Intel'in Avrupa Yönetim Kurulu'nda 67 ülkeden sorumlu olan Ayşegül İldeniz, üç yıldır bu kurulda tek kadın, tek Müslüman, tek doğulu ve en genç yönetici olarak çalışıyor
Dünyanın en büyük bilgisayar işlemci üreticisi olan Intel'in tepe yönetiminde genç bir Türk kadını var. O, Türkiye'nin son yıllarda artan bir şekilde yurtdışına ihrac ettiği başarılı yöneticilerden biri. 'Son 3 yıldır İntel'in Avrupa Yönetim Kurulu'nda tek kadın, tek Müslüman, tek doğulu ve en genç üyesi olarak görev yapıyorum' diyor. 67 ülkeden sorumlu olduğu için adeta uçakta yaşıyor ve ekibiyle birlikte Türkiye'de ikamet etmekten asla vazgeçmiyor. Ortadoğu, Afrika ve Türkiye bölgesini yönettiği için, gelir paylaşımının en adaletsiz olduğu bu bölge halklarını teknoloji ile tanıştırmak için farklı projeler geliştiriyor.
Intel'in finans kolu olan Intel Capital'i de bu bölgeye fon ayırması için ikna etmiş. 50 milyon dolarlık fonla, bölgesinde yerel ortaklarla teknoloji geliştirmek için ortaklıklar yapacak. Mısır'da Orascom'la yapılan ortaklık gibi, Türkiye'de de birkaç aydır teknoloji ortağı arıyor. Sürekli seyahat halinde olan İldeniz'le, ancak İstanbul'daki Formula 1 yarışları sırasında konuşma fırsatı bulduk.
Başarılı genç iş kadını Ayşegül İldeniz'le, Türkiye'de ve diğer sorumlu olduğu bölgelerde neler yaptığını, projelerini ve bilişim sektörünü konuştuk.
Türkiye, benim bölgemdeki (Ortadoğu, Afrika ve Türkiye) en büyük pazar. Dünyanın en hızlı gelişen ilk 2 pazarından biri.
70 milyon nüfusta, toplam 4-5 milyon bilgisayar olduğunu düşünürseniz, Türkiye'de ciddi bir pazar olduğu ortaya çıkar. Her yıl 2 milyonun üzerinde bir genişleme kaydediyor. Hem iş, hem ev kullanımı olarak Türkiye'de bilgisayar kullanımı daha yolun başında. Araştırmalara göre evlerin yüzde 12-15'inde bilgisayar var. Ama eğitimli nüfus oranı çok yüksek, ayrıca devletin e-devlet'e yönelik çabaları var.
Benim diğer ülkelerime bakınca, Türkiye çok daha batılı, çok daha gelişmiş bir ülke. Gelir seviyesi, bilinç ve bilgisayarın günlük hayatta kullanımı daha yüksek.
Örneğin Suudi Arabistan Türkiye'ye göre gelir seviyesi yüksek, ama bilişim ve bilgisayarlaşma oranı itibariyle çok daha düşük. Nüfus itibariyle Mısır'la Türkiye'nin aynı, fakat orada bilgisayar kullanımı Türkiye'nin 5'de biri kadar.
Geçen yıl Türkiye, İntel'in yine en hızlı büyüyen ilk üçündeydi. Türkiye'de pazarın büyümesi yüzde 42-45 arasında oldu.
Benim sorumlu olduğum bölge, son derece kendine özgü problemleri, kullanım modelleri ve müşterileri olan bir yer.
Ortadoğu'ya baktığımız zaman, daha tutucu bir toplumda bilişim teknolojilerini kullanabilme problemleri var.
Afrika'ya baktığımızda bambaşka bir senaryo. Çok fakir insanlarla çok zengin insanların bir arada olduğu, eşitsizliği çok ciddi şekilde görebildiğiniz ortamlar.
9 yıl önce bu işe girdiğimde, 'bilgisayar aslında lüks mü' gibi bir soru vardı.
3 yıldır bu bölgenin müdürü olarak biz birazcık bununla boğuşuyoruz. İnsanlar, kurumlar ve devletler, bilgisayarı lüks değil, çağı yakalamanın bir gereği gibi kabul eder ve en iyi teknolojileri insanları için var ederlerse, uçurum o kadar azalacak. Biz dijital uçurum dediğimiz konuyu ciddiye alıyoruz.
Geçen yıl dünyada ilk olan bir 'e-dönüşüm projesi' açıkladık. Bu, bütün Ortadoğu ve Türkiye için geçerli bir projeydi. Sosyal sorumluluk, yatırım, bilişim ve mühendislikte bu ülkeleri ileriye götürmeye yönelikti. Ve uygulamaya devam ediyoruz.
Türkiye'de 60 bin öğretmene bilgisayar kullanmayı öğrettik.
Aynı zamanda bizim yatırım kolumuz olan Intel Capital diye bir şirketimiz var. Geçen yıl 50 milyon dolarlık Türkiye ve Ortadoğu fonu açıkladık. Bugüne kadar Mısır'dan Orascom'la ortaklığımız oldu. Bütün Ortadoğu için WIMAX (geniş alanlarda kablosuz erişim) teknolojilerine yatırım yapacak. Türkiye'de görüştüğümüz şirketler var. Yakın zamanda onlarla ne tür bir yatırım yapacağımızı açıklayacağız.
Yerel olması önemli. İkincisi uluslar arası alanda ve yerel pazarı değiştirebilecek teknoloji dinamiği anlamında ciddi araştırma geliştirme yapan şirket olması gerekiyor.
Mühendislik ve bilişim alanında teknolojilere yatırım yapması gerekiyor. Birçok şirketle 8 aydır çalışmalarımız sürüyor.
İntel'in ve ülkenin stratejik çıkarlarına da uyan bir şeyler yapmalıyız ki, bir değişiklik yapabilelim. Direkt para yatırıyoruz ve o şirkete ortak oluyoruz. Risk sermayesi gibi.
Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır. Bu üç ülke üzerine görüşmelerimiz sürüyor. 50 milyon dolarlık fon benim projemin bir parçası. Intel Capital buraya gelmiyordu.
Projenin birinci ayağından biri eğitim, ikincisi Intel Capital'in gelip bu şirketlere yatırım yapması. Üçüncüsü de üniversitelerle işbirliği idi. Öğrencilere burs veriyoruz, öğretim elemanlarını yurtdışına gönderip eğitim aldırıyoruz. Bu anlamda, Türkiye'de ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi, Bilkent ve Gazi Üniversiteleriyle işbirliğimiz var.
37 yaşındaki Ayşegül İldeniz Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. San Francisco Üniversitesi'nde elektronik iletişim yüksek lisans yaptı ve tezini, 'gelişmekte olan ülkelerde internet iletişimi' üzerine yazdı. ABD ve İstanbul'da medya ve internet alanında çalışan şirketlerde görev yaptı. Intel'e 1998 yılında Akdeniz, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi pazarlama programları müdürü olarak katılan İldeniz, 2002'de Intel Türkiye genel müdürlüğü görevine atandı. 3 yıldır Intel Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Bölgesi'ndeki 67 ülkeden sorumlu. Aynı zamanda da Intel Avrupa Yonetim Kurulu üyesi. 67 ülkeden sorumlu olduğu için adeta uçakta yaşıyor ve ekibiyle birlikte Türkiye'de ikamet etmekten asla vazgeçmiyor. 3 yıldır İntel'in Avrupa Yönetim Kurulu'nda tek kadın, tek Müslüman, tek doğulu ve en genç üyesi olarak görev yapıyor.
Türkiye'de 4 bin civarında yerel bilgisayar üreticisine destek veriyoruz. Eskiden sadece İstanbul, Ankara, İzmir'de destek verirken, bugün 25 ilde markalı, markasız tüm üreticilere ulaşıyoruz. Karadeniz'de bir toplantıya gittim. Sadece Karadeniz bölgesinden 150 tane yerel firma geldi. Türkiye'de bilişim teknolojilerini satan ve pazarlayan, bu işten ekmek yiyen 100 bine yakın insan var. Çok ciddi bir bilişim sektörü oluşuyor. Biz Intel olarak onlara eğitim, teknik destek veriyoruz. Yeni ürünlerimizi anında Türkiye'ye getiriyoruz.
Performans ve fiyat itibariyle, kendi eski işlemcilerimiz de dahil, bütün rakiplerinden açık ara önde. Pazarda çok büyük heyecan yarattı. Çok farklı kullanım modellerine yardımcı olabiliyor. Pil ömrü, enerji tüketiminin az tutulması, performans artışı itibariyle, uzaktan yönetilebilirlik gibi özellikleri barındırma yeteneğine sahip. Bu ay itibariyle pazar hakimiyeti artacak. Sene sonunda çoğunlukla bu işlemciyi satıyor olacağız. İntel'in bugüne kadarki en iyi işlemcisiyle karşılaştırdığımızda yüzde 40 performans artışı var.
Benimle çalışırken şaşırıyorlarsa, bana çaktırmıyorlar. Herkes farklı milletlerden ve uluslar arası şirketlerde çalışmış insanlar. Ben üç yıldır Avrupa Yönetim Kurulu'ndaki tek bayan, tek Müslüman , tek doğulu ve en genç üyeyim.
Farklı olduğum için, yönetim kuruluna getirdiğim argümanlar itibariyle her zaman onlardan farklı bakıyorum. Bu da aslında çok önemsenen bir değer.
Aslında Avrupalılar, Türkiye'ye ileride muhakkak Avrupa'nın bir parçası olacak gözüyle bakıyor. Ama bizim üstesinden gelmemiz gereken önyargılar var. Yine de bizi batılı ülke statüsünde tanıyorlar.
Geleneksel olarak 'Kadın ve Bilişim günü' diye bir şey başlattık. Her yıl 30 Mart'ta bütün sivil toplum örgütleri, akademisyenler, öğrenciler, halkı topluyoruz. Geçen yıl sırf hanımlara yönelik bilgisayar eğitimi verdik. Burada Anadolu'nun her yerinden 2-3 bin kadına ulaştık ve eğittik. Bundan sonra, bedava bilgisayar eğitimi vermeye başlayacağız. Her isteyene açık olacak.
Zamanımın yüzde 70'ini genelde yurtdışında uçakta, havada geçiriyorum. Çok spesifik otellerde kalıyorum. Hiç durmadan bölgemdeki 9 ofisi ziyaret ediyorum. Ayrıca yönetim kurullarına katılmak için Avrupa'ya gitmem gerekiyor. Ama o dengeyi iyi oturttum. İşlerimi hafta içinde bitirip haftasonları kesinlikle seyahat etmiyorum. Benim bölgemde de Kenya'dan Yemen'e, Fas'tan Tunus'a kadar bütün bölgede varız.