekteye uğratmadan yollarında kararlılıkla yürüdüklerini ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin AK Parti Hükümetleri döneminde gerçekleştirdiği büyük dönüşümün açık ve net ortada bulunduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye tarihinin hiç bir safhasında görmediği atılımlar ve yine bu dönemde kalkınma iradesini, büyüme hızını son 6,5 yılda görmüştür. Türkiye siyaseti, AK Parti ile birlikte değişmeye başlamış, o eski tarz çözüm üretemeyen siyasetten, milletle aynı yöne bakan ve çözüm üreten siyasete kavuşmuştur. Türkiye, AK Parti iktidarıyla muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefi doğrultusunda tarihi adımlar atmıştır. Türkiye demokraside, insan hak ve özgürlüklerinde AB sürecinde, hukukta, sosyal haklarda değişim arzusunun cevaplandığı bir dönem yaşamıştır. Dış politikada Türkiye farklı bir ağırlığa kavuşmuş, ekonomide üst üste 27 çeyrek büyüme rekoru yine bu dönemde elde edilmiştir.
Kendimizi yenileyerek, heyecanımızı, aşkımızı, sevdamızı, coşkumuzu güçlendirerek bu yola devam ediyoruz. Bizler, zor olanı seçtik. Değişim, irade ister, güç ister, cesaret ister. Eğer bu gücünüz, cesaretiniz yoksa bu değişimi, dönüşümü de gerçekleştiremezsiniz. Değişim her türlü engeli aşmayı gerektirir. Hür türlü badireye göğüs germeyi gerektirir. Her türlü tehdide karşı durmayı, her türlü saldırıyı bertaraf etmeyi gerektirir. Eğer, kolay olanı seçmiş olsaydık, eğer pes etmiş olsaydık, eğer önümüze çıkan engeller karşısında geri adım atmış olsaydık açık söylüyorum: Milletimizin bize yüklediği emanete ihanet etmiş, o emaneti yere düşürmüş olurduk. Biz, milletimizin o emanetini şerefimiz bildik, onurumuz bildik ve yılmadan, usanmadan, vazgeçmeden, durmadan ve duraksamadan o emaneti yine milletimizin arzu ettiği seviyelere taşıdık. Herhangi şart altında olursa olsun, yüklendiğimiz bu emaneti hakkıyla taşımaya ve milletimiz bizden bu emaneti alıncaya kadar da ona ihanet etmemeye, asla halel getirmemeye devam edeceğiz. Bizler sadece ve sadece milletimize hizmet etmek için bu koltuklardayız. Bunlar gelip geçici. Bunlar kalıcı değil. Bugüne kadar sadece ve sadece milletimize hizmet ettik. Bundan sonra da bu can bu tende olduğu müddetçe, milletimize hizmetten asla ve asla vazgeçmeyeceğiz.”