Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin demokrasisiyle ekonomisiyle aktif ve barışçı dış politikasıyla mazlumların yanında yer alan, adaletli yaklaşımıyla tüm dünyada takdir topladığını ifade etti. Erdoğan, 'Kim adaletsiz olursa olsun Türkiye onun karşısındadır, karşısında olacaktır. Türkiye hiçbir zaman zalimlerin yanında olamaz. Mazlumların yanında olacaktır. Tarih boyunca bu böyle olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır' diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Birilerinin Türkiye ile meselesi, Türkiye'ye yönelik husumeti, garezi olabilir. Ama bizim hiçbir ülkeye karşı garezimiz, husumetimiz, farklı beklentilerimiz olamaz' dedi.
Erdoğan, Kırşehir Ahi Evran Meydanı'ndaki Ahilik Haftası kutlamalarında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son derece zengin bir tarihe sahip büyük bir ülke olduğunu söyledi.
Küçük düşünmenin Türkiye'ye asla yakışmayacağını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
'İç politikada küçük düşünemeyiz, dış politikada asla küçük düşünemeyiz, ekonomide, sosyal politikalarda asla küçük düşünemeyiz. Büyük düşünmek, büyük adımlar atmak, büyük hedefler belirlemek ve aydınlık yarınlara doğru emin adımlarla ilerlemek zorundayız. Selçuklu Devleti'ni kuran ve yaşatan ahiler, Osmanlı Devleti'ni kuran, yaşatan ve üç kıtaya barış götüren ahiler, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran ve bugünlere taşıyan ahiler büyük düşündüler. Cemiyetin meselelerine çözüm ürettikleri kadar, gerektiğinde silahlarını kuşanıp vatan topraklarını savunan, bu uğurda şehit, gazi olan ahiler büyük düşündüler. Biz onlara mahcup olamayız. Biz onların huzuruna vardığımızda yüzümüzü yere eğemeyiz. Ahi Evran'ın Kırşehir'deki türbesi önünde hicap içinde yere bakamayız. Onlardan aldığımız emaneti muhafaza etmek, o emaneti çok daha engin ufuklara taşımak zorundayız. Gençler; büyük devletler küçük meselelerden korkmazlar, çekinmezler. Büyük devletler, küçük meseleleri arkalarında bırakır, geleceğe bakarlar. Birilerinin Türkiye ile meselesi, Türkiye'ye yönelik husumeti, garezi olabilir. Ama bizim hiçbir ülkeye karşı garezimiz, husumetimiz, farklı beklentilerimiz olamaz. Biz ülkemizde huzur istiyoruz, bölgemizde barış istiyoruz. Dünyada barış ve refah istiyoruz. Bütün politikalarımızı, bütün hedeflerimizi bunun üzerine inşa ediyoruz.'
Türkiye'nin komşularıyla yıllarca sorunlar yaşadığını anlatan Erdoğan, 'Türkiye üç tarafı denizlerle dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke gibi gösterildi' dedi. Çözümsüzlüğün bir politika olarak görüldüğünü, her türlü meselenin hasır altı edildiğini ifade eden Erdoğan, çözümsüzlüğün büyütüldüğünü söyledi.
Erdoğan, kendilerinin ise çözümsüzlüğün bir politika olamayacağını ifade ettiklerini vurgulayarak, büyük bir Türkiye'yi yarınlara böyle taşıyamayacaklarını açıkladıklarını belirtti.
Başbakan Erdoğan, 'Tüm komşularla iyi ilişkileri, sıfır problem anlayışıyla benimsedik. İyi ilişkiler geliştirmenin mücadelesini verdik. Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' dediği gibi...' dedi.
Türkiye'nin bölgesinde bir huzur, güven ve istikrar ülkesi haline geldiğini anlatan Erdoğan, Türkiye'nin tüm dünyanın gıptayla izlediği, yıldızı parlayan bir ülke haline geldiğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin demokrasisiyle ekonomisiyle aktif ve barışçı dış politikasıyla mazlumların yanında yer alan, adaletli yaklaşımıyla tüm dünyada takdir topladığını ifade etti.
Erdoğan, 'Kim adaletsiz olursa olsun Türkiye onun karşısındadır, karşısında olacaktır. Türkiye hiçbir zaman zalimlerin yanında olamaz. Mazlumların yanında olacaktır. Tarih boyunca bu böyle olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır' diye konuştu.
Erdoğan, terör örgütünün, Kürt vatandaşların temsilcisi olmadığını, bundan sonra da olmayacağını belirtti.
Başbakan Erdoğan, Ahinin cömert, koçak, eli açık, yiğit insan olduğunu söyledi.
Ahiliğin, en çok da kardeşlik ve dayanışma olduğunu kaydeden Erdoğan, şunları kaydetti:
'Kırşehir'den tüm Türkiye'ye yayılan Ahiliği iyi anlamak, onu yaşatmak, onu tüm işlerimizde bir rehber edinmek durumundayız. Ben bugün Kırşehir'e Ahilik Haftası etkinlikleriyle birlikte Kırşehirli kardeşlerimle dertleşmeye geldim. Sizlerle hasbıhal etmeye, istişare etmeye, muhabbete, konuşmaya geldim.
Kırşehir, vatan savunmasında, terörle mücadelede çok sayıda evladını şehit vermiş bir şehrimiz. Kırşehir'in nice delikanlıları, evlatları, yiğitleri, ülkeleri için, bizim için canlarını feda ettiler. Millet olma vasfımıza yönelik her türlü tehdidin üzerine kararlıklıkla gitme cesareti gösterdik. Cenaze merasimlerinin adabına yakışmayan bir şekilde atılan adımlar vardı. Bizim cenazelerimizde slogan yoktur. Bağırıp, çağırmak yoktur ama bunu bilmeyenler secaat arz ederken hep firkatin söylediler. Şehitlerimizin üzerinden siyasi rant elde etmeye çalıştılar. Buna müsaade etmek asla mümkün değil. Millet olarak da biz buna müsaade edemeyiz. Kırşehirli nice annenin, nice babanın, nice ailenin ocağına ateş düştü. Ahiliğin ocağı Kırşehir, memleketimize nifak tohumları saçmak isteyenlere, kardeşliğimizi incitmek isteyenlere karşı nice kurbanlar verdi. Hükümet olarak 'bu böyle gitmez, Türkiye bu acıyı daha fazla taşıyamaz, bu gözyaşlarına daha fazla tahammül edemez. Bayrağımıza sarılı tabutlar geldiğinde slogan atmakla bu iş çözülmez. 'Bu meseleyi çözeceğiz' dedik. Millet olma vasfımıza yönelik her türlü tehdidin üzerine kararlılıkla gitme cesareti gösterdik. 'Doğu ve Güneydoğu illerimizde devam eden sorunları, azınlık sorunlarını, başta terör sorununun, Alevi kardeşlerimizin sorunlarını, işsizlik gibi sosyal sorunları, milli birlik projemiz içinde yeniden ele alacak, kardeşliğimizi pekiştirecek, ülkemizi ve milletimizi yüceltecek bir demokratik süreci başlatacağız' dedik.'
Bu süreçle ilgili son derece yanlış, yanıltıcı, aldatıcı bir iftira kampanyası yürütüldüğünü ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
'Buradan, Kırşehir'den bir kez daha ifade ediyorum. Bizim bu süreçte, terörle mücadeleden vazgeçmemiz, taviz vermemiz, bu mücadelede geri adım atmamız asla ve asla söz konusu değildir, olamaz. Bu süreçten Türkiye'nin zarar göreceğini iddia edenler, kendi siyasetleri zarar göreceği için iftirayla, haksız ithamlarla, on derece çirkin sözlerle, basit bir üslupla bize saldırıyorlar. Tabii ki istismar zeminleri ayaklarının altından kayanlar, anaların gözyaşlarını da istismar edecekler ve tahrik edici açıklamalar yapacaklardır. Kırşehirli kardeşim ve tüm milletim bunlara karşı lütfen uyanık olsun. Tahrik edici açıklamalara, eylemlere karşı milli birlik, beraberlik, kardeşlik sürecimizi bilesiniz ki bunlar hedef alıyorlar. Biz bundan asla taviz vermemeliyiz ve bunların oyununu hep birlikte bozmalıyız. Çözüm istemeyenler, çözümsüzlükten beslenenler, 'annelerin gözyaşı akmaya devam etsin, babaların yüreği sızlanmaya devam etsin, gençlerin kanı dökülmeye devam etsin' istiyorlar.'
Vatandaşların bu söylemlere kulak asmamasını isteyen Başbakan Erdoğan, 'Yapılan o eylemlere aldanmayın, terör örgütü bu ülkede hiçbir zaman benim Kürt vatandaşımın temsilcisi olmamıştır, bundan sonra da olamayacaktır. Terör örgütünün uzantıları, taşeronları benim Kürt kökenli vatandaşlarımın temsilcisi olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, hükümet olarak tamamen halis bir niyet, samimi arzularla ülke, millet, huzur ve refah için yola çıktıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
'Bu meseleleri geride bıraktığımızda, bu ülkenin neler başaracağını tahayyül edin. Eğer bu meseleler 30 yıl önce hallolsaydı veya çıktığında olduğu yerde bitirilmiş olsaydı, Türkiye bugün burada mı olurdu? Türkiye'nin kaynakları terörle mücadeleye harcanmazsa bu mesele ortadan kalkarsa, Türkiye'nin enerjisi heba edilmezse, Türkiye'nin nerelere gideceğini, hangi yüksek seviyeleri yakalayacağını lütfen düşünün. 7 yıldır bunlara rağmen, bunlarla beraber bu noktaya geldik. Kardeşliğimiz pekiştiğinde, sorunlarımız çözüldüğünde, birliğimiz, bütünlüğümüz pekiştiğinde Türkiye'nin nasıl güçlü, büyük bir ülke olacağını lütfen düşünün. Biz binlerce yıl birlikte yaşadık, birbirimize dost, akraba, hatta kardeş olduk. Bugün Kırşehir'e bak. Ta Erzurum'dan benim kardeşim buraya gelmiş. Bugün belki de şurada yüzlerce Erzurumlu, Bayburtlu kardeşim vardır. Öyle mi? Kardeşlikle birbirimize kaynaştık. Kırşehir'miş, Erzurum'muş, Bayburt'muş, böyle bir ayrım var mı? Olmaz, olmayacaktır da. Çünkü bizde bölgesel milliyetçilik yok. '780 bin kilometrekaresiyle biz tek vatan' diyoruz. Bizde etnik milliyetçilik yok. Biz buna da karşıyız. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcüsüyle, Abhaza'sıyla, Romanıyla şu bu... Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında tek milletiz. Tek vatan, tek millet işte hep beraber tek bayrak, tek devlet. Terör bizi birbirimizden ayıramaz. Terör, hedefine Allah'ın izniyle ulaşamayacak. Terör, kardeşler arasına nifak tohumları saçamaz. Yeter ki biz sıkı olalım, birbirimizle dayanışma içinde olalım, kardeşliğimizi yüceltelim, birbirimizi anlamaya çalışalım. Bununla beraber geleceğe hep dayanışma içinde güvenle yürüyelim. İnanıyorum ki kardeşliğimiz pekiştiğinde, sorunlarımız çözüldüğünde, birliğimiz, bütünlüğümüz güçlendiğinde Türkiye nasıl güçlü, nasıl büyük, nasıl saygın bir ülke olacağını lütfen düşünün.'
'Ahilik nedir?' diye soran Başbakan Erdoğan, 'Ahilik, tevazu sahibi olmaktır, hataları yüze vurmamaktır, dostluğa önem vermek, komşularına iyilik etmek, başkasının malına ihanet etmemek, sabırlı, cömert, ikram ve kerem sahibi olmaktır' dedi.