MGK tarafından onaylanan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi Bakanlar Kurulu'ndan da geçti.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin bugün (dün) Bakanlar Kurulu'nda kabul edildiğini açıkladı. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Bakanlar Kurulu toplantısında Milli Güvenlik Siyaset Belgesi konusunun ele alındığını söyledi. Anayasa'nın 117. ve 118. maddesinin, Milli Güvenlik Kurulu Teşkilat Yasası'nın 2. ve 4. maddelerinin Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin hazırlanmasıyla ilgili bir kısım hükümleri ihtiva ettiğini ifade eden Çiçek, bir ülkede milli güvenliğin sağlanmasından TBMM'ye karşı Bakanlar Kurulu'nun sorumlu olduğunu belirtti. Çiçek, bu siyasetin belirlenmesi, tespitinden hükümetin sorumlu olduğunu vurgulayarak, “Çağdaş uygulaması da olan ve bizim de bu konuda epey çaba sarf ettiğimiz bir yasa tasarısıdır. Dolayısıyla bugün bunu kabul etmiş olduk” diye konuştu.
Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Çiçek, 'Daha önceki MGSB'de irtica gibi soyut kavramlar vardı. Bununla ilgili çerçeve nasıl çizildi?' sorusu üzerine, şunları kaydetti: "Hukuken tanımlanması mümkün olmayan kavramlar bu metnin içinde yoktur. Bir şeyi tanımlayamıyorsanız o, milli güvenlik siyasetine de zarar verir. İrtica kavramı hep konuşulmuştur ama bu bir siyasi suçlama aracı olarak konuşulmuştur.Toplumda yeni kamplaşmalara, kutuplaşmalara, suçlamalara meydan verecek ve içini herkesin kendisine göre doldurduğu kavramlar bu metinde yok." MGSB hazırlık sürecinde, 'devlet artık kendi milletini tehdit olarak görmemelidir' şeklindeki yorumların hatırlatılması ve bunun sağlanıp sağlanmadığının sorulması üzerine Çiçek, "Devletin sahibi millettir, kendi milletini tehdit olarak gören bir devlet olamaz. Milleti tehdit olarak gören bir anlayış bu belgenin içinde yer alamaz" diye konuştu.
Lizbon'daki NATO Zirvesi ile ilgili olarak, 'Bununla ilgili bazı kaygılar dile getiriliyor.Türkiye'nin bu kalkanı harekete geçirip geçirmeyeceği konusunda... ' sözleri üzerine Çiçek şunları söyledi: 'Bu endişelerin hiçbirisi artık doğru değil, gerçekçi değil. Türkiye, kendi menfaatlerini de koruyacak ve içinde bulunduğu ittifakın da sorumluluğunu taşıyan bir ülke olarak bu zirveden başarıyla çıkmıştır. Türkiye'nin hukuku da bu zirvede korunmuştur.'
